Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Yaşlılarımız

Her insan için değişik mana ve önem ifade eden yaşlılık, hayatın çok özel bir dönemidir. Yaşlılarımız dün ile bugün arasında köprü kuran, kültürümüzü ve değerlerimizi yarınlara taşımamızı sağlayan en değerli varlıklarımızdır.
Unutmayın ki bir gün herkes yaşlanacaktır.
Büyük Atatürk ne demiştir "Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmağa hakkı yoktur."

Vakti zamanında birileri tarafından söylenmişse de, o kişi çoktan unutularak dilden dile, kulaktan kulağa yayılarak söylene gelen atasözlerinden yaşlılık dönemine ilişkin olanlarından çok “Yaşa yaşa, gör temaşa”yı severim.

Çemişkezek(!) Huzurevinde; “İnsanlar, yaşlanınca kadar ki ömür sürecinde, iyi yada kötü gerçek şeyler görür. Hiç düşünülmeyen, umulmayan, beklenmedik durumlarla karşılaşırlar.” anlamına gelen “Yaşa yaşa, gör temaşa” atasözünü sıkça kullanmamı –yaşım engel olmadı- gerektiren bir çok olay yaşadım, insan tanıdım.

Yaşayan üç eşi ve sekiz çocuğuna mal varlığını koklamalarına bile izin vermeyip, tümünü başka kadınlarla yeyip bitiren, kalça kemiği kırılınca kendisiyle ilgilenilmediğinden yakınan yaşlı,
Oda arkadaşının kendisine ait eşyaları aldığını herkese anlatıp, hatta bazı eşyalarını onun eşyalarının arasına koyup ardından yönetime ihbarda bulunup, suçüstü yaptırarak tek başına odada kalmak isteyen, oyunu bozulduğunda yönetime saldırganlaşan yaşlı,
Yemekhanedeki masalara koyduğumuz tuzluğu kullanarak tansiyonunun yükselmesine neden olduğumuz için dava açacağını söyleyen yaşlı,
Giydiklerini kendine yakıştıran hep şık ve bakımlı gezen kattaki arkadaşını yaşlılık aylığı dışında geliri olmadığından hareketle ahlaksızlıkla suçlayan yaşlı,
Tapusu kendine ait eve, zamanında çok çile çektirdiği eşi tarafından kabul edilmediği için huzurevindeki bir yaşlıya satmağa kalkan yaşlı,
Sabah hediye ettiğiniz diş fırçasını ziyaretine gelen dört aylık -torun çocuğu- bebeğe dişlerini fırçalamasını hediye eden yaşlı,
Ücretini herkesin kendisinin karşılayacağı öğlen yemeği etkinliğinde garsonlara bahşiş amaçlı para vermemek için direnen, ertesi gün torununa ‘O’ Km. araba alan yaşlı,
Sessiz çoğunluğa dahil, kibar, duyarlı diye nitelendirdiğiniz, geçmiş vukuatlarını tesadüfen öğrendiğinizde sizi –gerçekten- ürküten yaşlı,
Tüm gün sigara içtiği odayı havalandırmaya kalkıştığınızda asla hiçbir yerde duyamayacağınız küfürleri tüm şirinliğiyle size, yakınlarınıza gönderen yaşlı,
”Pamuk Dede “ adı takılan, ancak banyo yaptırmaya kalkıştığınızda adının yumruklarının gücü yüzünden “Demir Dede “ olarak değiştirilmesi gereken yaşlı,
Amerika’daki oğlunun, annesini evde bırakıp, huzurevinde kaldığını öğrenmesinden korkan yaşlı,
Oda arkadaşının yediği meyve kabuğu çöp tenekesinin dışına düştüğü için bastonuyla kafasını yaran “düzensizlik ve pislik üstadı” yaşlı,
Gereksinimi olmadığı sürece kimseyle iletişim kurmayan, kendi dünyasında yaşayan ancak başı ağrısa herkese dünyayı dar eden yaşlı,
Dış görünümüyle başlangıçta karşısındakine itici gelen, tanıdıktan sonra yardımseverliği- dayanışmacılığıyla sevilen, bir fazla sözcük kullanmamak için çaba harcayan, geçmişine ilişkin bilgi vermeyen yaşlı,
Sigara içen astım hastası oda arkadaşına “içme şu mereti“ dediğinde “astımıma iyi geliyor” yanıtına inanan ve önüne gelene “sen de sigara iç, iyileşirsin! diyen iyiliksever yaşlı,
90 yaşında kalça kırığı ameliyatı olan ablasının bakımını üstlenen 82 yaşındaki erkek yaşlıyı,
Paranoid kişilik yapısındaki kızına ve onu her dem kollayan eşine tahammül edemeyip huzurevine yerleşen, arada bir ziyaretlerine gittiğinde dezenfekte edilmekten bıkan, kendinin para makinesi olarak algılanmasına isyan eden yaşlı,
İşitme engelli torununu her sabah evinden alıp, okuluna götürüp, akşam tekrar almaya gitmekten yüksünmeyen yaşlı,
Herkese müdahale edebileceğini düşünen asker emeklisi yaşlı,
Kaldığı iki kişilik odanın yüzde doksanını işgal eden, hiç bir yüzeyde boş yer bırakmayıp eşyayla-yazıyla dolduran ancak oda arkadaşının bastonuna tahammül edemeyen yaşlı,
Çocuklarından habersiz huzurevine yerleşen, bunu öğrenen oğlu “Baba, ele güne mahcup oluyoruz. Huzurevinden ayrıl, bizde kal!” dediği için kayıt sildirip, oğlunun evinde yarım saat bile kalamadan kuruluşa geri döndüğünde “kurt kocayınca, köpeğin maskarası olurmuş!” diyen yaşlı,
Askerlik dönüşü evlendiği eşiyle güllük gülistanlık yaşayıp-giderken, kendilerine sığınan dul baldızıyla birlik olan eşinin kendini boşamasını engellemek için –hiç te yadsınamayacak miktardaki- mal varlıklarını peyderpey satarak karşılığını ayrı yaşadığı eşine yediren, 65 yaşında akrabalarının vereceği harçlığa talim eden ardından ücretsiz olarak huzurevine gelen yaşlı,
İnsanın toplum içinde sahip olduğu güç ve statünün önemine inanan, geniş sosyal çevresini, yaşa bağlı sağlık sorunları nedeniyle daraltan, güçsüz ve hasta –ölüme yakın- halini, çocukları dahil kimsenin görmemesi gerektiğini düşünen yaşlı,
Çocuklarının özlemine dayanamayan, bozuk ilişkiyi onarma amacıyla devreye giren meslektaşımıza “eşek kocamakla tavla başı olmaz “ (Anlayışsız kişi ne kadar yaşlanırsa yaşlansın, baş olacak, buyruk verecek, sözü dinlenecek olgunluğa ulaşmaz) atasözüyle öz eleştirisini yapan yaşlı,
Eşinin ölümünden sonra dokuz çocuğunun evinde sırayla ikişer hafta kalan, damadının önerisiyle geldiği huzurevindeki ilk günün ertesi kahvaltı sonrası kat uzmanına “Zehir verseniz yerim. Kimseye minnet duymayayım yeter ki!” diyen yaşlı ...
saygılarımla Zeynep Gemici

 
Toplam blog
: 6
: 5775
Kayıt tarihi
: 19.08.07
 
 

Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü 2001 mezunuyum, şu anda aynı üniversitede doktoramı yapmakta..