Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Yastıkaltı hikâyesi: Güven "çok ince" bir çizgidir...

Yastıkaltı hikâyesi: Güven "çok ince" bir çizgidir...
 

Bir anlatıya göre, İngiltere'de yargıçların maaşı yoktur. Onun yerine ihtiyaçları oldukça kullandıkları kredisi sınırsız çek defterleri vardır. İngiliz devleti hakimlerine o kadar güveniyordur anlayacağınız.

Birgün hakimin biri bir bankaya gidip 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş. Tabii ortalık birbirine girmiş. Banka yöneticileri en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyecekleri söyleyip hemen İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Başbakanlığa telefon etmişler. Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış: Ödeyin!

Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş. Hakimden ertesi gün gelmesi rica edilmiş. Ertesi gün para bir bavul içinde hazırmış. Aradan birkaç gün geçmiş. Hakim çıkagelmiş. Parayı bankaya geri vermek istiyormuş. Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığı'nı aramışlar.

Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve hakime hareketinin sebebini sormuşlar. Hakim "Kraliçe'nin hükümeti bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? Onu sınadım" cevabını vermiş.

Raporlar bakanlığa iletilmiş ve aynı gün hakim azledilmiş. Adalet bakanlığı hakime gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış:

"Kraliçe hükümetinin saygın bir hakimi, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet ona asla güvenmez."

- "Güven" çok ince bir çizgidir. Onu kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey, "iki taraflı" olmasıdır.

Bana göre güven, insan ilişkilerinin temel noktalarından biri.

Her ne kadar kendimize tanımaya çalışsak da, hayat için karşılaştığımız durumlar, ilişkilerin büyük panoramasında edindiğimiz deneyimler, bizi "bize" biraz daha keşfettirir!

Öyle anları geri dönüp düşündüğünüzde "böyle yaparım diye düşünüyordum ama demek böyle davrandım, demek bunları söyledim" diyebilirsiniz.

Yaşanılanlar ile düşünülenler arasında her zaman belirli bir mesafe vardır. İşte asıl bu mesafeye ben "güven" derim.

Kısa bir hikaye de benden olsun:

Yerli baba oğlunu hindistan cevizi alması için ağaca çıkartır. Oğlu ağaçtayken babasına hindistan cevizini atar. Çocuk çıkarken fark etmemiştir ama çok yükseğe çıkmıştır ve korkmuştur. Babasına onu alması ya da aşağıya atlayınca tutmasını ister. Karnı doyan baba ise şöyle der:

"İnsanlara yalnızca açkken güvenebilirsin. İnsanın karnı doyunca kalbi boşalmaya başlar!"

Fıkra ise bizden:

Kayserili'nin oğlu babasından para ister:
" Baba 5 lira verir misin?"
Baba yanıt vermiş:
"4 lira mı dedin? Ne yapacaksın sen 3 lirayı, 2 lira neyine yetmiyor! Al sana 1 lira yeter!"
Oğlu parayı almış:
"Hehe... Baba zaten 50 kuruş lazımdı... "
Baba: "Bak sen kerataya... Demek sahte para vermesem kazıklayacaktın!"
 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..