Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '08

 
Kategori
Öykü
 

Yatağımdaki düşman...

Yatağımdaki düşman...
 

NE ÇOK SEVMİŞTİ OYSA....


O sabah uyandığında, yatağında yılların yalanıyla uyanmanın acısını yüreğine gömmesi mi yoksa çekip gitmesi mi gerektiğini bilmiyordu.

Ne zor bir karardı bu ...

Yalanlarla yaşanmış yılların faturası kesilmeliydi artık ....

Ama bu fatura kime kesilecekti ve bunun bedelinin ağırlığının altından kalkabilecek miydi?

Bekledi, yüzünü küçücük penceresinden sızan sabah ışığına döndü.

Odaya perdenin aralığından sızan ışık içinin karasına bir hüzün daha düşürdü.

Tüm ışıklar kararmıştı hayatındaki...

Niye diye sormamalıydı, sormayacaktı da....

Ağzına kilit, yüreğine kement vurmuştu...

Mühürlemişti, açmayacaktı kimselere acısını, bilmeyeceklerdi....


Döndü, ne çok sevmişti onu, uzun uzun bakamadı yüzüne, içi acıdı....

Nefes alışlarını dinledi bir süre ...

İçinden onu hırsla sarsıp ‘’uyan , uyan hayatımda, yatağımda olmayı hak etmiyorsun !’’ demek istedi....


Yapamadı.....

Bedenini saran ağırlık altında ezilircesine kıvrandı ....

Bu beden, ruhuyla ve her zerresiyle yatağındaki adama adanmış bu beden ....

Sonsuz hazzın yaşandığı anları düşündü sonra ...

Yalandı hepsi, koca bir yalanın ağında kandırılmıştı.

Sevişirken bile bir meta olduğunu düşündü ...

Midesi bulandı ....

Asla tam anlamıyla onunla olamamıştı, sevişirken bile...

Gözlerini kapadı, seviştiklerinde adamın gözlerini kapamasının nedenini düşündü, evet şimdi her şeyi daha iyi anlıyordu.

Üçüncü şahsın şiiri geldi aklına, nedenini bilemeden...


Gözlerin gözlerime değince

Felaketim olurdu ağlardım

Beni sevmiyordum bilirdim

Bir sevdiğin vardı duyardım...


Dizeler tek tek sıralandı zihninde, dudakları aralandı şiiri okurmuşçasına ...

Sonra kızının yüzü belirdi birden gözünün önünde...

Kızına ne olacaktı ?

Bu yaşananlara o küçücük beden dayanabilir miydi ?

Yüreği hızla çarpmaya başladı...

Kendisi gibi babasız yaşama bahtsızlığını kızına yaşatmak...

Hayır....


Başını yastığa gömdü , ’’Tanrım , ne yapacağım’’ diye mırıldandı...

Odanın içindeki her şeyi gözden geçirdi.

Masanın üstündeki ayna ilişti gözüne .

Hafifçe doğruldu ve aldı aynayı ...

Uzun uzun yüzüne baktı...

Sonra karyolanın demirine hızla aynayı çarptı.

‘’Hayat boyunca unutamayacağın bu acıyı sonlandırmak ancak hayatını sonlandırmakla mümkün olacak.’’ diye düşündü...

Kırılan aynayı bileklerinin üzerinde gezdirdi.

Gürültüden sağa kıvrılmış, ama uyumaya devam eden adamın yüzünü bir kez daha inceledi .


Ne çok sevmişti....


Ölüm ayrılığın en kolay yolu diye geçirdi içinden....

Giden sevgilinin ardından ağlamak için...

Kanlar içinde kalmış elini çarşafa sürdü...

Kızı babasız büyümeyecekti ....

Kendisi gibi...


Akan kanlara baktı....

Yüreğine açılan yaradan akan kanlardı bunlar...

Akmalıydı....

Aktı, aktı, aktı....

Akacak kanı kalmayana dek....

 
Toplam blog
: 77
: 2768
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Her şey ya da hiçbir şey... Ben misali gailesi olanlar, bir arzunuz varsa yaşamdan arzuliden arzular..