Yatmalısın, kalkmalısın, ne isterse yapmalısın...

“Eğer sana gerçekten istediğin kaseti yapacak ya da imkanları verecek, doğru olduğuna inandığın bir insan olursa sen de onun istediklerini yapmalısın”

Yani:
Yatmalısın.
Yani:
Kalkmalısın.
Yani:
Ne isterse.
Yani:
Yapmalısın.
Yani:
Aynı işlemleri dilendiği kadar tekrarlamalısın...

Şimdi, "diva' ünvanının ne zaman ve ne şekilde kimler tarafından verilip veya yakıştırıldığını bilmediğim Bülent Ersoy'un, yarışmada bir bayan yarışmacıya söylediği yukarıdaki sözleri gündemde.

Bizde adettendir ya; 'sözde' gündeme gelebilmek için; gerekirse yapılmadık soytarılık kalmaz, söylenmedik söz bırakılmaz.
Onun gibi bir şey.

Ersoy'un bu sözlerini aslında açmaya gerek yoktu.
Zaten kendisi açık seçik belirtmişti.
Ben biraz daha netleştireyim dedim.
Hepsi bu...

Siz 'Diva'nın Latince'de 'divus' ve 'deus' ('İlahi', 'Tanrı') kelimelerinden türediğine ve buna yakın anlamlar kazandırıldığına bakmayın.
Siz bizdeki divalarınn haline bakın.
Hele ki; yukarıdaki divanın 'son' haline bakın.
Ağzından çıkana bakın!

Biz bu ünvanı; özel ve üstün ses sahibi olan, bu üstün ve ayrıcalıklı sesi denetleyebilen, meziyetli deneyimli, yaratıcı, özverili, disiplinli kadın sanatçılara verilir bilirdik.
Hayranlık duyulmasını, sevilmesini bu özelliklere bağlandığını zannederdik.
Bunlardan biri olmazsa 'diva'lık da olmaz derdik.

Rezil bir şekilde güncelleneceğini düşünmezdik...