- Kategori
- Deneme
Yavan Kentler
Yavan olmayan bir kentte yorgun bir gezgin
Tadı kaçmış geceler gibi, bazı kentler de tatsız, tuzsuz ve yavandırlar...
Sinema salonları yoktur. Tiyatrolar, kenti hep es geçmiştir. Köy müyüm , şehir miyim ikileminden bir türlü kurtulamamış yanlarıyla, çepeçevre sarılmış gecekondularıyla kendilerine bir kimlik bulabilme uğraşısı içinde asırları geçirirler. Ya da çok önemliymiş gibi gökyüzüyle yarışan gökdelenleriyle bir şey olduklarını sanırlar.
Geçmişinde, yüzyılı bulan bir işletmesi yoktur. Kente adını verebilmiş, verebilecek, kentlerle özdeşleşmiş bir yanları yoktur.
Sokaklarında çalgıcılar, ressamlar, sihirbazlar, yoktur. Sokakları şarap kokmaz. Tablosunu bir şişe şaraba satan ressamları da yoktur. Ünü asırları aşmış delileri de ...
Sarmaş dolaş, dudak dudağa sevgililer de yoktur sokaklarında. Gecelerin tadı kalmamıştır. Tavuk gibi erkenden tünemiştir kentin sokakları. Duvarlarında renk renk resimler yoktur, renklere küs gibi duran yanlarıyla düşsel alanlara yol vermezler. Sıra sıra dizilmiş birbirine benzeyen zevkten yoksun apartmanlar. Balkonlarında hüzünlü çamaşırlar, güneşe göz kırpıp dururlar.
Yavan bir kente özenen bir köyde doğdum. Yavan kentlerde geçti gençliğim.. Bu yüzden bir yanım hep yavan durur.
Sulu kentleri her zaman sevmişimdir. Bir sululuk vermiştir kente. Samimidir dosttur. Habercisi gibidir uzak diyarların, zamanı zamana taşır ve taşar, gürler, kızar sinirlenir.
Kentleri geleceğe taşımak, bir eser bırakmak için uğraşır dururlar. Su hayattır. Kentleri yavanlıktan kurtarıp denizlerle tanıştırırlar.
Kentler gördüm. Tüm gizemleriyle tarih kokan sokaklarıyla, yorgunluğunu atmaktadır içinden akan nehirlere. Arkadaş gibidirler tarih kokan sokaklarıyla.
Ah şu kentler, ne izler bıraktınız belleğimde...İçinizdeydim, dışınızdaydım, küstüm, yorgundum. Kaldırım taşlarınıza takılı kaldı yüreğim. Kaldırım mühendisi olup, boş gezenlerin maaşlarını dağıtma hayali kurduğum, gerçek yanım şimdi çok uzaklarda...
Yaşlandıkça gençleşen kentler, yılları sürükleyip önümüze koyan. Her yanları bir anıdır, bir tarihtir. Ne aşklara sahne olmuştur. Duvarlarındaki bin yıllık öpücüğün yansıması durur.
Düşten bir kent .
Kıyısında peynirden gemiler
Düne ve yarına doğru
Gerçekle, düşle içiçe
Penceresinden bir güzel el sallıyor.
Aşkın kokusuyla sarmaş dolaş
Düşün içinde bir kent
Düşün
Ve düşün...
* * * *
Erdoğan Şahin, 12.08.2008. Didim