Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Yavru kurt Mehmet

Yavru kurt Mehmet
 

iKİZDERENİN BAŞI SAĞOLSUN.


“Bir varmış, bir yokmuş” diye başlar aslında şu kısacık ömrümüz, içine neleri sığdırdığımızı fark edemediğimiz, uğruna upuzun acılar çektiğimiz şu kısacık, seyrederken yansımalarımızı gerçeklerde, gerçek nedir bilmediğimiz şu kısacık, dahasın da ise, dalgalandıkça daha da şiddetlenen hayat oyunlarıyla kendimizi bulduğumuz ömrümüz. Lakin türlü oyunlarla karşılaşmamız fazla da geç olmaz, çocukluğumuz, okul yılları ve sonrası.

Fakat geriye ıslak bir gözyaşı bırakan hayat, oyunlarının yanı sıra anılarımızı, hayallerimizi, anlık sevinçlerimizi de unutmamıştır anlamını zenginleştirmek için.

İlk ve en büyük çaresizliğimiz: ölüm. Ne demek olduğunu zor idrak etmek istediğim olay. Nedir ölmek? Yok olmak değil, uzaklarda bir yerlere göç etmek,  adresi olmayan, Çıkmaz sokaklardan uzak sonsuz bir arazi belki, sorumluluklardan ve sorunlardan uzak, sonsuz bir mutluluk ya da sonsuz  azap…

Yaşamaktan uzak bir hayattır ölmek... Belki sevdiklerine, çok sevdiklerine veda etmek... Geride kalanlara sabır dilemek, kendi için tutulan dileklerden habersizce... Gitmek, başını alıp gitmek sessizce... Tıpkı benim de istediğim gibi, hep istediğim gibi gitmek…

Zamansızca ölmek, zamandan çekip gitmek, kurtulmak bu zamandan... Ömrünün bittiği yerde biter zaman. Çocukluğumdan beri dar mekanlardan sıkılır ve bu tür yerlerden düşüncelerimde bile feryat edercesine uzaklaşırım.

Mutlu, kanlı, canlı, dinamik, sevgi dolu, yaptığı iş nedeni ile sosyal sorumluluk bilinci ile İkizdere vadisindeki tüm insanlara yardım etmiş, davranışları ile iletişim uzmanı, bıyık ve sakal biçimi çok özel bir imajı olan sevgili kardeşim Mehmetin, hepimizin çevremizdeki insanlardan sık sık işittiğimiz tavsiyelerden,

Kesinlikle Görmek istediği tüm yerleri görmüş,
Kesinlikle izlemek istediği tüm filmleri izlemiş,
Kesinlikle tatmak istediği tüm lezzetleri tatmış,

Kesinlikle okumak istediği tüm romanları okumuştur diye umuyorum.

Ölüm sadece gözyaşı ve acıyı anımsatır bize en nefret edilen yazı tarzıdır, bir ölümün arkasından yazılan yazılar. Hep keşkeler barındırır içinde belki ondan belki de ölüm üzerine söylenecek çok söz olmamasındandır.

Hayatın en büyük acısını yaşanır ölümle, çünkü çaresizliği içinde barındırır. Hayatta ölümle yüzleşmeden en büyük acıyla yüzleşen bir çocuğun yüreğindeki acıyı halen tarif edecek kelime bulunmamıştır. Belki binlerce kelimeyi bir araya getirip, yüzlerce cümle kurulur ama hala o acı, ölümün acısı, ölümün getirdiği yürek yangını, ölüm sonrası yüreğin ayazını bir türlü anlatamayız.

Yaşadıkça daha büyük acılarda yaşayacağız elbet buna hiç birimizin garantisi yok, ‘Allah yaşatmasın.’ Kiminde erken kiminde geç... Ama yaşanacak, çünkü ölümden kaçış yok. Ölmek… Bir o zaman yalnız değildir insan. Ölürken birçok insan götürür yanında.

Bu acıyı yaşayanlara ne, nasıl teselli verilir bilinmez ama onlara en büyük teselli çocuklarının yani Yavru Kurt Mehmet Kardeşimizin o vadide bıraktığı o muhteşem hoş sedanın tınılarıdır.

Sevgili Yunus Kardeşimin kardeşi, benimde kardeşim olan, yavru kurt söylemini kullanan Mehmetin ruhu şad olsun, Allah rahmet eylesin. Tüm İkizderenin ve ailesinin başı sağ olsun.

Nizamettin BİBER
Uzman İnşaat Mühendisi  

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..