Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '10

 
Kategori
Blog
 

Yayımlanan yorumu yanıtlamak, bir inceliktir!

Yayımlanan yorumu yanıtlamak, bir inceliktir!
 

Yazdıklarımıza, “onaylama”nın yanında “tepki” de geliyor.

Tepkiler, “dünya görüşü”nden olduğu kadar, farklı “bakış açısı"ndan da kaynaklanıyor olabilir. Bunu doğal karşılamaktan başka ne gelir elimizden?

Blog yönetimi, gelen yorumlara dokunmuyor; yorumların "akıbeti"ni yazı sahibinin sorumluluğuna bırakıyor. Artık, o yorumu yayımlamak ya da yayımlamamak sorumluluğu yazı sahibinde.

MB yönetimin en beğendiğim yanı da bu.

Kendisine yorum teslim edilenin sorumluluğu, yorumu yayımladıktan sonra başlıyor:

Yorumu yazana yanıt verme inceliği!...

Dalgınlığa gelenler bir yana, yorumu yayımlayan blogdaş, yanıtsız bırakıyorsa yorumu, demek ki, inceliğin çok ötesinde...

O zaman sormazlar mı?

Madem yanıtlama inceliğini göstermeyeceksin, yorumu niye yayımlarsın?

*****

Yanıtlardaki üslubun nasıllığı konusunda bir görüş belirtmek istemiyorum. Çünkü konumuz o değil.

Aynı üslupla yanıt vermekten kaçındığım için, benim ölçülerime göre, “saygı” sınırlarını aşan yorumları, bir de blogdaştan gelmemişse, yayımlama gereksinimi duymuyorum. Oysa yorumların sert/ çarpıcı olması değil, eleştirel nitelikte olup olmaması önemli benim için. Bu bakımdan yayımladığım her yorumu yanıtlamanın gereğine inanırım.

Yayımlamadığım yorumlar olmadı değil.

Belli bir düzeyin altına düşmemek, aynı üslupla yanıt vermemek için, “en iyisi, yorumu yayımlamamak” anlayışından hareket ettim. Böyle davranmakla kendimde bir hak gördüğüme inandım.

Ama yayımladığım yorumu, öyle yanıtsız bırakmayı- gözümden kaçan varsa kusura bakılmasın- karşı taraf için incitici buluyorum.

*****

Bu blog nereden çıktı?

Aslında niyetim, “Editörler yazdıklarıma karışmıyor, size ne oluyor?”, kimilerine kızmış olmalı ki, “Yorum yazacağına blog yaz” diyen bir blogdaşa, hem hak vermek, hem de yorum konusunda onu eleştirmekti. Baktım iş uzuyor, öğüdüne uyarak, “Haydi, yorum yazacağına bir blog döşen!” dedim, kendi kendime.

Blogdaş, yorumları yayımladıktan sonra, onları yanıtsız bırakmakla doğru bir iş yapmıyor. Ama, yazılarının içeriğiyle ilgili olarak, “Editörler bir şey demiyor, kızacaksanız onlara kızın! ” demeye getirmesinde bir haklılık payı var.

Bu “haklılık payı”nın niyesini de, meslek yaşamımdan bir örnekle açıklayayım:

Sınavlarda kopya çekenin değil, kopya verenin, yazılı kâğıdını başkasına gösterenin kâğıdını alırdım. Çünkü bana göre, ortada bir suç varsa, bu, bakanda değil, bakılmasına fırsat verendedir.

Şunu demek istiyorum, editörler uygun görünce bir yazı yayına alınır, yayında ya da yazanın belirlediği kategoride kalır.

Sorumluluk, yetki, editördedir.

*****

Bir hak verme, bir vermeme!

Bunları sıraya koyarsak, “hak vermeme” birinciliği kimseye kaptırmaz.

Slogan şu/nlar olmalı:

Yorumu yayımlarsan yanıtını vereceksin!

Yayımlanan yorumu yanıtlamak bir inceliktir!

Yorum, cami avlusuna bırakılmış bir bebek gibi olmasın!

Bunlar, yorumu yayımlayan, ama bilinçli olarak yanıtsız bırakan herkes için geçerlidir.

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..