Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Yayla mı kaldı

Yayla mı kaldı
 

Biz yaşamıyoruz eski yaylaları. Uzaktan gelen kaval sesleri, kuzu melemelerine karışmıyor. Kendimizi kaybetmiyoruz kevenlerin arasında, uyuyamıyoruz ardıç kuşlarının dağ müziğinde.

Nerde kaldı yaylaların doğal peyniri, tereyağlı yannık ayranı. Sallanan ağaç dallarında asılı yayıklar görünmez bize. Hiç mi yaban hayvanı görmezsin yaylada. Tavşan, keklik, tilki nereye saklanmışlar. Porsuk belki derededir. Domuzlar ormanın derinliğine kaçmışlar. Sincaplar zaten uzak duruyorlar. Kuşların ahengi bozulmuş gibi. Hayvancıklar doğal yiyecek, orman meyvasi bulamıyorlar. Şehirlere zaten veda etmişler. Köy bahçeleri zehirli, konamazlar dallara. Bu yaylalar vardı, özgürlük alanı. İşte yaşamak için son şansları, oda elden gidiyor.

Yaylalar, sıcaktan kaçmak için biz insanlara. Doğada nefes alıp kendimizi bırakmak için. Kentsel mekanlardan kaçıp canlı olduğumuzu hatırlamak için. Bir fırsat bir olanak olmalı değilmi. Ama nerede kaldı doğal yaylalar. Kentleri yaylalara taşidılar. Yaylada yayla yok oldu. Görünüm kentli, yaşam standardı kentli, kalabalık kentli, ne yapacağiz o zaman geriye sadece serin havasımı kalmalı. O halde yayla anlamını nasıl öğreneceğiz. Anadolunun bir çok kentide serin. Doğalı yaşamayıp kent yaşamını ardından sürükleyenler, klimaya razı olup, yaylaları bozmamalı.

Bu arada inkar etmemeli, klimanın bu yönden faydasını. Ama geç kaldı, otantik görünümler heder oldu. Ben bilmem belki sen bilirsin. Geçmişteki yaylaları, tahta pancurlu baraka dükkanlar üç beş tane. Karşılıklı dizilmişler, görebildiğin tezgahtakiler, çevre köylülerin doğal ürünleri. Ağaç soymuğundan yapılmış, hayıt çubuklarından yapılmış sepetlerde çökelek, peynir, buzdolabı görmemiş tereyağları. mahalli folklörik elişleri, varmı şimdi. Belki elişleri çoktur ama nereden geldiğini kimse bilmez çoğunlukla. O zamanlarda şehirden alınması garekenleri herkes kendisi getirdiğinden bu dükkanlarda çarşı, market görünümü yoktu herhalde.

Karadenizin yaylalarında yeşil çayırlar direniyor. Kamuoyu uyansa bile durduramazlar beton istilasını. Toroslarda kentleşmiş yaylalar.Belediyeler kurulmuş, yayla evlerinde otururken, doğayı yaşamak için pikniğe gitme ihtiyacını duyuyorlar. Yalnızlığın sakinliğin, yaylanın atmosferi olduğunu unutmuşlar. Belki bu özelliği bilmiyorlar. Böylemi olur yayla evleri, bunaltıyor sanki özgür yayla havasını. Ağaç hartamalarından, ardıç, sedir, çam, ladin tahtalarının kokuları nerede. Nerede tahtadan çardak ağaç merdivenler. Komşu köyün al yanaklı kızları, yanık yüzlü deli kanlıları, çobanları. Bulamazsın! kentli yaylacı kalabalığından. Yayladan bineriz arabaya gideriz öbür taraftaki köyün mezrasına. Ne mi yaparız? İşte konukseverliği ile misafir olduğumuz evin iki katlı tahta çardağına oturunca, cömertliği ile birde oğlak kesmişse yaşarsınız o gün yayla havasını.

Hele bir bak, yakınlarda devrilmiş, çürümüş içinde nice canlılara yaşama alanı olmuş, devrilmiş kaç ağaç gövdesi bulacaksın. Kalamak kütükleri mi, katran kuru dikilileri mi, çıralanmış çam omacaları mı hangini görebilirsinki. Bunları sormamam lazım haklısın. Böyle doğal yaşam ortamı, şimdilerde milli parklarda ancak korunmaya çalışılıyor.

Ben bundan sonra kelebek aramayacağım, bu kadar populasyonun çevresel etkisinde, çiçekmi kaldı, kır dikenlerimi ? Kuşları dinlemeyeceğim, zaten kendilerini göremiyorum ormanlar uzaklaştı. Çevremde kaldımı çalı?.Hani ozanlara ilham veren oluklu pınarları, deredeki su, çeşme olmuş diyorlar, içilirmi yaylada, elini dondurmadan kaynağın ağzında. Göknar dalından yapılmış, belkide çam yarmasından, nerede kalmış çataloluk pınarı? -Onlar beton evlerin altında kaldı. şehire giden sudan bir saplama boruda yaylaya verdiler, diyor ağaç altındaki gölgede oturan ihtiyar adam.

Artık av da yok, gürültüden vahşi avlanmadan nesli kaldımıki sabahın köründe kalkayım. Bende artık bu beton evde senden sonra kalkarım. Zaten üst kat, altkat derken doğal alan kaç kilometre uzaklaştı yayla havası galemiyorki beni uyandırsın.Buralarda yaylamı kaldı.

 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..