Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '10

 
Kategori
Futbol
 

Yaz Bitsin!

Yaz Bitsin!
 

Net'ten...


Sensizlik nasıl yaşlanır Beşiktaş’ım? Sen olmayınca ilerler mi bu saatler? Kaç yelkovan akrebin etrafında döner pervasızca ve kaç sensiz gecelerim intihar eder ay ışığında, söyler misin? Bilmediğin o kadar çok şey var ki, şimdi demli bir çay sıcaklığında umutlarım Ağustos’a kalıyor ya; korkuyorum. Ayrılık kısa da olsa dayanamıyorum. Çünkü sensizliğin bedenime karıştığında daha da çok duyarım acının kalp atışlarını gri siyah. Yürüdüğüm ağaçlı yolda beyazını ararım umutsuzca. Sen benim kalp atışımsın…
Ne kadar çok “seninle” olmayı istiyorum oysa. Saliseleri, dakikaları, kışı, ilkbaharı senle yaşamak koşulsuz, kayıtsız iklim şartlarında.. Yağmurlu günlerde ıslanmak bile çok güzel değil mi? Kara, tipiye yakalanmak mabedimin kucağında. Isıtabilmek buz tutmuş parmaklarımı, canıma can katan siyah beyazında. Beraber yürümedik mi biz bu uzun, engebeli yollarda? Şimdi ne zor bir bilsen sayfaların çaresizliğinde sana ulaşmak? Öylece duruyorum senden gelecek ufak bir haberle sarılıyorum hayata… Seni çok özlüyorum. Uykularımın, sevinçlerimin, varlığımın manası bile değişti yoksun ya, yokluğun yaşamama engel.

Çok sevene unutmak yalandır. Uzaklardan bir ses duyar kulaklarım yalnızlığımın ilerleyen saatlerinde. Gecenin karanlığında İnönü’nün ışıkları parıldar gözbebeklerimde. “Sen benim her gece efkarım, gözümdeki yaşım, sigara dumanım” Neden bu söz, neden bu ses inan bende bilmiyorum… İçimden geldi öylesine, hani öylesine yaşadığımı hatırlatmak istedim yokluğunda. Yok yok, sensiz olmaz, çünkü ben sensizliğini yaşatamam bu bedende daha fazla…

Ben sen olmadan yaşayamadım hayatım boyunca özgürlüğü. Hiç düşünmedim bile; çünkü özgürlüğüm sana varan yollardaydı. Huzur nasıl bir şey ki sen yoksan, onu bulmakta çaresiz kalıyorum Sen şimdi sanıyor musun ki bu sevgi bir çırpınış gibi kalacak yeryüzünde… İnan ki bu beden sensiz Azrail’e bile emanet olmayacak…

Şimdi! Kahrolası yıllarda bulmak var, hayatımın boşluk hecelerini… Her sensiz geçen yıla adının bir harfini koymak var. B ile başlamak, Ş ile bitmek ömrümün ilk ve son yaprağında.. Tümcesiz cümlelerin anlamsızlığına bırakmak var, sensiz kaldığım zamanlarda ki dakikalarımın cesaretsizliğini… Kaybolmak var, şeytanın bile bilmediği dipsiz simsiyah kuyularda… Sensiz ölmek bile ödül biraz daha yaşamak var, bu acının en derin ızdırabını … Sessizce susmak var, olmadığın zamanlara…Her yanımda sensizliğin acısını çekmek var, senliliğin kıymetini bilemediğim nankör ayrılıklarda…

Yokluğunu bana yaşattığı için yaz aylarını sevmiyorum… Hafta sonlarım sanma ki bana huzur veriyor. Sen yoksan bu bedenin umuda ihtiyacı yok; dört bir yanım sensizlik yaşatıyorken/ anlamıyorum nasıl bir ömür bu! Sen yoksan huzur nasıl bir şey ki-onu bulmakta çaresiz kalıyorum…

…Sanma ki sensizlik yaşlanır Beşiktaş’ım! Mevsimler kapımda/ takvimler sonbaharı gözlüyor; ay ışığında halen ağlıyor umutlarım… Kıyamet koptu-kopacak, “sensizlik” kapımda nöbet tutuyor… Kısa ayrılıklara bile tahammül edemiyorum.. Ölüme nasıl katlanacağım? Bil ki sensiz ölmeyeceğim… -“sensiz öldü!", diyemeyecekler!..

 
Toplam blog
: 47
: 648
Kayıt tarihi
: 31.03.07
 
 

Bandırma doğumluyum. İşletme mezunuyum. Amatör olarak uzun yıllar atletizmle uğraştım. Okul hayat..