Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

15 Kasım '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yaz lütfen

Yaz lütfen
 

internetten alıntıdır


Canım, yazmak istediğini yazmışsın telefonda; "İfadelerimi doğru kullanamamaktan korkuyorum" diyerek. Lütfen korkma. İfadelerini doğru kullanamayan ama hiç sınır tanımayan, hiç susmayan insanlarla dolu bu dünya. Hele de konuşulanı anlamayanlar... Yani diyeceğim korkma, sen yazmana bak. Bu kalemi, yazıyı küçümsediğim anlamına gelmesin sakın. Kalemin gücü silah kadar kuvvetli elbette. En büyük değişimler zor olsa da kalem ve eğitimden geçer. Bahsettiğim bu değil.

Eline bir alet alsan ilk kullandığında nasıl acemi olduğunu düşün. Kullandıkça, birbirinizi tanıdıkça güven gelir insana ve kullanım kolaylığı. Sen yaz korkma. Yazdıklarını kimse beğenmese bile en azından kötü bir hastalığa yakalanmazsın. Yazmak, en iyi iç dökme yöntemidir. İçinin, küfünü, pasını, kirini temizlersin yazarak. Yaşadıklarını yazarken yeniden şekillenir yaşananlar gözlerinde ve hafifler taşıdığın yükler bir bakarsın affetmeye bile başlamışsın.

Araba kullanmak gibidir yazmak; sağdan-soldan-arkadan-önden gelenlere daha bir dikkat kesilirsin farkında olmadan. Yazılacaklarla doludur etrafımız; insanlar, hayvanlar, yıldızlar, soğuk, sıcak, ağaçlar, çiçekler, böcekler ama illa ki duygular. Yazmaya başladıkça kafanın içinden, damarlarının içinden hissetmeye başlar gözler hatta görülmeyenleri bile görmeye başlarsın kör karanlıklarda.

Yan yürek.

Yan ki kararasın

Karanlığa alışmalı gözlerin

Zifirlerde gören göz aydınlık istemez.

El yordamı değil,

Yürek yordamı görür göz.

Kelimeler dökülür ummadığın anlarda kaleminden, bazen yazılana bakar sen bile ne demek istemiştim acaba diyebilirsin zaman geçince ama olsun yazmak kat-kat yanıklarına merhemdir en usta büyücü elinden çıkmış gibi.

Çocuk yaşlarda yazdığın mektuplar konuşulur yıllar sonra aynı heyecanlarla sevinirsin birilerinin yüreğine dokunmaktan. Son günlerini cebinde senin mektubunla geçiren çok sevdiğin bir akrabanın, acılarına bir parça esinti olmanın mutluluğunu nasıl anlatırım bilmiyorum. Hep severiz birbirimizi ama söyleme cesareti bulamayız gün içinde nedense. (Kendimi ayırıyorum, sevdim mi de durmaz, kızdım mı da bilirsin) İçimizden geçenlerle dilimizden dökülenin tezatlığındaki samimiyetsizliklerde bocalar dururuz zaman zaman. Yazdıkça daha cesur, daha korkusuz olursun çünkü yazmak düşünmeye de iter seni, sen istemezsen de.

Lütfen yaz, çocukluğunu, hissettiklerini, tanıdığın iyi-kötü insanları, hissettiğin güzel-çirkin tüm duyguları, kelimelerinde yeniden anlam bulsun hissettiklerin yeniden şekillen hiç durmadan ve sınırların kırmızı çizgilerini yeşillere çevir trafik ışıkları gibi. Kısılıp kalmışlığından yazarak kurtulursun, huzurlu nefeslerin temize çeksin tüm karalıklarını. Çamurlar bile yeniden şekil bulur yazarak, çok acı gelen bir durum komediye döner istersen, günlük konuşmalar yazınca klasik olur belki de, küçücük bir çocuğun konuşmaları ders verir yüreği karalara kim bilir,...

Yaz lütfen, korkma beğenen beğenir beğenmeyen küçük oğluna almasın. Camdan düşen yağmur damlaları kadar duygu var hissetmesini bilirsen. Yeniden şekillendir yaşadıklarını ki rahat yürüyebilesin yaşamak istediklerine. Bazen biz bile bilmeyiz neler çıkacak kader yolumuzda önümüze ama sen yüreğini hep ferah tut her şeye rağmen sağlıklıysan yaşamak çok güzel.

Konu yazmak olduğu zaman hep eksik hissederim kendimi, ne kadar yazarsam yazayım hep sonra bir şeyler gelir aklıma. Yazmak, sonsuzluk içinde çok güçlü bir eylem bir o kadar da hafifletici.  Bak yine yeterince anlatamadım gibi ama sen yaz lütfen...

 

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..