Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yaz notları, yepisyeni haller

Yaz notları, yepisyeni haller
 

Bu yıl on Temmuz gününe yazlıktaki ailem ve misafir kuzenlerden oluşan, şahsıma özel koronun telefonu ile başladım. Yaz boyunca bir sürü konser kaçırdım ama on iki kişilik aile fertlerinden oluşan <ı>yazlıktan sesler korosunun seslendirdiği “İyi ki doğdun Seyraaaannn” şarkısı bu yılın kulağımda kalan en güzel namelerinden biri olacak.

Şarkının finalinde koro sözcüsü ablamın verdiği mesaj ise benim adıma çok özel bir anlam taşırken, çevresel anlamda “kapak” özelliğindeydi. “Başkaları değerini bilememiş olabilir güzel kardeşim ama sen hepimiz için çok değerlisin, seni seviyoruz.” Temmuz başında evlendiklerini öğrendiğim ( niyeyse kendileri söylemeyi beceremediler* ) eski sevgili ve ondan önceki eskisine, belki de bu vesile ile sevgili olması şart değil ya hayatımızdan geçen tüm değer bilmezlere ablam da bu paragrafla lafı gediğine koyar, ben daha da gerisine karışmam. Buradan doğru, yürrü yavrum yürrüüü!

Bakım, onarım merkezimin yıldızlı pekiyi aldığı bu ay başlangıcı ile çocukluk arkadaşlarımdan birinin tavsiyesiyle elime bir kitap geçti. <ı>“Bilinçli Sevmek”.<ı> İlişki terapistleri Gay ve Kathlyn Hendricks’in kaleme aldığı kitapta ilişkilerimizde tekrarladığımız hataların, geliştirdiğimiz davranış biçimlerimizin, sonuç olarak başarısızlıklarımızın taaa çocukluğumuza dayandığı sebep ve sonuçlarıyla çarpıcı bir şekilde anlatılıyor.

Yaşam sürecinde tüm ilişkilerimizde, uygulamada yaptığımız hatalarla ilgili mesajların yirmili yaşlarda nazikçe kapımızı çaldığı, otuzlu yaşlarda ise baskıyı artırdığı, mesajı almayı ertelediğimiz sürece ise kırklı yaşlarda ve sonrasında mesajın bize balyozla ulaştığının özetlendiği kitapta, gerçek terapilerden verilen örnekler de yer alıyor. Kitap, kendini ve karşındakini keşfetmek isteyenlere gerçek bir aydınlanma kılavuzu niteliğinde.

Kitabın ardından aklımda kalan tek cümle şu oldu. “Hayatımda yarattığım her şeyden ben sorumluyum.” Bu cümle ile birlikte kendimde kesip biçtiğim, yeniden şekillendirmem gereken her şey bir bir ayıklandı, acilen masaya yatırıldı. Uygulamaya uzun süredir söylendiğim işimle ilgili bir çözüm bulmam gerektiğine karar verilerek başlandı. Hedef tam da belirlediğim gibi yerini buldu, turna tam da gözünden vuruldu. Temmuz ayı sonlarında başlayan ve bu aybaşında olumlu sonuçlanan bir görüşme neticesinde çok yakında bir iş değişikliği yaşıyorum. Allah utandırmasın!

Gelişim sürecine ek olarak geçtiğimiz hafta evde pinekleme saatlerimden birinde aylardır izlemeyi ertelediğim 2007 yılı yapımı bir filmi izleme fırsatı buldum, acilen hemcinslerimle paylaşıyorum.

<ı>“Aşkın İngilizcesi” adlı film; ilişkilerle ilgili kendini başarısız bulan, hatalarını tekrarlayan, kendi rutininde takılı kalmış bir kadının aşkı arayışı ile ilgili bol mesajlı bir film. Kitapla mesajdaş olan bu filmde tarifteki benzerlikten de belli olduğu üzere elbette kendimi şekillendirici bir sürü nokta buldum ama müsaadenizle buradan açık vermiyorum.

Ay sonunda nihayet bu yazın notları üzerine bir de kaymak olsun diye tatile çıkıyorum. Kısa sürede küçük bir evrim geçirmişlikle, kendimce mesajlarımı alarak ömrün yarısı dedikleri otuz beş yıllık bir devri bu şekilde kapatıyor, yeni yaşımla birlikte ikinci yarıya hayırlısı ile yepisyeni bir şekilde başlıyorum.

*Parantezin yıldızı:

“Söyleyememişler efendim niye yargılıyorsunuz şimdi insanları?” niteliğinde duyduğum iç seslere cevap: Hoşgörülü insanız vesselam gönlü başkasından yanaymış, gönül bu isteği yere konar der, sufi kıvamında geçerdik konuyu be kardeşim.

 
Toplam blog
: 118
: 1607
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Bir fikirden bir başka fikre, gerçeği bulana kadar bir halden başka bir hale geçip duruyorum. İncede..