Yaz tatili

Yaz oldu mu bir sıcak basar ülkeyi; Adana bir ayrı kavrulur, İzmir nemden fena vurulur. Antalya, Diyarbakır, İstanbul…

Konya, falan…

Diyorum ya, Giresun, Trabzon, keza…

Ülkenin dört bir tarafı kan ve ter içinde şu an itibari ile ve adına “Yaz tatili” denen bir olgu var.

Öğrenciler, mesela, en çok mutlu olanlardır bu konuda, zira okullar “Yaz tatiline” girmiştir.

Okula gitmek zorunda olmamak bir tatildir elbet, lakin böyle sıcak geçen bir iklimde “Yaz Tatili” denildiğinde bir deniz, bir gölgelik orman; en azından bir havuz falan hayal edilir…

Yeni bir yerler görmek, “Tatil” kelimesinin içini doldurmak istemek, mesela, en azından…

Zira, okullar açıldığında en çok sorulan soruların başındadır: Tatilinizi nasıl geçirdiniz?

******

Bir öğretmen tatilini nasıl geçirmiştir, acaba?

Hani; başbakanımız pek fazla tatil yapıyorlar diye ayar verdi ya, o ayar verilen öğretmenler nasıl tatil yapıyorlar acaba?

“Tatiliniz nasıl geçti?” diye sorarken içi burkulan öğretmenler kadar içleri burkulan nice öğrenciler var!

Soruya cevap: “Çok iyiydi!” dendikten sonra, ohhh, herkesin içi rahat!

******

Memurlar, mesela, yaz tatillerini nasıl değerlendiriyorlar?

Kurumlarının kampları varsa ve yazılmışlarsa, kendilerine güvenip, şansları tutup da yer açılmışsa keyfini çıkaracaklardır; o arada kredi kartları fazla abartılı olarak post makinalarına girip-çıksa da…

******

Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkeyiz; ne ilginçtir ki denize girmek bir ayrıcalık olarak önümüze gelmektedir!

Paran varsa denize girersin, şekerim!

Paran varsa “Yaz Tatili” yaparsın!

Diğer türlüsü evde duş, varsa klima karşısı oturuş; buzdolabından çıkmış karpuz!

******

Öğretmenler, mesela, hani başbakan çok tatil yapıyorlar diyor ya, nerede tatil yapıyorlar acaba?

Bodrum, Antalya, Kemer, Çeşme?

Yok canım, evde!..

Öğrenciler, mesela, yaz tatillerini nasıl değerlendiriyorlar?

Çoğu evlerinde, ki bir nebze şanslı olanlar.

Büyük bir bölümü tarlalarda…

Yine büyük bir bölüm var ki; ibadethanelerde!

(Onların önü pek açık; az birkaç sene sonra deniz kenarlarında jet skiye falan binerler)!

Evlerinde duş altlarında “Yaz Tatili” geçirenler de bir anlamda aslında şanslı: En azından evlerinde akan suları var!

Demek ki; su faturalarını ödeyebilmişler. Ne mutlu!...

******

Bazı vatandaşlar da dertli yaz tatili babında; Gidilecek beş yıldızlı otelin haremlik ve selamlık bölümleri var mıdır acaba?

Parası mühim değil, şekerim, helal olsun, neticede!

******

Ve… Böyle bir Türkiye’de yaz tatiline çıkan öğrenciler ile birlikte ana ve babalarına da sorulsa aynı soru: Tatilinizi nasıl değerlendirdiniz? Nerelere gittiniz, neler öğrendiniz?

Utanmadan cevap verenler yüzde kaç olur, bilemem, lakin; utanıp da atıp-tutan öğrenciler kadar ebeveynler de olacaktır!

Ve, bu ülke ekonomik açıdan pek güçlü bir ülke olarak kayıtlara geçerken denize dahi giremeyen yaz tatilcileri ile doludur!

******

Sahi, asgari ücretle çalışan kaç kişi denize girmiştir bu sene ailesi ile birlikte?

Kaç öğretmen kendini serin sulara bırakmış, kaç öğrenci kendini serin sulara bırakırken öğretmeni ile karşılaşmıştır?

******

“Yaz tatili”, “Kış tatili”, amanın bunun Sonbaharı, İlkbaharı var diyenlerden söz etmiyorum tabii ki; Onlar için hayat zaten sonsuz bir tatil!

Lakin, onların tatilleri başbakanımızı irrite etmiyor, mesela, öğretmenlerin tatilini pek fazla buluyor!

Vergisini veren düdüğü çalar diyeceğim, diyemiyorum, şekerim!

Pek belli bu işler böyle yürümüyor artık!

******

Sonuç itibariyle, tatil yapsam da selülitlerim varsın çarşaf çarşaf yayınlansın diyen nice yurdum kadını var!

Selülitleri önemli değil, yeter ki tatil yapıp, denize girsinler!...

O bile olmuyor!

******

Pek zengin ve mutlu bir ülkenin; hem de pek güçlü bir ülkenin vatandaşlarının yüzde ellisi ağlıyor. Lakin, öyle bir yüzde hesabı yapılıyor ki: Diğer yüzde elli gülüyor!

Sanırsın ki dini bütünler denize girmekten imtina ediyor da, bikini ve mayo ile giymekten çekinmeyenler denizlerde fink atıyor!

Yüzde hesabı bunu gösteriyor, şekerim, hangi yüzde içinde olduğun ise yapılan anketlerin amacına uygun olarak değişiyor.

Yok, canını sıkma; istesen de, istemesen de istenilen yüzde içine sokuluyorsun zaten!

Misal, modern Türkiye içinde yer alıyorsun, aynı zamanda yeterli maaş alan, ve dahi üç çocuk yapmaktan imtina etmeyen, hatta sezaryene ters bakan ve başkanlık sistemi ille de olsun diyenlerden oluyorsun!

Bu halk nasıl olsa biz kime oy verdik, neye oy verdik, vatandaşlığın neresindeyiz, haklarımız nelerdir diye sorgulamadıktan sonra her bir istatistiğin içinde yer alır!

******

Denize giremez, tarlasını tam teşekküllü süremez, yaz tatilini bekler durur okula gidenler tarlada çalışsın diye ve istatiksel bilgiler içinde “Yaz Tatilini” yapanlar grubundadır, pek mutlu ve mesuttur…

İstatiksel süper Türkiye Cumhuriyeti pek mutlu ve mesuttur!

Suriye’den göç edenlere verilen yemeklere, çadırlara, sağlık yardımlarına muhtaç binlerce, yüzbinlerce T.C., yani, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı varken, kendi vatandaşına aynı yardımı yapmamak nasıl bir yol ve yöntemse…

“Rahat uyuyor musunuz?” diye soran bir yetkiliye “Sahi, siz rahat uyuyor musunuz?” diye sormak gerekiyor, normal şartlar altında, öyle rahat uyudukları öyle ortada ki; kendilerine asla pay biçmeyip yine topu bu ezilen ve kullanılan vatandaşa atıyorlar ya; daha denecek bir şey de kalmamıştır demek!

******

Ne diyordum, yaz tatili…

Meclis yaz tatilini de uzattı, bir-kaç çıkacak yasalar var da…

Hele bir onlar da çıksın, Ramazan ayında hem oruç tutup hem tatil yapacakları oteller onlara tahsis edilecektir!

Maaile, rahat rahat tatil yapacaklardır; gönülleri huzurlu, cepleri dolu, başbakandan “Aferin” leri taçlandıracaktır tatillerini!

Ne diyelim: Allah herkesin gönlüne göre versin!

“Allah” her birimizin kayıtsız-şartsız Allah’ı ise her birimizin gönlüne göre verir de, “Allah” biraz da parti tutar mı oldu ne?

Hep AKP’lilere, hep AKP’lilere...

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com