Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

28 Şubat '08

 
Kategori
Edebiyat
 

Yazacaklara...

Yazacaklara...
 

Kapak tasarımlarımdan.


Aslında yaşanan onca acılar varken edebiyat ilgili bir yazı yazmak hiç hoşuma gitmiyor. Ama bazen de şunu söyleyebilmekte sanırım sır; sorunlara duyarsız bir edebiyatın renkli gemi direklerine de bir söz etmenin zararı olmaz.

Ölümün hırkası sıcak mı tutmaya başladı yoksa bedenlerimizi. Belki de çürümenin aydınlık yüzünde şuursuzca salınıyoruz. Değer vericiler ve anlayıcılar hegemonyasının liderlerinin en keyifli günleri olmalı.

Karar vericiler en bayağı ve bildik bilgiç tavırlarıyla tarihe hesap vermeyeceklerine inanarak keyifliler. Edebiyat içindi söylediklerim.

***

Edebiyat, özellikle roman, "edebiyatseverlerden" kurtarılmayı bekliyor; neden mi? Bakalım.

Bir edebi eserin mutlaka ağdalı cümlelerle yazılması gerektiği anlayış 19. YY da Paris dolaylarında başlıyor.

Efendim, öncelikle sahte bir aşk olacak içinde romanın. Dostoyevsky “sap” kalıyor bu durumda.

Sonra, isimler uzun mu uzun olacak. Zaman bol mu bol.

Daha sonra her cismin, cismenin uzun uzun anlatılması ve kahramanlara etkileri anlatılacak. Oh ne ala, ne ala.

Son olarak da sağa sola sapmadan derdi neyse anlatacak. Oh, fıstık.

Öncesinde, mümkünse ne kadar roman varsa okunarak, gerek duyulacak cümlelerden altları çizilerek yazarken yardım alınacak. Bu da güzel, tümleşik hırsızlık.

Sonuç: 1957 Yılından bu yana Fransa’da roman yazılmadığını söyleyen Fransız entelektüelleri olacak günümüzde. Bu fena değil.

Sayın Kürşat Başar, "on yıldır Türkiye’de roman yazılmıyor," diyecek: tam isabet!

Nedenler:

En baştaki neden; çok okuyan ama yaşamla hiçbir tecrübe etmemiş, yaşam çaylaklarının oradan buradan araklama yığıntı “edebi” sözlerinden romanlar çoğalacak: tam bir cehennem alameti.

Sözde edebi ve çıldırtıcı samimiyetsiz yazarların boşa sallama çay laflarını, arkadan itenler kucağınıza zorla koyacaklar: eşya ve tabiat.

Ve evet, tüm bunlar olduğunda şaşırmayacaksın.

Sonra bakacaksın ki, bu ülkede edebiyatın içine çoktan edilmiş. Çözümse, edebiyatı "edebiyatseverler" adındaki düşünmekten çok, yazılardan keyif alıp, okuyup bir kenara atanların elinden kurtarılmadıkça çözülmeyeceğini anlayacaksın. Çünkü bunun kitlelere bir yararı olmadığını göreceksin, ne güzel.

Lanet okumadan sessizce eğri duran kaleme bakacaksın. Kırmak yerine “bahtiyar yazarların” birine verip sessizce çekileceksin.

Not: Yayınevi “sevenler” okusun demiş kitabım için. Hani şu Zalimdi Zaman için. Sevsinler sizi.

Not: Şubat kitaplarının birinde arka kapakta gördüm sözlerimin benzerini: hiç şaşırmadım.

not: soranlara adres olarak MB adresimi veriyorum. başka bir yerde adresim yok zaten.

sağlıcakla kalın.

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..