Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '10

 
Kategori
Blog
 

Yazamamak Korkusu

Yazamamak Korkusu
 

Az önce Alev Meisel’in “Blog Köpürüyor” yazısına yorum yazarken gelen ilham hazretlerinin ısrarına dayanamayarak yazma eylemine girişmiş bulunmaktayım. Tabi giriş cümlemiz de başlık ile çelişkili duruyor gibi olduğuna bakmayın. Yazı bitince her şey yerli yerine oturacak. İnşallah.

İnşallah diyorum çünkü beni bilenlerin çok iyi bildiği bir şey var ki konu içerisinde amacımdan saparak başka şeyleri anlatmaya pek meyilliyim. Bir çizgi üzerinde doğru dürüst yürüyemeyen çocuklar gibi, yalpalayarak, çizgiden sık sık aşarak yazıyorum. Çala kalem tekniği bu oluyor galiba. Zaten başka teknik bilgim de yok. Ekseriyetle reçete yazma hususunda eğitim aldım :))))

Eğitim şart mı derseniz, şart derim. Ama hangi koşullarda ve neye göre şart denilirse konu uzar gider ki az önce belirttiğim gibi konudan saparım. O zaman geri döneyim.

Sevgili Alev Meisel’in yazısına yorum yazarken belirttiğim bir husus vardı. Bir süre önce Efes Pilsen Blog Yazarlığına adaylığımı koydum. Bilmeyen kalmadı, kaldıysa da artık kalmasın :) Adaylık için öyle binbir dereden su getirtmiyorlar. Temsil bir oturuşta 10 bira devirenler aday olabilir deselerdi “yan bastık” derdim. Yahut bardağa “şar şar şar” tekniği ile doldurulan biranın köpüklerindeki baloncuk sayısı ile dipfirizde bekletilmiş biranın kristalizasyon süreci arasındaki en temel farkları kısaca özetleyiniz diye bir konu verselerdi çatı katına kaldırdığım anılarıma başvurmam gerekecekti.

Bereket katılımı tek bir blog yazmaya bağlamışlar. Tabi başlığını da vermişler. Şimdi yetkili ağabeylerim ablalarım blog sayfama gelerek sadece başvuruma referans ettiğim yazıyı okuyup giderlerse ayıp etmiş olurlar. Gelmişken başka örnekleri de incelemeleri gerekir bence.

Dikkatli olanlarınız gözümden kaçmadı. Evet sağına soluna bakma sayın Balcı farkındayım konudan saptım. Siz de sevgili Supçin imalı bakışlarınızı sayfama dikmeyiniz recaa ediciiim. :)) O zaman konuya geri döneyim yeniden…

Sevgili Alev Meisel’in yazısına yorum yazarken belirttiğim bir husus vardı. (Hayır dejavu yaşamadınız, az önce bu cümleden sonra sapıtmıştım, kaldığım yerden devam edebilmek için yeniden yazdım)… Orada özetle demiştim ki (aslında dediklerimi unuttum, anafikri kaldı, kıvırmak maksadıyla “özetle” diyom:)))) beklentiler artınca insan tedirgin oluyor.

Buna benzer bir şey demiştim işte. Yani anlatmak istediğim beğeni ve talep artınca o beklentiyi karşılayabilecek miyim? İnsanlar benim tarzıma, yazım şeklime, kötü de olsa esprilerime alışmışlarken bu seviyeyi devam ettirebilecek miyim? Ya da bir üst basamağa taşıyabilecek miyim? Veyahut tepetaklak olarak sortiye mi geçeceğim?

Sanırım yazı yazan bir çok kişinin yaşadığı bir anksiyete bu. Kısa bir süre ilham gelmeyince panik ataklar geçirmeler; gündemi yakalayamayınca ıkına ıkına uyumaya çalışmalar; arzu edilen okunma ve yorum sayısına ulaşılamayınca kös kös ekrana bakmalar filan birçoklarının başına geliyordur. Yoksa gelmiyor da bu sadece bana has bir hastalık mı? Doğru söyle doktor yoksa ölecek miyim? Nayır nolamaz Neriman. (Neriman ismi öylesine aklıma geldi ama Balcı’ya kaptırmaya niyetim yok, kendim şiir yazıcam ona göre:)))))

Yani hasılı kelam Efes Pilsen Blog Yazarı (inşallah :))) olursam bu anksiyetem daha da artar mı acaba? Gerçi osuruktan bile yazı konusu çıkarmaya temayülüm vardır da, resmi yazan sıfatını olunca geyik-güyük yazıları da yazdırmazlar herhalde :))))

Düşünsenize (ya da düşünmeyin ben bilahare düşünüp ayrı bir yazı konusu yapıcam o meseleyi) “Biranın köpüğü kadar gol yedik sayın seyirciler” diye bir yazı yazsam hiç 9.15 kuralına bile bakmadan frikikten sutlarlar beni. Şecaatimi arzederken sirkatimi söylemişten beter olurum. Basket yedik desem belki MB’da kalmama izin verirler :)))))

İşte böyle sevgili dostlar. Mesut Selek ağabeymin yazısına yazdığım yorumdaki gibi bir hadise ceryan etmiş bulunmakta. Yorum yazarken blog ilhamı geldi, blog yazdım. Şimdi kaldığım yerden devam etmek üzere yorumlara geri dönüyorum. Bilahare öteki konuyu da şettircem. Bir yere ayrılmayın :)))

Sevgi ve muhabbetle

Murat HACIOĞLU

W E B B E N

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..