- Kategori
- Blog
Yazan ile yazar arasındaki farklar
Yazmak, yoğunlaşma isteyen bir uğraş. İki satırda bir “imla kılavuzunu” karıştırmak, düşük olup olmadıkları anlamak(anlamak da mesele ya) için tümceleri tekrar tekrar okumak başlı başına bir işkence olsa gerek. İnsanda ne istek bırakır, ne de heves. Kırk yılda bir gelen “ilham perileri” de “pırrrrr” diye uçup giderler sonuçta.
Temelde bir birikim ve okuma alışkanlığı yoksa… Zamanında gereken önem verilmemişse, yazı esnasında kurallarla cebelleşmek de kaçınılmaz olur.
Ama yine de tek çare, yazım kurallarını öğrenmek, öğrenmek için de biraz merak etmektir. İçten gelen bir merak “ilgiyi” de beraberinde getirir. Öğrenmek işkence olmaktan çıkar ve bir cümbüşe dönüşür.
Yazım kurallarına uymak biçim ile ilgili “minik” bir ayrıntıdır ama “olmazsa olmaz” diye nitelendirebileceğimiz bir ayrıntıdır. Önemli olan elbette yazıdaki içeriktir. Kuyumcu titizliği ile kaleme alınmış bir yazı içerik bakımından pek fakir olabilir.
Biçim ve içerik birbirini tamamlar…
Yazarlık, işte o zaman başlar.
* * *
Siz hiç “Azizdeniz” rumuzuyla yazan arkadaşımızı okudunuz mu? Okumadıysanız okuyun efendim. http://Blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=96028
* * *
Evet, yazarlık demiştik değil mi? Zor zanaat yani…
Esinlenebilir belki ama “çalmayacak”, “çırpmayacak”, “kes, kopyala, yapıştır” kurnazlıklarından uzak durup kendini kandırmayacak! Kendini tekrarlamaktan özellikle kaçınacak. Gündemin peşinden koşmayıp gündem yaratacak!
* * *
Siz hiç “vatoz” rumuzuyla yazan arkadaşımızı okudunuz mu? Korkmayın, zehirli değil ve kuyruğu da yok. Sadece yazıyor ve sitedeki herhangi bir klana mensup değil.
http://Blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=1139554
* * *
Yazarlık tabii…
Henüz söylenmemişi söylemektir bir yerde… Papağan bir kuştur sonuçta, sadece kuş, öğretilen bazı sözcükleri yinelese de. Değinilmeyene değinmektir yazarlık. Gözünü çıkarmamak şartıyla “özgünlüktür. Doğru diye bilinen söylem ve eylemlerin üstüne gitmektir. Sallamaktır, silkelemektir, dürtmektir okuru… Mümkünse uyandırmaktır bin yıllık uykusundan. Yazar; güldürür, hüzünlendirir, bilgilendirir ama hepsinden önemlisi düşündürür.
* * *
Pek çok kişi tarafından sıkıcı bulunabilecek “kuantum” konusunu yazmış(7 Bölüm) Sevgili Can Hiraç. Cavanna tadında hem de. Bir bakın isterseniz sayfasına:
http://Blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=1266972
* * *
Yazar…
Her gün yazmalı… Bıkmadan, usanmadan yazmalı. Bir sporcu gibi günlük idmanını aksatmamalı. Ama yazılarını okura sunarken biraz seçici olmalı. Teninin kokusu sinmeli yazıya, bir üslubu olmalı.
Yazar…
Hele ki bu tür sitelerde, dilediğince yazar… Sayfa onundur, klavye onun, e tabii okurlarına sunduğu yazı da onun. Sunulan sadece yazı değildir ama…
Bilgi, görgü, ahlak, çap, natura, zihniyet ve yetenek…
İster istemez yansır yazılara…
Yazar, nasıl yazarsa yazsın.
Sonuçta kendisini yazar.