Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '18

 
Kategori
Kitap
 

Yazar Erhan Gök ile Son Kitabı Üzerine

Yazar Erhan Gök ile Son Kitabı Üzerine
 

Erhan Gök


Yazar  Erhan Gök ile yeni kitabı ve yazarlık üzerine konuştuk. Erhan Gök: “Ben tebessümü yüz hattımızda her an vermemiz gereken bir zekât olarak görüyorum. Tevazulu olmayı bir ihtiyaç olarak görüyorum”

 

SORU-Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bu güne kadar olan yaşantınız olabilir.

ERHAN GÖK- İlk emrin “oku” olduğu bir inanca sahip olmak ardından getireceği gayret yazmak olacaktır. Bedenin okuyarak fiziki şekli alacağını, Ruhun okuyarak şad olacağını, fikrin okuyarak gelişeceğini ilk emri idrak ettiğimizde kendimizi tanımlamış oluyoruz. İsim veya yaptığımız iş sadece bir sıfattır.  Kısaca okuyan yazan biri dediğimde sorunuzun tam da karşılığı olacağına inanıyorum.

 

SORU-Yazmayı çok seviyorsunuz ne zamandır yazıyorsunuz?

ERHAN GÖK- Yazmak, okumak koca bir çınarın yeşil yaprakları altında serinlemek gibidir kuru dallar altında kimse gölgelenmez sanırım. Makale ve şiir anlamında amatör olarak onbeş yıldır yazıyorum. Bu sürenin son beş yılın da roman yazmaya zaman ayırdım.

 

SORU-Kitap çıkarmaya ilk nasıl karar verdiniz

ERHAN GÖK- Aslında bu sürenin uzun bir hikâyesi var. Bu işlerle alakalı olanların da sıkça duyduğu bir genelleme ile söylenirse, yazdıklarımın arkadaş çevremde bir kıymeti vardı. Güzel yazdığımı söylediklerin de, bunu kitaplaştırmak istediğimi belirttim. Bu söylemimden sonra bir tezatlık ortaya çıktı.’’ İyi de kim okur’’ demelerindeki çelişkiydi aslında beni törpüleyen. Gerçekten kim okurdu? Bugün o kimlerin karşılığını görebiliyorum.

 

SORU-Bu güne kadar çıkardığınız kitapların hikâyesini anlatır mısınız?

ERHAN  GÖK-  Bizim türkülerimiz den kitaplarımızın bir farkı yoktur aslında. Anadolu da mayalanmışsa yaşanmışlıkları bir tarafımız hep hüzündür, küskündür, kırgındır kim olduğunun esamesi geçmez hep o iki adam varmış veya bir kızla oğlan varmış diye dillenir türkülerimiz, hikâyelerimiz, kitaplarımız. Hep bir acıdan geçer hep bir mahcuptur bir yanımız. Satırlarımız motifleşirken sayfalarda hep kavuşamamış âşıklar desenleşir ilmik ilmik. Şiirler de birkaç satırla özgürlüğüne kavuşur bütün beyanlar. Sıra uzun, uzun anlatmalara gelince o zaman romanlaşır bu telaffuzlar.

 

SORU-Son kitabınızın ‘’BEN TANRI OLSAYDIM’’ adı yadırganıyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz

ERHAN GÖK- Yerlerin ve göklerin üzerindeki ilahi kudretin vasıfları tartışılmaz ol deyince olduracağı inancı sabittir. Oldurmadıkları rıza göstermediğini bizler için hayr olduğuna inanırken. Alternatifmiş gibi rızası olacakmış gibi eylem de bulunmak bu sözü ortaya çıkarıyor.  Farkında veya değil her haliyle şirktir isyandır. Her gün dolaylı veya doğrudan iman ettiğini söyleyenler bu şirki koşuyor, koşuyoruz. Burada vereceğim örnek aslında kitabın ismi konusunda ki eleştirilerin karşılığı olacaktır. Çok istediğiniz halde belki de imtihanınız olacak şey size verilmiyorsa bunu bir şekilde elde etmeye kalkışırsanız o imtihanınız, sınavınız helak’iniz olacaktır. Tam da bundandır özellikle bu isimi kullanma sebebimiz. İslam inancına meczup olup haram kılınana uzanarak her türlü fitneyi yaparak daha da aşağılık istismarlara yer verilirken kişinin burada dediği sözdür Ben tanrı olsaydım biz burada ilahiyat veya dini kitaplar çıkarıp ticari bir sürümce de bırakmıyoruz sözlerimizi evirmeden net bir şekilde ifade ettik yaratıcının yasaklarına uzanmanın adını.  Kitabımızı okumadan eleştirenleri elbette muhatap almayacağız. Bugün mailler ile veya sosyal medya üzerinden kitabımızın ismi için taşa tutan güruh ahlak dışı söylemleriyle Hak olan bir inancın kitabını dahi okumadıkları şüphemizi perçinleştirmektedir. Yaptıkları eleştirilerinin bizde karşılığı bir kıymeti olmayacaktır.

 

SORU-Bu kitabınıza biraz da polisiye havası katmışsınız. Tam olarak okura veya kamuoyuna vermek istediğiniz mesaj neydi.

ERHAN  GÖK- Yazdıkça okudukça farkındalaşıyor insan. Eleştirildikçe eksikliklerini ortaya çıkarıyor

Yazar olarak en iyi yapmanız gereken hususlardan biri de araştırmacı olmaktır. Okuru farklı heyecanlara sürüklemeniz için kaleminiz yer, yer sivrilmelidir, sabit fikirlerden sıyrılmalıdır. Bizim burada polisiye hava vererek oluşturmak istediğimiz farkındalık aslında yakın dönemde ülke olarak ciddi sıkıntılara çıplak haliyle şahitlik ettiğimiz durumdur. Bunu aynı zamanda inançla paralel hale getirerek her âlimin âlim olmayıp şirk içinde olduğunu her idarecinin mazlum olmayıp bir fitne güttüğünün tekrar beyanıdır.

 

SORU-Birçok yazar yakın çevresi dışında yazarlarla dost meclisi edinmeyi yardımlaşmayı sevmezler. Yazar arkadaşlarınızla dayanışma içinde olmayı seven birisiniz. Bu size ne katıyor?

ERHAN GÖK- Çirkeflik manevi fakirlik karşısında ezem etmek ayı giysinin faklı rengini giymektir. İnsanlara kibirle bakmak toplumda sadakati birlik ruhunu zedeler. Bunu yapan kişilerle aynı platformdaysanız insanların sizi aynı çerçevede değerlendirmesine sebep olacaktır. Yazdıklarınız sırf böyle bir kişilik taşıdığınız düşüncesi doğuracağından okunmadan eleştirilecektir. Ben tebessümü yüz hattımızda her an vermemiz gereken bir zekât olarak görüyorum. Tevazulu olmayı bir ihtiyaç olarak görüyorum. Sorunuzu Bu size ne katıyor olarak değil, ne katıyorsunuz diye yorumlamış oldum sanırım.

 

SORU-Çok okur musunuz yazarken nelerden beslenirsiniz yeni kitap çalışmalarınız nelerdir.

ERHAN GÖK-Çok okumanın sanırım ne olduğunu bilmediğim için çok veya az okuyorum diyemem. Bir Ay da on kitap bitirmeyi kendime alışkanlık edindim tabi bu rakamın üzerine çıktığım dönemlerde oluyor. Geçtiğimiz yılın son aylarında başladığım romanıma devam ediyorum. Yine bunda da hem hikâye hem de isim olarak iddialı olduğumuzu düşünüyorum

 

SORU-Yazarlık dışında Esasta farklı bir iş yapmanızın yazmanıza olumlu veya olumsuz etkileri nelerdir.

ERHAN GÖK- Olumsuz etkileri olduğunu söyleyemem. Yazmak bir tutku aşk diyebilirim. İşimle paralelleştirdiğim zaman bunun insanlar üzerinde örnek teşkil eden yanını gördükçe mutlu oluyorum.

 

SORU-İyi bir yazar olmak isteyenlere ne önerirdiniz.

ERHAN GÖK- Böyle bir öneride bulunmak için kendimizin iyi bir yazar olduğunu kabul etmek gerekir. Elbette böyle olduğumuzu iddia edemeyiz. Bizimki âcizane yazarlık yapacak dostlarımıza kardeşlerimize öncelikle çok ama çok okumalarını önermek ilk sırada yer alacaktır. Yazmaya başladıklarında bu işin bir sabır işi olduğunu fark edeceklerdir bu dirayeti göstermek amaca götürecektir. Elbette yine olmazsa olmazları yaptıkları işi ciddiye alıp araştırmacı ruhuna sahip olmalarıdır.

Keyifli sohbetiniz ve röportajınız için teşekkür ederim Turan Yalçın Hocam. Daha nice güzel eserlerimizde hasbıhal etmeyi arzu ederim. Gazeteniz ve değerli idarecilerine kitap gibi değerli bir hazineyi her platformda yer ayırdıkları için kutluyorum. Bunu sadece gazeteciliğin bir gereği olarak değil gelişmişliğin kültürün okumaktan geçeceği inancını taşımaları hem bölgemiz hem de yeni nesillere emsal teşkil edecek bir davranıştır.

Değerli okurlarımıza Saygılarımla

Erhan GÖK

 

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..