Yazar mı? Eser mi?

4 Aralık 2020 tarihli Hürriyet Kitap Eki'nin 201. sayısında Erhan Tekten, "Arkeolojik bir Murakami Okuması" başlıklı yazısında, "Haruki Murakami'nin yazarlık macerası şu şekilde başlar: 1978'de Cingu Stadı'nda Tokyo Yakult Swallows ile Hiroşima Toyo Carp arasındaki beyzbol maçını seyretmeye gider. Murakami o sıralar Yakult taraftarıdır. Yakult'un ABD'den gelen vurucusu Dave Hilton, Takabaşi'nin atışını sola doğru güzelce karşılar." dedikten sonra sözü burada Murakami'ye bırakır.

 

"Sopanın topa değdiği andaki o haz veren ses statta yankılandı. Etraftan şak şak diye alkış sesleri duyuldu. O sırada hiçbir mantığı, hiçbir temeli olmadan, bir anda şunu düşünüverdim: Ben de roman yazabilirim."

 

Şimdi kafama takılan birkaç şey var. Erhan Tekten'in, " Haruki Murakami'nin yazarlık macerası şöyle başlar:" cümlesini okuduğumda zihnim otomatik olarak Murakami'nin yazarlığa başlamasına vesile olan bir şeyin anlatılacağı beklentisine girdi. Ardından, Murakami'nin 1978'de Cingu Stadı'nda oynanan bir beyzbol maçına gittiğini okuduğumda "Acaba maçta ne oldu da Murakami yazarlığa karar verdi?" diye meraklandım. Erhan Tekten, Murakami'nin Yakult taraftarı olduğu, Yakult'un ABD' den gelen vurucusunun Dave Hilton olduğu ayrıntısına girince de haklı olarak insan bu maçla Murakami'nin yazarlığı arasında bir bağ olduğunu umuyor. Hem böyle bir bağ olmasa Erhan Tekten neden Takabaşi'nin atışına kadar detaya girsin değil mi? 

 

Nitekim Murakami, "Sopanın topa değdiği andaki o haz veren ses statta yankılandı. Etraftan şak şak diye alkış sesleri duyuldu." dediğinde merakım ve beklentim iyice arttı.

 

Fakat Murakami'nin, "O sırada hiçbir mantığı, hiçbir temeli olmadan, bir anda şunu düşünüverdim: Ben de roman yazabilirim." cümlelerini okuyunca şaşırdım.

 

Be adam, madem, "Hiçbir mantığı, hiçbir temeli" yoksa bize niye bir maçı anlattın. "Bir beyzbol maçını izlerken yazar olmaya karar verdim." de geç. Dalga mı geçiyorsunuz okuyucuyla!

 

Etraftan şak şak diye alkış sesleri duyulmuşmuş. " Etraftan alkış sesleri duyuldu." desen neyine yetmiyor. "Şak şak" mış! 

 

Güzelleme de üstüne yok şu bizim köşelerin!

 

Erhan Tekten'e ve Murakami'ye başarılar, okuyucuya da kolaylıklar diliyorum...