Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '18

 
Kategori
Kitap
 

Yazar mı Manken mi?

Yazarı değerli kılan yaratıcılığıyla ortaya çıkardığı eserdir. Yazarın ruhunun bedene bürünün kitap yazarın kişiliği, yazarın aklı ve duygunun dışa yansımasıdır. Kitap yazarın kalbi ve beynidir. Kitap, yazarın hayatta öğrendiklerinin aynasıdır. Kısacası kitap yazara, yazar kitaba can verir.

Yazarın dünyaya açılan penceresi olan kitap maalesef popüler kültürün pençesinde can vermeye zorlanmaktadır. Topluma, bireye yön vermesi gereken yazar popüler kültürün kitaba ilgisizliğinin kurbanı olmamak için kendini ve eserini kurban etme gafleti içine girmektedir.

Kitabı satılmayan yazar kendini değersiz hissetme basiretsizliği içine girdiğinden, kitabının çok satılması ve tanınmak adına kişiliğini yerlerde sürünmesine göz yummaktadır. Yazmanın bile üstün bir meziyet olduğu bir zamanda yazarın kendini basit görmesi, egosunun esiri olması ve kendini popüler kültüre teslim etmesi kabullenecek bir durum değildir.

Yazar kendi yazdıklarına güvenmiyorsa ve var olabilmek adına popüler kültüre sığınarak kendini ispatlamaya çalışıyorsa yazar, yazar olmanın ruhunu kavrayamamış demektir.

Çok satan yani on bin yüz bin satan sözde yazarlara baktığımızda kitabın ruhu adına utanmak yetmiyor. Çok kitap sattığını söyleyen bazı yazarlar, ya farkında değiller ya da şişirilen egolarından dolayı durumu görmezlikten geliyorlar.

Evet, üzücü, can yakan, insanı kahır eden, yazarlığı utanç hale getiren bazı sözde yazarların imza günlerine kitap kapağındaki manken ile imzaya gelmeleridir. Kitap satışını kitabının kapağındaki dizi, sinema, dj, blogger vb. popülere borçlu olan sözde yazar bir de övüne övüne mankeni yanına oturtuyor ve sıraya girmiş sözde okuyuculara ikisi imza atıyor. Yani önce yazar kitabı imzalıyor, ardından kitabın kapağındaki manken kitabı imzalıyor. Aslında kitap imzası için sıraya girenlerin çoğu mankeni görmek, sarılmak, öpmek ve fotoğraf çekmek için gelmişlerdir. Yazarı değil, mankeni gördükleri için çığlık atan ergenlerin gerçek bir yazarı utandıran bir manzaradır.

Yazar da sonrasında çok kitap sattım diye kendisiyle övünmektedir. Yazdıklarına güvenmeyen, yazdıkları ilgi görmeyen kişilerin mankenlere para vererek kitap kapağına görsel koymaları ve bazılarının posterini kitap arasına koyması bir yazar için övünülecek bir durum değil, utanması gereken bir zavallılıktır.

Nasıl yazar oldukları tartışılan bu insanların kitap piyasasının kalitesini düşürdükleri gibi, yazar imajını da lekelemektedirler.

Yıllarına kitaba vermiş ve yazar olma sorumluluğunu omuzlarında taşıyanların medyatik tanıdıklarının olmaması ve mankenlere tenazül etmemesi bu değerlerini düşürmez ama kitap dünyası için bir haksızlıktır.

Bir yazar nasıl olur da kendini bir mankenin gölgesinde bırakır. Düşüncenin taşıyıcısı kutsal kitabı bir insanın fiziksel görüntüsüne kurban etme ciddiyetsizliği gösterebilir. Haydi kitaba, yazarlığa saygınız yok, kendinize de mi saygınız yok. Yanınızda bir manken taşımaya yüzünüz kızarmıyor mu? Yüzünüzün kızarmayacak kadar mı kitap okumaya, bilgiye yabancısınız. Kitap okuyucusu bile kitabı mankene tercih etmez. Yazar biri bunu nasıl yapar.

Yazar kimliğinizi mankene borçluyken bununla övünecek kadar gurur yoksunu mu olur insan? Yazar kimliği mankenle oluşmaz. Yazarlık yaratıcılıkla, farklı eserlere imza atarak olur.

Yazarlık kimliği para ile olmaz. Yazarlık kimliği kimsenin gezinmediği diyarlarda gezinme cesareti göstermekle olur.

Yazarlık kitabın kapağına mankenin resmini koymak ve parayla reklam yapmak değildir.

Okuyucudan beklentimiz olmalıdır ama maalesef okuyucunun da popüler kültüre olan düşkünlüğü bu durumu pekiştirmektedir. Okuyucu da popüler kişilerin peşinde koşmaktadır. Televizyonun magazin programlarında gezinenlerin kitaplarını almak için sıraya girmeyi tercih etmekte. Bununla övünme, havasını atma gibi gösteriş arayışında.

Popüler kültür yazarı ve okuyucuyu maniple etmeyi başarmış durumdadır. Şunu çok iyi biliyor ve görüyoruz ki mankenle imzaya gelen yazarın ve kitabının ömrünün kısa olduğu ve üzülerek söyleyelim ki bu kitaplar doğru dürüstte okunmamaktadır.

Yazarlığın kimliğini kirletilmesinin önüne hem yayıncının hem yazarların hem de okuyucuların geçmesi ve bu tip şovmen yazarlara fırsat vermemelidir. 

Osman Tatlı

@yazarosmantatli

 
Toplam blog
: 90
: 382
Kayıt tarihi
: 02.08.14
 
 

2004 yılında İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Üniversite yılla..