Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '09

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Yazarların hayvanları-Hayvanların yazarları

Basın Dünyasında kabul edilen bir gerçek vardır. Herkes bilir. Köpeğin insanı ısırması normaldir, haber değeri taşımaz. Ama insanın köpeği ısırması haberdir. Hem de önemli ve çok nadir görülen bir haberdir. Bu durumda köpek hakkında haber malzemesi bulmak çok zordur.

Geçtiğimiz hafta bir fırsat doğdu köpek haberleri hakkında. Kandırmak istediğiniz geniş bir kitle varsa ve bu kitleyi bu sefer de köpeği malzeme yaparak uyutmak gibi bir niyetiniz varsa, yapabileceğiniz tek şey var; Köpeği ve köpek sevenleri “aşağılamaya çalışmak” gibi gerçekten ucuz ve küçük ajitasyonlara başvurmak. Bu durumun çok güzel bir örneğini yaşadık geçtiğimiz hafta.

Köpeklerinde içinde bulunduğu hayvanları sevmenin, onları korumanın, beslemenin ve (hayvanda olsalar) bulundukları ortama yararlı birer canlı haline getirmenin, insanlığı yücelttiği, birey üzerindeki stresi azalttığı, genel bir rahatlık yarattığı ve toplumda suç ve ahlaksızlık oranlarını düşürdüğü bilimsel bir gerçektir.

Çevremize araştırıcı ve merak eden bir gözle baktığımızda, hayvanları sevmeyenlerin, onlara kötü davrananların genelde geçimsiz, içten pazarlıklı, ileri aşamada saldırgan olduklarını ve insanlarla aralarının iyi olmadıklarını görürüz.

12-13 yaşlarımızda Ankara’nın G.O.P. ve Çankaya semtlerine okul sonrası dolaşmak için giderdik sık sık. Nenehatun Caddesinden yukarı tırmanıp, Papazın bağına uğrayıp Botanik parkı gezdikten sonra şimdiki Uğur Mumcu Caddesi üzerinden Büyükesat’tan geçip mahalleye yani Seyran Bağlarına kadar dolaşırdık. Buralarda gördüğümüz insanlar içinde bir şey çok dikkatimizi çekerdi. Tek tük te olsa bazı insanlar ellerinde çeşit çeşit, cins cins sevimli minik köpekleri gezdirirlerdi. Bu insanlardaki hayvana ilgi ve bunu normal bir şey yaparmış gibi yapmalarını gözlemlememiz, o zamanlar mahallemizdeki hayvan sevgisini artırmıştı. Bir çoğumuz evimizde kedi ve köpek beslemeye başlamıştık. Arap adındaki köpeğim ve Hüso adındaki kedimle uzun yıllar kardeş gibi yaşadığımızı hatırlıyorum. Mahallemizden aşağı yukarı hiç yobaz çıkmamasına bu hayvan sevgisinin katkısının olduğunu düşünmüşümdür hep.

Toplumda hayvan sevgisi artıkça, bu sevimli savunmasız, hiçbir art niyeti olmayan, içlerinde sadece dostluk ve bağlılık olan hatta insanlara bile bunu öğreten, bu dostlarımızı besleyenler, onlarla bir sırdaş, bir dert ortağı, bir arkadaş gibi geçinen insanlarımızda artıyor.

Tabiî ki bu insanlarımız içinde bazı yazarlarımızda oluyor ve bu güzel insanların biriside Sayın Bekir Coşkun.

Yıllardır Bekir Coşkun’u okurum. Her dönemde ülkemizdeki soyguna, talana ve haksızlıklara karşı olan cesur kalemi hep güç dağıtmıştır.

Hep yol gösterici olmuştur. Doğru ve dürüst yoldan nasıl yürünmesi gerektiğini öğretenlerden birisi olmuştur.

Bekir Coşkun’un hayvan sevgisi de hep sevimli ve cana yakın gelmiştir bizlere. Bir çoğumuz içimizde az da olsa kalan, hayvanlara karşı ön yargılarımızı onun hayvan sevgisi ve sevgili Pako’su sayesinde kırmışızdır.

Bekir Coşkun, hayvan sevgisinden yoksun olanlarla, oylarıyla ülkemizi bu karanlığa mahkum edenleri “Göbeğini kaşıyan adam” tiplemesiyle çok güzel ve kısaca anlatmıştır. Hayvan sevmemekle ülkemiz gerçeklerinden kopukluğun aynı şey olduğunu bu cümleyle insanların kafasına yerleştirmiştir.

Hayvanlar bu kadar güzel ve sevimlide hiç zararlıları yok mu ?.. Var tabi..
Var var olmasına da, o var oluşta yine ard niyetli ve halk düşmanı insanların eseri değil mi?.

Özellikle genleriyle oynanmış ve birer canavara dönüştürülmüş ölüm makinesi köpekler yok mudur ?.. Vardır…

Bu tür canavarları ve yaptıkları vahşilikleri basında görüyoruz bazen.

İnsanlar arasında halk düşmanları, halkına yukarıdan ve küçümseyerek bakan, halkının ihtiyaçlarından habersiz, yolsuzluğa ve batağa gırtlağına kadar batmış, bu durumunu örtmek, saklamak ve gündemi değiştirmek için hayvan sevenleri ve bunların en güzellerinden olanını hedef gösterenler vardır hep olacaktır. Geçtiğimiz hafta bu örneklerden birini gördük.

Diğer tarafta hayvanlar içindede insanlar tarafından değiştirilmiş, birer canavara dönüştürülmüş olanlar da vardır. Örneklerini hep görüyoruz.

Basın dünyasında bu “canavarların” varlılarını öven onların doğru yaptıklarını, halkın yanında olduklarını savunan kalemler var maalesef.

Hayvanları seven onlardan hiçbir kötülük beklemeyen, sadece güzel ve cana yakın dost tavırlarını ortaya koyan yazarlar olduğu gibi..

Ülkemiz gerçeklerinden kopuk, uşak ruhlu, yolsuzluğa, talana, vurguna tüm kapıları açmış ve adeta genleri değiştirilmiş ve bir canavara dönüştürülmüş politikacıları öven destekleyen “yazarlara” da rastlıyoruz.

Hemde son zamanlarda çok fazla rastlıyoruz.

İşte asıl tehlike burada..

Yazarların ya da diğer insanların hayvan sevgisini eleştirmemek, siyasi malzeme konusu yapmamak, onların bu dürüst ve insani duygularına saygı duymak gerekir. Bunu da en iyi kimin öğrenmesi gerektiği eminim şu anda aklınızdan geçiyordur.

Yazarların hayvan sevgisinden değil, genleri değiştirilmişlerin yazarlarından korkmak gerekir.

Asıl onlar saldırgan. Onlardan korkalım..

Saygılar

15.02.2009

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..