Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

03 Nisan '13

 
Kategori
Yetenekler
 

Yazı yazmak ( Zordur yazı yazmak ölümden bile )

Saatlerce düşünürsünüz aklınıza bir tek şey gelmez. Gece uyumaya dalmadan önce neler gelir geçer kafanızdan, sabah kalkar kalkmaz yazacağım dersiniz onlar, sabah olur aklınıza bir tek kelime de gelmez cümle de. Boşuna uğraşmayın ne düşündüğünüzü bile hatırlayamazsınız…

Benim yüreği güzel sesi güzel değerli dostum TSM nin duayenlerinden Mustafa Şimşek’le sık sık görüşürüm, yazdıklarıma beğenisini işitmek haz verir bana.

Nereden buluyorsun bunları, ben de iyiyim ama senin kadar yazamıyorum, der. İyi de ben de senin kadar güzel şarkı söyleyemiyorum hatta hiç beceremiyorum Mustafa’cığım derim gülüşür geçeriz…

Yazı yazmak aslına bakarsanız bir açıdan kelimeler sözcüklerle “Müzik” yapma sanatıdır. Yüreğinizden içinizden gelen nağmeleri hatta çığlıkları isyanları sevinçleri acıları derleyip bestelemektir.

O yüzden kolay olmaz çoğu zaman yazı yazmak. Yazdığımız yer okuyanın doğru mırıldanacağı doğru sözcükleri uyumla dizeceği nota defteri gibidir.

Kocaman bir orkestra düşünün, onlarca çeşit enstrüman vardır, müzisyenler sahneye çıkmadan önce akort yaparlar, yaparken her birinin sesi birbirine karışır, doğru sesi tonu bulmak için ellerinden gelen ne varsa yaparlar.

Bütün bunlar dinleyiciye doğru melodiyi aktarmak adınadır.

Konser öncesi salonda büyük bir kargaşa hâkimdir, müzisyenlerin hazırlıklarından habersiz yer bulma telaşındadırlar. Herkes oturur orkestra yavaş yavaş girer sahneye, son bir kez daha yoklarlar enstrümanlarını, nota sehpasına bakarlar. Artık kimin hangi tonda nasıl çalacağı bellidir. Orkestra şefi de alır yerini elinde çubuğu kaldırır ellerini önce nota sehpasına üç kez vurur ve muhteşem melodiler dökülmeye başlar onlarca müzisyenin yüreğinde hayat bulan enstrümanlardan…

Yazmak içinde her şey hazırdır, aklınızda nasıl yazacağınızı kurgulamışsınızdır ama keşke yazmak bu kadar kolay olsaydı da orkestra şefinin tıklamasıyla yazabilseydiniz, yazmazsınız bazen yazmak istemenize rağmen…

Doğru düşünceleri doğru kelimelerle kelimeleri cümlelerle birleştireceksiniz ve doğru paragraflarda doğru harflerle başlayacaksınız. Orkestra da yanlış nota basarsanız dikkatli olmayan dinleyicilerin umurunda bile olmaz, ama siz yanlış yazarsanız yanlış yerde yanlış cümle kurar kelimelerin üzerine yanlış yük yüklerseniz yandınız demektir. Okuyucunun hep önünde durduğundan defalarca görecek  defalarca hatanızın üzerine basa basa okuyacaktır…

Yazmaya başladınız bir kere, yazdıkça uzar gider düşünceler, eskiyen paslanmış birkaç kelime dökülür satır aralarına beğenmezsiniz kaldırıp atarsınız çöpe onca yazdığınızı, melodi bir kere bozulmuştur anlayacağınız. Hiç aklınıza gelir mi kelimeler sözcükler yorulur bazen…

Dedim ya yazımın başında yazı yazmak sözcükler kelimelerle “müzik” yapma sanatıdır diye, sabır ister heyecan ister aşk ister yazmak…

Yazmak istediğiniz yazamamak beyninizi bir kurt gibi kemirmeye başlar, odalar oturduğunuz koltuk masa dar gelmeye başlar çıkarsınız benim gibi sonbahar balkonuna, davet edersiniz kelimeleri sözcükleri badem şekerle içilen orta kahve fincanından. Geldi geldi, gelmedi terk edildiğini anlarsın, çaresizce beklerin, çok uzakta gül yüzüne hasret kaldığın sevgilini bekler gibi…

Müzisyenler yorulmuştur antrakt verirler, geçerler kulise kahvelerini yudumlar ararlar sevdiklerini bekleyenlerini, kıyafetlerini her şeylerini baştan gözden geçirir ve sahneye çıkarlar. Yazarın böyle bir şansı yoktur, zordur bazen yazmak kaçıverir elindeki tüm kelimeler gözünün yaşına bile bakmadan, ara veremezsin unutamazsın isyan edemez ihanet edemezsin her şeyden önce…

Ya tam sesinden tam makamından ve muhteşem bir yorumla sunulan eserin tadını hiç hatırlıyor musunuz? O ne muhteşem notalara basıştır, nasıl melodinin kalbine vuruştur gırtlak nağmeleri ve duruş, evet duruş koskoca sahneyi kaplayış albatros kuşları gibi kendinden emin ve güçlü…

Yazdın bozdun sildin yeniden yazdın ve düzletilmiş beğenilen, güzelliğinden emin olduğun bir yazı yazdın mı en büyük konsere hazırsın demektir. Şefi de sensin enstrümanları da. Okuyucuna saygındandır sevginden hasretindendir bütün bunlar yalapşap düşünceler yumağı değildir…

Şiir yazdıysan coşkun bir nehirde akan ve tepelerden dökülen çağlayanlardan gibi, nehrin akan suları kadar sade ve sakin olmak zorundasın, şiirdir o an belki de yakın geleceğin şarkısıdır, şiir aynı zamanda şarkı tadında olmak zorundadır.

Sanatsal bilimsel magazin yazısı yazmak kolay mıdır, hele hele siyasi içerikli yazı yazmak. Burada orkestra şefi de yoktur belli başlı enstrümanlarda. Tepenizde elinde kılıçla bekleyen birileri mutlaka vardır, kimseyi beğendirmenizin imkân ve ihtimali yoktur. Çünkü herkes kendi duymak istediğini yazmanızı bekler sizden…

İşte bu yüzden bir orkestra şefinin çubuğunu usulce sallamasıyla sona ermez yazılar, yazarın ölümüyle biter. Bu durumda bile inanın ölümü de kolay olmaz çoğu zaman…

Yazara kelimeler sözcükler cümleler ihanet eder. Her biri en olmaz yerde ve zamanda yorulur eskir “ihanet”  ederler ama yazar okuyucusuna ihanet edemez asla…

Yazı yazmak mı dediniz? Yazmak kolay değildir, yaşamaktan hatta ölmekten bile daha zordur bazen, hele ki siz istemediğiniz zamanlarda ölüm tek çaredir…

 

Erdoğan ÖZGENÇ 

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..