Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '07

 
Kategori
Blog
 

Yazıların seni yansıtmıyor

Yazıların seni yansıtmıyor
 

İlk defa böyle bir tespit duyuyordum…Önce bir duraladım…Ben çok doğal biriyim nasıl beni yansıtmaz…Konuşma cümlelerim gibi yazı cümlelerim de diyerek, karşımdaki dost sese cevaplar yetiştirirken, bir yandan da beynimde, neden böyle düşünülebilir ki diye araştırıyordum…

Sonra arkadaşımın “ya bir soluklan, rahatla, sakinleş” deyişini duyduğumda, “ama benim rahat halim bu, ben hep böyle konuşurum, koşturarak yürürüm” dediğimi hatırlıyorum…

Ben itiraz ediyordum, yazılarım nasıl beni yansıtmaz diye ama, o hala aynı düşüncesinde ısrar ediyordu…Bu cıvıl cıvıl halin yok yazılarında, çok oturaklı yazılar yazıyorsun diyordu. O zaman anladım ki sesimdeki enerjinin yazıya yansımamasından bahsediyordu aslında…

O günün sonrasındaki sabah sporunda, bu konuyu düşünür buldum kendimi. Yazdığım yazıları geçiriyordum aklımdan bir bir. En hüzünlü zamanlarımda bile yazdığım yazılarda dahi, bir yaşam coşkusu vardı. ( örnek 1: Bir Pazar güneşini karşılarken, örnek 2:Arboretumda doğayı ve kendinizi keşfedebilirsiniz, örnek 3: Büyüyemeyen çınar )…Yaşama dair yazdığım yazılar keza öyle hayat dolu, enerji saçan cümlelerle yazılmışlardı (örnek 4: Bugün ay hilal biliyor musunuz?, örnek 5: Yaşamdaki yüzler). Hayatı didiklediğim, çıkarımlar yaptığım zamanlardaki yazdığım yazılarda da kötümserlik yoktu (örnek 6:İki kişilik yalnızlık ,örnek 7:Çözüm yaşamdır, örnek 8: Çemberlerin arasında dolanmak).

O zaman ne yapmalıydım ki kendimi tam olarak, enerji dolu halimle yansıtabilmek için yazdıklarımda. Cümlelerin arasına ha bire notlar mı düşmeliydim “burada gülmekten gözlerim kayboldu, bir çizgi halinde şu an :) “ mı demeliydim. Ya da yazılarıma ses efekti mi eklemeliyim diye düşündüm :- )

Bir kez daha anladım ki, insan ancak sesiyle, bedeniyle, cümleleriyle yaşandığında tam kendisi olarak algılanabiliyor demek ki. Yazdıklarımız da bizim içimizden dökülenler ama olmuyor , ne kadar içten olursak olalım. Sesimizdeki ton yok, enerji yok, bakışımızdaki anlam yok. Konuştuğumuz insan o an bizi görmese de, sesimizdeki enerjiyi alabiliyor demek ki. Ama yazıda bu biraz eksik kalıyor sanırım, diye düşünmeye başladım. Çünkü karşımdaki dost ses ısrar ediyordu düşüncesinde, seninle telefonda konuşan herkes benim gibi düşünür yazıların hakkında diyordu.

Ben içimdeki enerjimi, zıpır hallerimi yazıya yansıtamıyorum demek ki, bilmiyorum:-)

Örnek 1: Bir pazar güneşini karşılarken
(http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=31192)

Örnek 2: Arboretumda doğayı ve kendinizi keşfedebilirsiniz
(http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=33278 )

Örnek 3: Büyüyemeyen çınar
(http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=34895 )

Örnek 4: Bugün ay hilal biliyor musunuz?
(http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=21477)

Örnek 5: Yaşamdaki yüzler
(http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=35810)

Örnek 6: İki kişilik yalnızlık
(http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=38945)

Örnek 7: Çözüm yaşamdır
(http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=43257)

Örnek 8: Çemberlerin arasında dolanmak
(http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=25529)


 
Toplam blog
: 75
: 1357
Kayıt tarihi
: 27.12.06
 
 

Her daim doğa ile yaşayan biriyim.. Çünkü işim doğa ile iç içe olduğu gibi evimizde de doğa ile bera..