Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '15

 
Kategori
Tarih
 

Yazılmamış Dünya Tarihi 2

Atlantis Uygarlığı:

Atlantis Yunanlı filozof Eflatun(Platon)un kitaplarında sözünü ettiği bir batık kıtadır. Yaklaşık 25.000 yıl önce ortaya çıkmış ve gelişmiş ve yaklaşık 12.000 yıl önce büyük bir yıkımla yok olmuş, sulara gömülmüştür.

Solon’un Mısırlı bir rahipten öğrendiğine göre Atlantis, günümüze göre 11.000 yıl önce batmış olan bir kıta ve uygarlıktır. Çok zengin ve soylu kişiler tarafından yönetilmiştir. James Churchwald’a göreyse Atlantis, Mu uygarlığının bir kolonisidir. O nedenle uygarlaşmış ve ilerlemiştir.

Mısır firavunu III.Ramses de Atlantis’ten söz etmiş ve 32-57 nci enlemler arasında kalan büyük bir ada olduğunu belirtmiştir. Batan kıta Atlantis’in doğu Akdeniz’de olduğu  ileri sürülmektedir. Kıbrıs Adası’nın bu batık kıtanın su yüzeyinde kalan en üst yerleri olduğu belirtilmişti.

 Son yıllarda Şanlıurfa’da Göbekli Tepe denilen höyükte yapılan arkeolojik çalışmalarda, 12.000 yıl öncesine aitköy kalıntıları bulunmuştur.Bu buluntuların Atlantis uygarlığı kjalıntıları olma olasılığı vardır.

Atlantis’in batış tarihi, diğer eski  uygarlıkların batış tarihi de olan 12.000 yıl önce yaşanmış “buzul çağı” ile örtüşmektedir. Sibirya’da binlerce mamutun bu dönemde öldüğü anlaşılmıştır. Kuzey Amerika’da da 40 milyon hayvanın öldüğü varsayılmaktadır. Bermuda Adası çevresinde ,deniz dibinde 11.000 yıl önceye ait sedir ormanları kalıntıları bulunmuştur.

Atlantis’te iki grup kişioğlu vardır. Tanrı(Ra)ya inananlar ve şeytana inananlar. Bu iki grup arasında sonunda savaş çıkar ve şeytana inananlar galip gelirler. Ancak, tanrıya inananlara kıtanın batması olayından önce  vahiy geldiğinden  bunlar Atlantis’ten göç ederler (Nuhun Gemisi söylencesi)ve kıta batar.

Atlantis’in Büyük Sahra’da, Baltık Denizi’nde ve İzlanda ile Grönland arasında olduğuna dair söylenceler de vardır.

Atlantis’liler maddeye egemen olacak güçte bilgiliydiler. İnanılmaz derecede yüksek teknolojileri vardı. Bir görüşe göre Azor, Kanarya ve Tenerife Adaları Atlantis’in kalıntılarıdır. Atlantik Okyanusu da adını buradan almaktadır.

Uyuyan kahin de denilen Edgar Cayce’ye göre  Atlantis, yaklaşık olarak 50.000 yıl  önce ortaya çıkmıştır. 12.500 yıl önce Atlantis’liler ellerindeki kayıtlarla ve bilgilerle Mısır’a gelmişler ve onları uyandırmışlardır.

Atlantis uygarlığı gelişmiş bir teknoliji ve refah ülkesi olmuştur. Atlantislilerin dini de tek  tanrılıdır ve Mu dininin aynıdır. Atlantislilerin bu tanrıyı Mısır’a da taşıdıkları anlaşılmaktadır. Mısırlılarda da Tanrı Ra dır.

Bermuda Adası yakınlarında denizen dibinde Bimini Yolu denilen bir kalıntı bulunmuş olup Atlantis kıtası kalıntısı olduğu belirtilmektedir.

Mısır’lı rahip Manetho’ya gore Atlantis günümüzden 25.400 yıl önce kurulmuştur. 16.000 yıl önce uygarlık tepe noktasına ulaşmıştır. Atlantis,11.500 yıl önce yok olmuştur. Mısır uygarlığının başlaması,günümüzden 16.000 yıl öncedir. Mısır uygarlığının Atlantislilerce başlatıldığı söylenmektedir.

Atlantisliler  maden ve maden işlemeciliğinde çok gelişmişlerdi. Atlantik Okyanusu’nun dibinde altından yapılmış saraylar ve tunçtan kent duvarları olduğu söylenmektedir.

Malta Adası açıklarında Yumaguni piramitlerine benzer deniz dibi yapıları bulunmuş olup bunların Atlantis’in kalıntıları olabileceği düşünülmektedir.

 

Uygur İmparatorluğu:

 

Büyük Uygur İmparatorluğu; Güneş İmparatorluğu Mu’ya ait en büyük ve önemli kolonidir. Mu’dan sonraki en büyük imparatorluktur.

James Churchwald’a göre sınırları Pasifik Okyanusu ile bugünkü Moskova arasındaydı. Atlantik Okyanusu’ne kadar uzanan ileri karakolları vardı. Kuzeyde Arktik Okyanusu ve güneyde Çin,Hindistan ve Pers ülkelerini kaplamaktadır.

Günümüzde ari olarak adlandırılan ırklar, bu imparatorluktan çıkmıştır. Uygurlar tersiyer dönemden itibaren(1  milyon yıl-100.000 yıl önce arası)ortaya çıkmışlar ve yerleşik düzene geçmişlerdir. Yaklaşık 20.000 yıl önce de uygarlığın tepe noktasına ulaşmışlardır.

Uygur İmparatorluğu; büyük bir manyetik yıkımla son bulmuştur. Tüm Avrupa halkları bu büyük yıkımdan sonra ortaya çıkmış arta kalanlardır.

O zamanlar Gobi Çölü yemyeşildi ve Uygur İmparatorluğunun başkenti buradaydı. Söylencelere gore burada sık ormanlar ve ormanlarda her türden hayvan ve gergedanlar yaşardı.

Başkentleri, Khara Khorta yıkıntılarının altındaydı. Bunu Tibetli rahipler belirtmektedir.

Tibetli rahipler olan Naakaller, Mu İmparatorluğunun kutsal metinlerininin kopyalarını yaklaşık  70.000 yıl önce Büyük Uygur İmparatorluğu’na getirmişlerdir. Büyük yıkım sırasında Uygur İmparatorluğunun pek çok kenti dev dalgalar tarafından yutulmuş ya da Gobi Çölü’ne gömülmüştür. Başkentleri doğu yakasından gelen bir tufan tarafından yıkılmıştır. Bu büyük yıkımın yaklaşık 12 bin yıl önce olduğuna dair belirtiler vardır.

Jeolojiye göre bu tufan olayı,güneyden kuzeye doğru yaşanmış bir buz çağıdır. Arkasından,Asyadaki ulu dağlar yükselmiş ve tüm imparatorluk yıkılmıştır. Khara Kortha’da bulunan semboller, bu imparatorluğun  Mu kıtası ile   ilişkili olduğunu kanıtlamıştır. Tibet manastırlarındaki rahipler  Naakallerden  geldiklerini ileri sürmektedirler. Bunlar, Mu kıtasındaki başlangıç dinini ve bu kıtanın kozmik bilgilerini sürdürmektedirler.

Uygur İmparatorluğu’nun yok olmasından sonra yaşamda  kalan Naakaller,kütüphanedeki tabletleri toprak altından çıkarıp Brahmaputra kıyısındaki manastırlara taşımışlardır.

Uygur İmparatorluğu; küçük krallıklar, beylikler ya da devletlerden oluşur.Hepsi bir imparatora(Güneş İmparatoru Mu’ya) bağlıdır.

Sonradan Uygurlar, 745 yılında Göktürk devletini yıkıp Ötüken merkez olmak üzere Uygur Hakanlığı’nı(Orta Asya’da)kurdular. Uygur hakanı Kutlug Bilge Kül, Orhun kıyısında Ordu-Balık kentini kurup başkent yapmıştır. Uygurların dini inanışları(Maniheizm)et yemeyi yasakladığından(Günümüzde Hindistanda’da bu yasak vardır)beslenme düzeni nedeniyle ülke zayıf düşmüştür. 840 yılında Kırgızlar Uygur devletini yıkmışlardır. Uygurlar Ötüken’den Çin’e ve Ön Asya’ya göç etmişlerdir.

Yapılan bazı kazı  ön çalışmaları ve araştırmalara gore Mu kıtasından doğuya yapılan göçlerAntakya’dan başlamış ve ;Antakya’dan yayılmıştır. Uygur İmparatorluğu da bu yolla Mu uygarlığına bağlanmıştır.

Çin’de bulunan 400 e yakın piramit,enaz 10.000 yıllık olup bunların Uygur İmparatorluğu’na ait oldukları üzerlerindeki yazılardan anlaşılmaktadır.

Büyük Uygur İmparatorluğu da yaklaşık 12.000 yıl önce yaşandığı anlaşılan tufanla yok olmuştur. Bu büyük yok oluştan kurtulanlar sonradan oluşan yeni kıtalara göçlerle dağılmışlar ve gittikleri yerlerde yeni uygarlıklar kurmuşlardır.

Kuzey Amerşka’da Mayalar(Sonradan Aztekler);Güney Amerika’da İnkkalar;Afrika’da Mısırlılar;Mezopotamya’da  Sümerler;Asya’da Çinliler,Hintliler,Tibetliler;Okyanusyada  Polinezya  İmparatorluğu yeni uygarlıklar kurmuşlardır.

Böylece,yerkürede dördüncü çağ başlamıştır.

 

Maya Uygarlığı:

Mayalar, Mu uygarlığının yaklaşık 12.000 yıl önce yıkılması ile Orta Amerika’ya göç etmişler ve Maya uygarlığını kurmuşlardır. Bilinen yerleşim kalıntıları MÖ 1800 yıllarına dek inmektedir.

Başlangıçta tarıma dayalı kentler kurmuşlardır. Mayalarda (öteki alem)yaşamını benimseyen(Mısır uygarlığı gibi) bir din vardır.

Yaklaşık 3000 yıl kadar önce anıtsal yapılar yapmağa başlamışlardır. Mayalar,aynı yörede daha önce yaşamış olan Olmeklerden etkilenmişlerdir. Yazı, sayı sistemi ve “uzun hesap” dedikleri Maya takvimini Olmekler’den almışlardır.

MS 250-900 yılları arasında en güçlü imparatorluk döneminiyaşamışlardır. İnşaat, kentçilik, anıtsal yazıtlar bu dönemde ortaya çıkmıştır.

Honduras’ta Mayaların bilim kenti  olan Copan kenti vardır. Astronomi biliminde son derece ileri gitmişlerdi. MÖ.3379 yılında oluşan tam ay tutulmasının kaydını tutmuşlardır. Maya yapıtlarında rastlanan  astronomik olaylar, gelişmiş bir takvimdir. Bu yazıtlar, Mayaların daha çok eski tarihlerde de gelişmiş bir uygarlıklarının olduğunun göstergesidir. Gelişmiş bir bildirişim sistemleri vardı. Tüm Orta Amerika’yı gelişmiş yol ağları ile kaplamışlardır.

1952 yılında bulunmuş bir Maya mezar taşında,uzaylı varlıklara benzeyen resimler bulunmaktadır.

MS 925-975 yılları arasında Mayalar, yaşadıkları büyük kentleri aniden bırakıp gitmişlerdir.

Mayalar, madenlerden ve bitkilerden elde ettikleri  boyalarla boyanmış renkli giysiler giyiyor; bedenlerine döğmeler yaptırıyorlardı. Deldikleri dişlerine yeşim taşları takıyorlardı.

Mayalar, sonradan çok tanrılı dinde olmuşlardır. Mayalarda ayrıca şamanizm de vardır. Churchwald’e gore başlangıçta tek tanrılı Ra dini vardı. Sonradan bu din Hint ve Mısır’da olduğu gibi yozlaştırılmıştır.

Mayalarda da erken dönemlerde ezoterik içerikli semboller kullanılmıştır. 7 sayısı önemlidir. Kitaplı dinlerdeki “göğün yedinci katı”nın buradan geldiği düşünülmektedir. Mayalara göre göğün yedinci katından , uygarlığı getiren 7 Akpu inmiştir.

Çeşitli yılan sembolleri vardır. Yedi başlı yılan sembollerine Asya’da da rastlanmaktadır.

Şimşek-yıldırım tanrının yazılı sözleri,gök gürültüsü ise sesli sözleridir.

12 sayısı da kutsaldır. Gök ilahına yardımcı olan 12 yıldızı anlatmaktadır. Ayrıca,12 yıldızın ortasına güneş de konulur ve 13 yıldızlı tapınma aracı oluşur. Gök katları da 13 tür.Yahudilerde de 13 kollu şamdan bulunmaktadır. 

Svastika diye bilinen bir  sembol vardır. Bu sembol Babil, Toltek, Hinduizm, Kızıl Derililer ve İdil-Ural halklarınca da kullanılmaktadır.

Mayalara göre dünya dört yıkım(çağ-Tufan) görmüştür. Onlara göre bizler halen beşinci çağdayız.

Başlangıçta tanrılar dört erkek ve dört kadın yaratmışlardır. Bunlar, her şeyi biliyor ve anlıyorlardı. Sonradan tanrılar, insan -ilahların gücünü sınırladılar. Gözlerini kararttılar. Bu  kişioğulları güneşin doğduğu ülkede yaşayıp çoğaldılar.

Asya şamanizmindeki üç alem kavramı Maya şamanizminde de vardır. Bunlar; yer, yer altı ve tanrısal olan göktür. ”Yaşam ağacı”üç alemi biribirine bağlamaktadır.

Maya piramitleri tapınaklardır. Tanrılara altın, çocuk ve bakire kızlar sunulmaktaydı. Bu sırada rahipler türkü okuyarak, dans ederek ayin yaparlardı. Ayrıca; kendini kurban etme, hayvan kurban etme, insan kurban etme(yüreğini çıkarırlardı) danslar, şarkılar, oyunlar, oruçlar, uyuşturucu kullanımı törensel öğelerdi.

Ölmek, ”yolculuk”anlamına gelmektedir. Ayrıca;reenkarnasyona(yeniden beden bulmak-dirilmek) da inanırlardı. Mısırlılar da buna inanırlardı.Mayalar, bu nedenle atalarının kafataslarını saklarlardı.

Mayalar; gerek mimarileri bakımından gerekse matematik, takvim ve astronomi bilgileri ve aniden yok olmaları; bazı kafataslarının olağanüstü büyük olması gibi nedenlerle, uzaylı bir ırk olarak da düşünülmektedir.

Maya tabletlerine göre Maya takviminde belirtilen yaşanmış dört tufandan sonra beşinci tufan 21 inci yüzyılda yaşanacaktır. Mayalar, Mısır uygarlığından daha eski ve gelişmiş bir uygarlıktır. Başlangıçta tek tanrılı Ra dinindendirler.

Bilimsel açıklamalara göre yerkürede ortaya çıkan tufan olayları  yerkürenin eksen açısı ile ilgilidir. 2012 yılında yeni bir yükseliş çağı başlayacaktır yerkürede. 2012 yılında beşinci kutupsal kayma-manyetik alan değişimi-olacaktır. Günümüzde, güneşteki olaylar nedeniyle böyle bir kayma vardır.

Yerkürenin enaz dört kez eksen kayması yaşadığı,bilimsel olarak kanıtlanmaktadır. O nedenle Mayaların çok gelişmiş bir astronomi bilgisine sahip oldukları düşünülmektedir.

Mayalara göre yerkürenin geçmişi, her biri 5125 yıllık olan 13 dönemden oluşmaktadır. 2012 yılında son dönem tamamlanacaktır.

Aztekler:

Uygur imparatorluğundan göç edip büyük uygarlıklar kuran bir diğer halk da  Aztek’lerdir. Günümüzdeki Meksika’nın olduğu yerlerde 14-16 ncı yüz yıllarda tepe noktasına ulaşmış  bir uygarlıktır. Tolteklerden sonra kuzeyden Orta Amerika’ya gelip yerleşmişlerdir.

Yer küredeki en büyük piramidi yapmışlardır. 182.107 m2 alanlı ve 54 metre yüksekliklidir.

1,3 milyon nufusa sahip olan ülke;gelişmiş tarım, sulama kanalları, bataklıkların kurutulması, kendilerine has özel dinleri, takvim ve abeceleri ile dikkat çekmektedir. 1524 yılında, çevredeki başka kabilelerin de yardımlarıyla İspanyollar bu uygarlığa son vermişlerdir.

1300 yıllarında Texcoco Gölü’ndeki adacıklar ve göl çevresinde Başkent Tenochtitlan kurulmuştur. Kısa sürede 300.000 nufuslu bir kent olmuştur.

Kentin ortasında büyük bir tapınak ve bu tapınağın içinde iki ayrı tapınak vardı. Çok tanrılı bir dinleri vardı. Gök cisimlerine dayalı(biri dinsel içerikli) iki ayrı takvimleri vardı. Astronomi konusunda çok ileri bilgilere sahiptiler. Kozmolojide Maya uygarlığı’nın bilgilerini benimsemişlerdir.

Aztekler kendilerini “güneşin seçilmiş halkı” olarak görüyorlar ve güneşe savaş tutsaklarını kurban ediyorlardı. Güçlü sınıflar; askerler ve rahiplerdir.

Azteklere göre tanrı güneş(Ra tanrı)birgün diğer uzay varlıklarına yenilecek ve yerküre yok olacaktır. Bu görüşler ve yaşayış biçimleri nedeniyle Azteklerin Mayaların devamı olduklarına dair  görüşler de vardır.

 

 

 

 
Toplam blog
: 142
: 578
Kayıt tarihi
: 04.09.13
 
 

1940 yılında İzmir'de doğdum İzmir Atatürk Lisesi'ni bitirdim 1961 yılında Mülkiye(Siyasa..