Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '10

 
Kategori
Deneme
 

Yazının & Yazanın Kişiliği

Yazının & Yazanın Kişiliği
 

el yazısı alfabe


Bir seyahatte tesadüfen bir akedemisyenle yanyana koltuklara oturduk, uzmanlığı beni ilgilendiren ve öğrenmek istediğim konuda bir soru soracağım disiplindi ve soru sordum; kitap yanımda çıkarıp okuyalım demez mi? neden dedim, söz doğaçlamadır, yazı bağlayıcıdır dedi? kitabı çıkarıp ilgili sayfayı okudu ve sonra sözlü açıklama yaptı, bilim adamı yazdığının kendisinden önemli olduğunu ona saygı duydugunu, duyulması gerektiğini öğretti. 

Sonraki zamanda derinliğine bir felsefeci akedemisyenden yazının (tüzel) kişiliğinin kişiliğinin yazandan bağımsızlığını dinleyip sindirdiğimi sandığımdan bugüne kadar yazıdan ötürü yazanı sorgulayıp yargılamanın yazının ne demek olduğunu bilmemektir diye düşünürüm. 

Hani yukarıya koyduğum resimdeki gibi el yazısıyla yazılmış bir sayfadan hareketle yazanın kısmen karakter tahlili yapılabildiğini bilirim ama kişiliğinin derinliğine sorgulanmayacağını da bilirim, hele klavyeyle yazılan yazıları yazının içeriğinden hareketle (fiziken şahsen görülmemiş) yazana ilişkin bir duruma dönüştürmenin yazı cehaleti olduğundan başka bir şey olmadığını düşünürüm. Geçen gün bir öyküyü anı algılamamın oluşturduğu psikoljiyle yazdığım yoruma blogger demek ki iyi canlandırmışım ben yaşamadım gözlemle tasarladım, diye yanıtladığında bir kere daha yazı ile yazan arasında direk bağ kurulamayacağını hatırladım. 

Akedemik disiplinden veya jüri süzgecinden geçmemiş bir yazı yazan tarafından araştırılmış olsa detayları sorgulansa dahi kişiseldir, hele blog gibi genellikle doğaçlama yazılar kendi içinde veya yazanın farklı yazıları arasında dahi bütünlük sağlayamayabiliyor. Bu durum da yazı ile yazan arasında direkt ilişikiye engel... 

Hatta yazanın günlük hayattaki psikolojik profili ile yazı anındaki psikoljisi biri birinden farklı hatta zıt olabiliyor, örneğin ben günlük yaşamın anlarına mizahla bakarken veya mizah ararken yazıda farklı bir psikolojiye bürünüyorum(henüz mizah beceremiyorum) hele gruplara karşı konuşma veya (henüz yerel) TV programında konuşmacı olmuşsam daha farklı bir (çok ciddi) yanım ortaya çıkıyor. 

Milliyet Blog ortamından yaklaşık 10 insanla şahsen yüzyüze görüştüm ve onlarında MB ortamından daha farklı (daha mütevazi, saygılı, doğal) olduğunu söyleyebilirim. Yazılarını ekrandan okuduğum insanlarla yüzleşirken ekranla yüzleşir gibi olmuyor, olamaz da... 

ÖZETLE; biz biribirimizi değil, yazılarımızı (soyut yazar psikolojimizi) tanıyoruz ve yazının içeriğine ilişkin akılcı her türlü soruyu sorma, yorumu yapma hakkkına sahibiz, yazı sahibi de karşılık verip vermemekte özgürdür ama eğer akılcı ise cevap vermemek biraz eksikliktir. 

SONUÇTA; biz bloglarımızda biribimize ilişkin değil yazılarımıza ilişkin izler düşebileceğimizi ama şahıslara ilişkin izler düşerken yanlış yapma ihtimalimizin çok yüksek olduğu göz ardı etmememiz gerektiğini düşünüyor ve paylaşıyorum. 

MB yi bir laboratuar olarak görüp denediğim testlerde çok farklı tepkiler aldım belki isim vermeden başka bir yazıda paylaşabilirm. 

Herbirimizin bir diğerinin kişilik hakları ile yazdıklarını karıştırmayacağımız blog ortamı dileğiyle... Tabii mizah herzaman revaçta... 

 
Toplam blog
: 617
: 1221
Kayıt tarihi
: 03.12.07
 
 

Her kesimi anlama ve kabullenme bilincimle; her kişinin asgari yaşam şartlarına sahip olabildiği,..