Yazıyor yazıyor

Sinemalarımız,
Bize sinemada film izleme sevgisini annem aşılamıştır. İlkokul üçüncü sınıfa kadar okula gidebilmiş, sonrasında annesinin rahatsızlığı ve maddi imkansızlıklar onu alıkoymuş okula gitmekten.

Her hafta mutlak bir sinemaya giderdik, üç sinema vardı, Alemdar, Seyran ve Güneş sineması..

Bilirdik hangi film hangi sinemada, annemle birlikte o sihirli sinema salonuna girer, farklı bir dünyanın kapıları bize doğru açılırdı.

Filmde açık bir sahne varsa annem elindeki anahtarı yere atar,

-Anahtar düştü, bulun çabuk ..der sahnenin geçişi sağlanırdı.
Biz saf çocuklar el yordamı ile anahtar arardık..

Bir kez annem bizim ısrarımıza dayanamayıp, kendi başımıza bir filme yolladı..

Bugun gibi aklımda filmin adı Dekaramon’un aşk geceleri.. J açıkça bir seks filmi, oturduk bir güzel izledik film izlenirken pek çok aile salonu terk edince pek bir merak etmiştik, nereye gidiyor bu insanlar diye.
Aynı filme giden başka bir komşumuz anneme gelip senin çocuklar açık saçık filmi pek bir merakla izliyorlardı demiş.

Nerden bilelim, ama hayrettir halen filmin adı ve bazı sahneleri aklımda….:)

Birde Türkan Şoray ve Murat Soydanın başrolünü paylaştığı “Bir dağ masalı” bu film için erkenden sinemaya gidip bilet almak için ezilme tehlikesi geçirmiştik.

Bence vurucu olan ismi.. Şimdilerde izliyorum o filmi o zaman beni hülyalara sürükleyen o film sıradan geliyor, ama finaldeki öğrencilerin kırlarda şarkı söylemesi pek bir hoşuma gitmişti.

Orada da cazip gelen herhalde sınıf dışında bir yerde ders yapılması idi..

İyi bir okuyucu idi annem, bize de aşıladı bunu öyle ki eskiden şimdiki gibi naylon poşetler yoktu, .
Eski gazetelerden kese kağıdı yapılır, ve bunları manavlar ve pazarcılar kullanırdı, en büyük zevkim o kesekağıdını özenle açıp o gazeteyi okumaktı.

Yerde ıslanmış bir gazete dahi görsek şöyle bir düzeltir, ne havadisler var diye merakla okurduk.

Annem roman okumayı ne çok severdi evimize iki dergi alınırdı. Bir zamanların o sihirli lüks dergisi Resimli roman ve Hayat dergisi, her sayısı mutlak alınır, ilanlarına kadar o sihirli dünyaya girilirdi.

Kağıdı da pek bir hoştu bayılırdım onun kokusuna, gazete deyince aklıma gazete kamyonları ile bir ilden diğer ile geçişimiz gelir, şimdiki gibi ulaşım nerede sabaha karşı yola çıkardık beklerdik Hürriyet gazetesinin kamyonunu el eder binerdik o günün gazetelerin arasına birde o zaman duymuştum o güzel kokuyu.

Bedavadan günün haberlerini okurduk, Bizim bunca okuma aşkımıza bakınca sırf promosyonlar için gazete alıp, kapağını açmıyan arkadaşlarım geliyor da aklıma.

Neyse…sinemadan, geldik gazetelere okuma aşkına..sevgi ile kalın.