Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '12

 
Kategori
Blog
 

Yazma aşkı ( Mim)

Yazma aşkı ( Mim)
 

 

 "Ne zaman?" sorusuna bazen düşünür düşünür cevap veremezsiniz...

Çünkü, bazı şeylerde zaman mevhumu yoktur.

Zamansızdır bazı şeyler.

Kendin bile bilmezsin bu zamanları.

Ne zaman nerde bilmezsin... bilemezsin...

 

Öyle işte, birdenbire, aniden.." dersin. 

Ya da hep o zamanın içinde olduğunu söylersin.

" Kendimi bildim bileli..." diye kestirip atarsın en sonunda.

Bu cümle bazen işte  "o" zamanı anlatır. 

" Kendimi bildim bileli..."

****  *****

Yer yatağımda yattığım zamanlarda ablamın üzerinde yattığı zemini lacivert beyaz benekli kumaşla kaplanmış yatak süngerinin ikiye ayrılmış katın arasına saklardım yazdıklarımı. 

Mütemadiyen yazardım. Annem babam kardeşlerim uyuyunca kendi kendime kaldığım zamanlarda alırdım daha çok elime kağıt kalemi..

Pencereden içeri giren belli belirsiz ışıkta yastığımın üzerine koyduğum küçük defterime yazardım. Yazdıklarım bazen üst üste, bazen yönünü şaşırır aşağılara doğru giderdi. Toparlardım onları gün aydınlanınca...  Saklardım ayrık süngerin arasına olabildiğince uzağa..

Sonra bir gün okuldan gelince baktım ki, sünger ortalıkta yok.!

Annem eskiciye mi vermiş, satmış mı ne? 

O an bomboş kalıverdiğimi hissettim. 

Bomboş...

Sonra yazmayı bıraktım.

*****

 

 Sınıfa girmeden önce ona dair haberler çoktan bize ulaşmıştı ve biz kızlar arasında kulisler o daha sınıfa girmeden yapılmaya başlamıştı. Gözlerinin ne kadar yeşil ve ne kadar yakışıklı ve ne kadar güzel gülümsediği konuşuluyordu.

.............  derslerimiz epey güzel geçecekti bundan böyle..

 

*** Sınıfın kapısı açıldı ve hızla içeri girdi.. 

Kapının hemen yanındaki sırada oturuyordum ve kapının hareketiyle birlikte parfümünün kokusu yayıldı içeriye.

Nermin'le birbirimize baktık. Gözlerimizi kapatıp uzun uzun soluduk o kokuyu birbirimize bakarak. Sıraya oturduğumuzda sıranın altında avucunu açtı Nermin "çak" dedi..

.. çaktık...

İlk dörtlüğü ona yazmıştım. Kısa bir dörtlüktü.

" Ne olur bakma öyle gözlerime,

Utanıyorum..."diyordum. 

Çocukça, masumca..

Sonra yine coğrafya dersinde kısa bir şiir yazmıştım kitabın boş sayfalarından birine.

Hafif sitem içeren küçük basit bir dörtlüktü... Aşktan anlamayan, ona beslediğim saf ve temiz aşkımı(!) farketmeyip, zaman içinde bir başkasına aşık olan yakışıklı hocama yazmıştım. 

 Coğrafya hocam dersin birinde kitabımı benden ödünç istemişti.

Bir süre sonra; "Özçelik!" diye seslendi!
Ayağa kalktım. Karşıdan göstererek sordu,

" Bu nedir?

...........

"Kendin mi yazdın yoksa bir başkasının mı?"

"Ben yazdım hocam!"

Dudak büktü.. kafa salladı... uzun uzun baktı yazıya... sonra bana baktı ve sordu

"Aşık mısın sen?"

Kulaklarım, yüzüm, saç diplerim her yanım kıpkırmızı oldu cayır cayır yanmaya başlamıştım.

"Hayır hocam ne münasebet" dedim.

Bütün sınıf gülmüştü.

* Sınıfa da okuyalım mı? diye sordu. Sonra, baktı.. güldü...

"Sen bunları biriktir, dedi...

* Peki, dedim...

 

Biriktiriyorum...

 

İstiyorum ki; gitmeden ardımda başkaları için değil, sadece çocuklarım için bırakacağım "ben'den, içimden, aklımın ürettiği kalbimin söylettiği bir şeyler olsun...

Belki bir gün.... 

 

Bundan sonraki mim kimin olsuuuun?:))

Sevgili Nilgün Atılgan Akad'ın olsun...

 

 

 

 
Toplam blog
: 319
: 1390
Kayıt tarihi
: 29.10.06
 
 

"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..