Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '10

 
Kategori
Blog
 

Yazma güdüsü ve Blog

Yazma güdüsü ve Blog
 

Yazının icadından bu yana her insanın içinde, değişik seviyelerde de olsa mutlaka bir yazma isteği bulunduğuna inanıyorum. Keza, bilinen tarihimiz ve kaydedilen medeniyetin başlangıcı da hep yazıyla ilişkilendiriliyor.

Yazmak, çoğunlukla yalnız yapılan bir eylem. Ya da yazanların çoğu, yazmak için yalnız olmayı tercih ediyor. Yazmak, yazan kişi için içsel bir yolculuk, düşünce yoğunluğunun kelimelere dökülmesi.

Ne var ki, yazmak yalnız yaşanan bir tecrübe olmakla birlikte, bu eylemin sonunda ortaya çıkan yazı illa ki paylaşılmak, büyük kitlelere ulaşmak arayışında oluyor. Yazma eylemi için yazarı içine kapanmaya ve yalnız kalmaya iten güdü, yapacağı içsel ve düşünsel yolculuğu mümkün olduğunca çok kişiyle paylaşma, bunun sonucunda belki bazen onaylanma, bazense sadece duruşunu gösterme arzusundan kaynaklanıyor.

Az ya da çok mutlaka bir yazma isteği bulunduran kişi, bunları paylaşma olanağı yoksa yazma konusunda çok da ısrarcı olmayabiliyor. Zamanla da bu isteği iyice körelebiliyor.

Yazarken aynı zamanda kendi içimize bir seyahat gerçekleştiriyoruz. Ama bu seyahatleri başkalarıyla paylaşabildiğimiz ölçüde motive oluyoruz ve tekrar tekrar gerçekleştirmek istiyoruz bu yolculuğu. Gidip de anlatamadığımız yer ise bizi artık çekmiyor. Kolayca vazgeçebiliyoruz.

İşte tam da bu nedenle, blog aslında çağımızın en önemli buluşlarından birini teşkil ediyor. Çünkü artık, yazılanı sergilemek, hiç tanımadığınız okuyuculara ulaşmak çok kolay. Tarih boyunca sadece bu konuda üstün yetenekleri olan büyük yazarlar, kitapları yoluyla bu amaca varabilmişken, blog sayesinde artık yazdıklarınız için bir okuyucu grubu bulabilmek çok daha ulaşılabilir.

Artık, yazmak için bu konuda çok da büyük bir yetenek olmayabilirsiniz. Yazdıklarınızı paylaşabileceğiniz bir platform var artık. Veya yazmak demek illa geçiminizi bu eylemden sağlamanız gerektiği anlamına da gelmiyor. Günlük koşuşturma içinde, belirli hayatlar sürerken, yazma güdünüzü de tatmin edebilirsiniz. O zaman hepimiz hiç durmadan yazabiliriz.

Blog, bir yandan bizi yazmak konusunda motive ederken, diğer yandan okumak için de teşvik etmiş oluyor. Çünkü yazmanın en büyük besin kaynaklarından birisi de kuşkusuz okumak. Okumadan yazmak imkansıza yakın.

Blog, hepimizi yazmaya iterken, yazarların kıymetini de kesinlikle azaltmıyor. Daha iyi yazan, ya da şöyle söyleyelim, yaptığı içsel yolculuğa başkalarının ortak olmasını ve benzer duyguları hissetmesini daha fazla sağlayabilenlerimiz daha çok okunuyor, belki sonrasında tanınıyor, kitleleri etkiliyor.

Ama sonuçta hepimiz artık yazıyoruz. Yazdıkça çoğalıyor, kaydediyor, iz bırakıyoruz. Kendimizi daha çok keşfediyor, bu keşiflerimizi daha çok paylaşıyor, birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Anladıkça da seviyoruz.

 
Toplam blog
: 24
: 8110
Kayıt tarihi
: 27.07.08
 
 

Yazının icadından bu yana her insanın içinde bir parça da olsa var olduğuna inandığım yazma isteğimi..