Yazmak ve gezmek

Yazının öyküsü milat dan 4000 yıl önce başladı. İnsanoğlu önce taşlara daha sonraları Mısırda Nil nehri kenarında yetişen papirüs bitkisinin özünden yaptıkları yazı kağıdına yazmaya başladı.

Yapımı ve muhafazası kolay olduğu için papirüs uzun bir dönem kullanılmış olup günümüzde önemli tarihi belgelerin ortaya çıkmasına yardımcı olmuştur. Günümüzde papirüs bitkisi çok az yerde yetişmekdedir. Papirüs ten sonra uzun bir dönem hayvan derisinin çeşitli aşamalardan geçirilerek parşömen yapılmış ve parşömene yazılmıştır. Parşömenin yapımı ve dünyaya yayılması bizim topraklarımızdan Bergama dan başlamıştır. Gelişen teknoloji ile birlikde matbaanın bulunuşu kağıt sanayinin gelişimi ve günümüzde dev bir sektör olan bilgisayar ve internet teknolojisi yazım işini daha farklı boyutlara getirdi. Yazının ve kağıdın tarihi uzun ve bir o kadar da güzel bir hikayedir. Yazmayı fazla sevmeyişimizden dolayı gelecek kuşaklara bırakılan eser sayısı az olmuştur.
Medeniyet sadece taş yığınlarından ibaret değildir. O taş yığınlarına anlam kazandıran o taşı bina yapan heykel yapan insandır. Kazdağlarıına anlam katan Homeros tur İlyada dır Gittiğimiz gezdiğimiz her yerin ayrı bir öyküsü ve o öyküde geçen bir destansı kahramanı vardır.

Anadolu toprakları o kadar zengindir ki bu konuda, halen yazılmayı keşfedilmeyi bekleyen gizli bir hazinedir.

Yazılmamış öyküleri, keşfedilmemiş tadları bulup yeniden ortaya çıkartmak onları artık papirusa değil bilgisayarın klavyesiyle insanlarla paylaşmak onları kalıcı hale getirmek, gelecek nesillere bırakacağımız güzel bir hediye olacaktır.