Yazmak

Yazmak… İnsan niçin yazar? İnsan neden yazar? Yazmak sorunları çözer mi? Yazmak, varolan sorunları çözebilir mi? İnsanları harekete geçirebilir mi kelimeler? Gerçek bir örneği yazsam ben, bundan sonrası için çözüm olabilir mi? Bursa- Silivri yetmiş yedi kilometre. Ne mi olmuş? Ne olmuş ben size anlatayım. Gülen gözleri ile fotoğraf karesine girmiş olan minik Dila artık aramızda yok.

İstanbul’ u vuran sel felaketi sırasında minik bedeni yetmiş yedi kilometre sürüklenmiş sel sularında. Anne ve babanın umutlu bekleyişi minik Dila’ nın cesedinin bulunması ile evlat acısına dönüşmüş. Evlat acısını anne ve babadan iyi kimse bilemez elbet ama İNSAN olan herkes acıyı bilir. Ah minik Dila, gözleri gülen, yeni çıkan dişlerini göstere göstere resmi çekilirken elini yukarıya kaldırmış hani sanki bırak ben çekeceğim diyen. Yüzümde acı bir gülümseme. Kaybolduğunu duyduğumda hani umuttan umut kesilmez ya senin bulunmanı öyle çok istedim ki. Sen, kaybolan ve yaşamını yitiren tüm vatandaşlarımız gibi bu sel felaketinin acı bir sembolüydün.

Ve daha birkaç gün önce aziz vatanımın Artvininin Borçkasında yine bir sel felaketi. Hafızam beni yanıltmıyorsa dört vatandaşımız sel felaketinde hayatını kaybetti. Ama bu sel felaketinde bir de mucize yaşandı. Annesi, kendini siper ederek üç buçuk yaşındaki kızını kurtardı. Minik kız, dedesinin kucağında ağlıyordu susmamacasına. Gözünden yaralıydı. Sanki öksüz kalmışlığının farkındaydı. Görsel basın, Borçka’ da sel felaketinin izlerini duyuruyordu Türkiye’ ye. Sonuç nedir peki? Sonuç ne midir? Ne olacak bir sonraki sel felaketine kadar koca bir hiç… Suçlu doğa mı peki? Tabiat ana biz insanoğluna dedi mi ki dere yataklarını kapatın, üstüne ev yapın, sonra da ben bir yağmur yağdırayım da taşan derelerim önündeki her şeyi alıp götürsün ? Doğa olaylarına engel olamayız elbet… Yağmur yağacak, deprem olacak, toprak koyması olacak, kar yağacak. Doğa olaylarının olası, olumsuz ve acı etkilerini en aza indirmek biz insanoğullarının elindedir.

İnsanoğlu… İnsan olabilmek… Hele gerçekten insan olabilmek. Nedir gerçekten insan olabilmenin koşulu? İnsan olabilmenin koşulu yürekten geçer… Kişinin insanlığını, içinde bulunduğu durum, şartlar, dili, cinsiyeti, dini belirlemez. Yürek ve yürekli olabilmek… Ama yürekliymiş gibi davranmamak. Gerçekten yürekli olabilmek… Sel mağduru vatandaşlarımızın mallarını talan edenler insan olarak doğmuş olabilirler ama görünüşte insan olan bu kişilerinin, gerçekten insan olabileceklerine ben inanmıyorum.