- Kategori
- Gündelik Yaşam
Yazmak
Günde üç - dört blog yazacak kadar konu bolluğu var memleketimizde. Ama yazmak için sınırlarımızın ne oldugunu nereye kadar çizgiyi aşabileceğimizi bilmek zor.
Başkalarının özgürlüğünü ne kadar ihlal edebiliriz yada o nokta bizim özgürlüğümüzü yitirdiğimiz nokta mı? Cezai gerektirecek durumlara düşmeyelim gibi düşüncelerle, sudan, selden konular, magazinsel veya geyik muhabbetlerle, belki de biraz kendi iç dünyamın, ruhumun çıplaklığıyla, tuşlarla dokunuş, monitörle bakışmalarla yazmaya çalışıyorum.
Burada yazmak, zihnimden, tuşlara dökülen harfler zincirinin, mantık süzgecimden geçerek, düşündürücü, öğretici, bazen de eğlendirici ve güldürücü anlamda kelimeler ve cümleler dizileri haline gelmesiyle, sınırlarımın elverdiği ölçüde sizlere aktarımımdır.
Yazmanın sonu ve sınırı yok, koyuverdin mi tepeden aşağı yuvarlanan top, denize kavuşmak için sabırsız ve azgınca akan bir nehir gibi, coştukça çoşturur insanı. Mantık dört nala koşan düşünceleri dizginlemeye çalışan bir jokey gibi engelleri dikkatli, hasarsız ve kusursuz geçmeye çalışıyor.
Sınırları belki de kendimiz koyuyoruz, kalın çizgili hatlarla, başkalarının derinlemesine bilmediğimiz, dışarıdan bize gösterilen kadarıyla bildiğimiz yaşamları incitmemek adına...