YCHP'nin değişim ve "demokrasi" kurultayı..

CHP’de Demokrasi ve Değişim Kurultayı yapılıyor 2 gündür.

Dün tek aday olan Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığa yeniden seçildi. Her ne kadar yeni tüzükte CHP Genel Başkanlığına aday olmak kolaylaştırılmış gibi görünsede (Parti delegelerinin % 10’unun imzası ile Genel Başkan adayı olunabiliyor) hiç kimsenin adaylık için başvurmaması biraz garip geldi bana..

Neyse..

Bu günde, 60 kişilik Parti meclisi için seçim yapılacak. 400 aday arasından 60 kişiyi belirlemek için 1200’ü aşkın delege oy kullanacak..

Şüphesiz çarşaf liste ile yapılacak seçimlerin belirleyiciliği önemli bir demokratik gelişim. Fakat yine de senelerini CHP’ye ve İşçi Partisine vermiş bir CHP üyesi olarak gönlüm yine de rahat değil. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk günkü konuşmasına paralel olarak CHP’nin yurt içi ve yurt dışı sorunlara gerektiği kadar devrimci ve Atatürk’çü bir yaklaşım içinde olacağından kuşkuluyum.

CHP ile YCHP arasında günümüz koşullarına göre daha da demokratikleşmiş gibi görünen uygulamalar yok mu yeni tüzükte?.. Var... Nedir?..  Cinsiyet kotasının % 33’e çıkarılması, gençlik kotasının % 10’a çıkarılması, çarşaf liste ile seçimlere girilmesi ve her şeye rağmen Kılıçdaroğlu’nun konuşması (Tabi bundan sonraki eylemleri bu konuşma gereğine uygun olursa)

Peki bu kadar coşkulu ve muhalif seslere tahammül gösterilen bir kurultay yapılıyorda, “demokrasi rüzgarları” esiyorsa, sıkıntı ne?.. İki gündür salondayım, bu gün biraz erken çıktım iki günlük iznimin hiç olmazsa bir kaç saatini yazıya ayırayım diye eve geldim.. Halk TV’yi açtım ve belki de iki gündür duyduğum en güzel sözleri duydum, canlı yayında İlhan Cihaner’in ağzından. “Şu salondan rast gele on kişiyi ayırın en az sekiz tanesi İdris Naim Şahin’den daha iyi İçişleri Bakanlığı yapar.” “Bu salondaki herkes en az Ertuğrul Günay kadar Kültür Bakanlığı yapar” “Ertuğrul Günay neye imza attığını bilmiyor” v.s. v.s. İşte sıkıntı Cihaner’in söylediklerinde gizli.

İnanıyorumki YCHP içinde AKP’nin ABD’ye endeksli ve bölgedeki ABD, AB emperyalistlerinin çıkarlarına hizmet eden politikalarını gören ve kınayan, ulusalcı binlerce insan var. Ama aynı YCHP içinde TR 705’ler ve Soros’çu, TESEV’ci insanlarda var. (bunlardan biri de TESEV üyeliğini inkar etmeyen ve savunan Kılıçdaroğlu) 

Sıkıntının kaynağı; Bu tür ABD ve AB’ci görüşler ile Ulusalcı görüşlerin parti içindeki çatışmaları.. Ayrıca Parti içindeki hakim görüşün; Türban konusunda ve Laikliğe karşı ve yanlış bir yaklaşımı ön plana çıkararak CHP ideolojisine, Atatürk’çülüğe ters gelen gelişmelere kucak açması, yine bölgede AKP’nin (ABD’nin) Suriye ve diğer Arap Halkları ile çelişen ve bizi komşularımızla düşman eden beceriksiz Davutoğlu politikalarına destek veren tavırlar içinde görünmesi..

Hatırlayın, Kılıçdaroğlu bir konuşmasında AKP’nin Dış Politikasına 10 üzerinden 6 geçer not vermişti. (Yani o politikaları desteklemişti. Bu durumu kınayan bir yazı yazmıştım) Şimdi, YCHP içinde SOROS Vakfından olan ve TESEV üyeliğini hiç bir zaman inkar etmeyen , dolayısı ile  ABD ve AB Emperyalistlerinin bölgedeki BOP Planı’na uygun hareket eden, Türkiye’de iktidar olmanın ancak ve ancak ABD’nin onayı ile gerçekleşeceğini düşünerek sıralarını bekleyen bu YCHP’lilerin ortaya attıkları önemli bir gerekçe var. Bu durumu gerek salonda konuştuğum YCHP’lilerden gerekse de YCHP yönetiminin üst düzey yöneticilerinin üstü kapalı imalarından anlıyoruz.

O da şu; “Efendim Türkiye yaklaşık 40 yıldır F Tipi örgütlenme propagandaları ile korkunç bir asimilasyon ve dezenformasyona uğramıştır. Halkımızın % 70’i mütedeyyin müslümandır, bu insanları AKP’nin ve F Tipi’nin korkunç beyin yıkama erezyonundan kurtarmamız çok zordur. O zaman bizde onların yaptığı gibi yapalım, belki kemikleşmiş CHP oylarını da bu kitlelerden aldığımız destekle iktidar olabilecek seviyeye getirebiliriz.”

Meselenin özü bu bence..

Bu olmasına bu da, doğru mu acaba?.. Şimdi bu söyleme bakarsanız, ne kadar saf ve "masumane" gözüküyor değil mi?.

Öyle ya, halkın % 99’u müslümansa, hala RTE’ye “Ne kadar müslüman adam yahu” diye biat edenler varsa, din sömürüsü eğitimden, geçinmeye hayatın her alanında acımasızca kullanılıyorsa, Atatürk’e sövenler, İnönü’yü unutturmaya çalışanlar, her türlü laiklik ve çağdaşlaşma projesini yok etmeye çalışanlar ortalıkta cirit atıyorsa ve bu eylemlerini din maskesi ile çok iyi gizleyebiliyorlarsa ve bu durumdan nemalanan bir sürü din bezirganı halk arasında hala itibar görüyorsa bu durumla mücadele etmek gerçektende zor gibi görünüyor.

Ama daha da zor olanı Laik Cumhuriyete ve CHP'nin 6 Okla simgeleşmiş hedeflerine sahip çıkmak değilmidir?..Kolay olan oturup ABD'nin kendilerine icazet vermesini beklemektir. YCHP yönetiminde bunu görüyoruz işte. Ve hiç te inandırıcı değiller..  

YCHP'nin bu Kurultayı Değişim Kurultayı olmasına değişim kurultayı'da, Demokrasi Kurultayı mı?.. Orası Şüpheli..

Saygılar..

18.07.2012