Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '11

     
    Kategori
    Söyleşi
     

    Yekta Kopan ile "İstanbul" Konulu Röportajım

    Yekta Kopan ile "İstanbul" Konulu Röportajım
     

    Yazar Yekta KOPAN


    1) Kimileri hırsı için gelir buraya kimileri merakı için, herkesin İstanbul’a bir geliş öyküsü vardır. Sizin öykünüz nedir? 

    Aslında çıkış noktası açısından ilginç bir soru, sanki herkes İstanbul’a dışarıdan gelirmiş gibi. Ama doğru, ben de İstanbul mıknatısına başka bir şehirden, Ankara’dan yapıştım. Ne hırs ne de merak, ekonomik bir karardı benim geliş kararım. Seslendirme yapıyordum Ankara’da ve o sektörün kalbi İstanbul’daydı. Zaten yıllar içinde İstanbul’un seslendirme ortamı ile tanışmışlığım, çalışmışlığım da vardı. Askerlik dönüşü bir karar vermem gerekiyordu. O kararı bir günde verdim ve geldim. 

    2) İyi ki gelmişsiniz o halde yoksa İstanbul sizin gibi bir ustadan yoksun kalacaktı, ikinci sorumsa bildiğiniz üzere tüm dünya şehirlerinin bir simgesi vardır, sizce İstanbul’un simgesi ne olmalıdır? 

    Bu seçimde çok zorlanacak bir şehir İstanbul. Şimdi böyle bir soru gelince, ben de ne diyeceğimi bilemedim açıkçası. Ama şundan eminim, böyle bir simge seçileceği zaman, seçeneklerin gerçekten İstanbul’un ruhunu bilen ve konusunun uzmanı olan, farklı disiplinlerin çok sayıda uzmanı tarafından tartışılması-oylanması gerekir. 

    3) Biliyorsunuz ki İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçildi, sizce İstanbul bu sonuca layık bir şehir mi? Bir yıl içinde İstanbul’da ne değişti? Etkinlikler anlamında nasıl değerlendirilebilir? 

    Bu bir destek programı. İstanbul bu destek programına ihtiyaç duymanın çok ötesinde bir şehir. Şunu tartışmasız kabul edelim; İstanbul, dünya şehirleri arasında bilinen ve bu bilinirliği hak eden, çok önemli bir şehir. 2010 etkinliklerinin etkilerini 2011’de daha iyi anlayacağız. Özellikle de etkinliklerin merkezde değil periferideki etkisini. Önemsediğim etkinlikler de oldu, neden yapıldığını (ya da yapılış tarzını) anlamadığım etkinlikler de. Ajansın verdiği rakamlar büyük bir hareketin gerçekleştiğine işaret ediyor. Ama birçok kişi de sonuçtan memnun değil. Artık 2010 geride kaldı. Dilerim 2011’de panik içinde, aceleye gelmiş bir etkinlik takvimindense, daha sakin ama vurucu bir takvim olur. Göreceğiz. 

    4) Eski İstanbul ile şu anki İstanbul’u kıyasladığınızda sizce hangisi daha güzel? 

    Kıyaslamaları sevmem. Nostalji romantizmine de, geleceğin fetişleştirilmesine de mesafeliyim. Ayrıca bu karşılaştırmayı yapacak eskilikte bir İstanbullu değilim. Elbette geçen yılla kıyaslayınca bile özlediğim şeyler oluyor ama bazen de yaşanan bir değişim mutlu ediyor beni. İstanbul’da, şu andayım; bunu güzel yaşamaya çalışıyorum. 

    5) Gözünüzü kapattığınızda İstanbul’da hangi semt geliyor aklınıza? Ve neden? 

    Gözümü kapattığım an’a göre değişir. Kimi zaman Arnavutköy kimi zaman Şişhane. Bana ait hikayesi olan semtleri severim. O hikayelerin bir parçası olmuş semtleri. 

    6) Bunca yoğunluk ve iş hayatınızın dışında yorgunluğunuzu atmak biraz da olsun kafanızı dinlemek için nereye gidersiniz? 

    Yürümeyi severim. Şehirde yürümek. Beşiktaş’ta, Bebek’te, Galata’da… Anadolu yakasını da çok severim. Şimdi düşündüm de, Anadolu Hisarı’nda bir çay içmeyeli ne kadar çok olmuş… 

    7) Sizce hüznüyle neşesiyle İstanbul’u anlatan en iyi müzik nedir? 

    İstanbul kendi şarkısını gün boyu söylüyor zaten. Dünyanın bütün enstrümanlarıyla, bilinen bütün sedaları birleştiren bir şarkı bu. Hepimizin ezbere bildiği bir şarkı. 

    8) Son soru olarak İstanbul ile herkesin arasında ufak bir sır vardır, sizin İstanbul ile aranızda ki sır nedir? 

     

    Söyler miyim bunu? Tabii ki söylemem. Söylediğim anda sır olmaktan çıkar. Sır işte… 

     

     

    Çok teşekkür ederim sorularımı yanıtladığınız için, başarılar diliyorum... 

     
    Toplam blog
    : 1
    : 2629
    Kayıt tarihi
    : 08.12.10
     
     

    İstanbulda doğdu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Televizyon Haberciliği ve Programcılığı üzerine eği..