Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '10

 
Kategori
Blog
 

Yelesini yitiren erkek...

Yelesini yitiren erkek...
 

Hangisi üste çıkmış...İrlanda? İngiltere? Kırmızı? Yeşil? http://www.hsg-kl.de


…Aslan!

Kafeslerin ardında: Dişinin aşkı için kıyasıya dövüşmesin diye…

Bir erkeğin dışında; diğerlerini insanoğlu hadım eder.

Diğerleri: Hem erkeklik gururunu hem de erkek aslana has yelesini yitirir.

Vahşi yaşamda özgür aslan ve yelesi birlikte yaşlanır.

Moğolistan’da: Erkek çocukların saçlarını üç yaşına kadar kesmezler.

Erkek çocuklarına musallat olan kötü ruhları tongaya bastırmak için…

Kötü ruhlar: Çocukların canlarını almaya geldiklerinde: Şaşırırlar!

“ Hangisi kız hangisi erkek bunların”

Kötü ruhlar daha çok erkek çocuklarını alıp götürmek isterler.

Moğollar böyle inanırlar.

New York /USA: Seksen sene önce; İrlanda kökenlilerin çoğunlukta olduğu semtte, trafik ışıklarını taşıyan bir direk, yıllarca taşlanır.

Kırmızı üstte; yeşil ışık da onun altında…

“Eee ne var bunda” diye düşünenler için bir açıklama yapmak gerekir.

Kırmızı renk: İngilizlerin…

Yeşil: İrlanda bayrağının (üç renk eşit boyutlarda ve yan yana dizilmiş durumda) renklerinden bir tanesi…

Yeşil=Katolikleri…

Portakal rengi= Protestanları…

Ortada kalan beyaz renk de bu iki mezhep mensuplarının arasındaki barışı simgeliyor.

İrlanda yeşili; İngiliz kırmızısının altında kalmak istemediğinden…

O malum trafik direği hunharca hırpalanır.

İlgililer: Akıllı olan çözüm arar bulur düşüncesinden yola çıkarlar ve trafik ışıklarının sırasını değiştirirler.

En üstte: YEŞİL ışık yerini aldığından beri taşlanma olayı da sona erer.

Altta kalan kırmızı: Hâlâ gücünden bir şey kaybetmemiş; yandığı an arabalar zınk diye duruyorlarmış. Her zaman olduğu gibi…

-İyi güzel de; Alev Hanım Blog Kategorisiyle ne alakası var şimdi bu yazının?

…Bir gün; bir zat-ı muhterem: Bana “Nasıl bir yazansınız” diye bir soru yöneltmişti; yanıtsız bırakmıştım.

İnceledim; kendime fark ettirmeden kendimi yakın takibe aldım.

İlgi alanıma giren konuların peşinden koştuğumu; araştırdığımı; var gücümle okuduğumu ve tüm çabalarıma rağmen çok eksiklerim olduğunu tespit ettim.

MB Yazanlarının sayesinde artı eksi arasında denge kurmaya çalışıyorum. Onların her biri özgün birer örnek…

Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim.

“ Senin ne dostun ne düşmanındır; çevrendekiler… Lâkin her biri senin öğretmenindir, her biri sana bir şeyler öğretir”

Uzak doğu felsefesi böyle anlatır insanlar arasındaki bağlantıyı…

Bizim kültür anlayışımıza ne kadar uyar…

Bilemiyorum…

MB dünyasına adım attığımdan bu yana tam üç yıl geçti. 1.Mart 2007

Bu gün MB serüvenin dördüncü yılı başladı.

Ve benim tarzım yukarıda anlatılan birbirinden farklı üç örnekte olduğu gibi… Bağımsız!

Aslanlar, çocuklar, ışıklar…

Örneklerin ortak paydası nedir?

Şu anda sayfamda; onları yazan ve bir araya getiren kişi benim...

Ve bana ilk yorum yazan doğa dostu sevgili “Mehtap Tolu” neden artık yazmıyor merak içindeyim.

İki senedir bekliyorum…

Umarım her şey yolundadır.

Yazanlar, okurlar…

Okumadan yazanlar…

Yazmadan önce okuyanlar…

Hepimize kolay gelsin.

Hepinize selamlar.

1.Mart 2010 Pazartesi

Alev Meisel Berlin’den

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..