Yemekler, kilo ve ruhi bir çare

Yemekler... Çoğumuzun hayatı ev, iş, trafik, evliysek alışveriş, çocuklar ve uykudan ibaret hale geldi. Ve bunları yaparken de belki bize zevk veren unsurların başında yemekler gelmeye başladı. Öyle ki, artık yemekleri sağlıklı olmak için ya da hayatımızı daha iyi bir şekilde idame ettirebilmek için değil de zevk için yemeye başladık.

Bir de üstüne üstlük günün çoğunu oturarak geçiren "modern" insan çok hızlı bir şekilde kilo almaya başladı. Yiyor, sonra pişman oluyor. Ama birkaç saat sonra aynı döngü tekrarlanıyor.

Niye? Bu soruyu cevaplamaktansa "Nasıl kurtulurum"u cevaplamayı tercih ediyorum. 2 tane anahtar eylemle.

1. Abdest
2. Namaz

İnsanın bedeni sonradan yaratılmıştır. Aslolan ruhtur. Zevk almaya ihtiyaç duyan ruhtur. Ama ruhunun farkında olmayan, kendini et ve kemikten ibaret sana insan, yazık ki bedenini besleyerek bu açlığı gidermeye çalışmaktadır. Ve bu yolun yanlış olduğu da önce görünüm sonra sağlıktaki olumsuz etkileriyle kendini göstermektedir.

Yemek yiyince sağlığın ve görünümün bozulması mekanizmasını kuran yüce Mevlamızdır. Ve bu apaçık bir uyarıdır aslında. Neyin uyarısı: "Yanlış yapıyorsun, hakikatin bu değil. Seni ne güzel yaratmıştık, kendine zulmediyorsun" diyor Rabbimiz sevgili kullarına adeta. "Seni kendime en güzel dost ve en güzel sevgili olarak seçtim. Sen de beni seç ki üzerindeki nimetlerimi tamamlayayım. Sen fani değilsin, fani seni paklamaz. Kır artık bu kısır döngüyü" diyor adeta.
Ve bu döngü ancak önce abdest daha sonra namazla kırılabiliyor...

Ben de yaşıyorum. Akşam saat 10'a yaklaşınca bir şeyler yeme ihtiyacı hissediyorum, anlıyorum ki namaz saati gelmiş. Hemen abdest ve namazla ruhumu besliyorum. Bir bakıyorum, geriye hiçbir şey kalmamış. Sonra latif bir şekilde yatıyorum. Dolu mideyle uyumak, uykunun kalitesini de azaltır. Ertesi güne yorgun başlamamak için siz en iyisi mi günü güzel bir namazla tamamlayın. Her şeyin başı zordur ama pes etmezseniz karşılığını fazlasıyla alacağınıza ben kefilim.

Sevgilerimle
Gönül Dostunuz

Cevabı yine hikmet ve itaat sözcüklerinin arkasında saklı.