Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '10

 
Kategori
Anılar
 

Yemen ellerinde bir garip Ebu Ali!

Yemen ellerinde bir garip Ebu Ali!
 

eski Marib! Tam karşımızdaydı!


Saçlarım kendir gibi sapsarıydı, sakallarım da neredeyse bir karış olmuştu! Oruç tutmadığımız için bizim ekibi öğleden sonra da çalıştırıyordu babam! Yemeği bazen şantiyeye gelip yerdik, bazen de araziye getirirdi şoför. İşin durumuna göreydi.

Bir gün saat üçte işimiz bitti. Yemek on ikide veriliyor. Babam yemekhaneye söylemiş bizi. Yemekhaneciler de Habeşli (Etiopyalı). Geldik ki yemekler soğuk, karpuz da beklemiş! Canım sıkıldı, aldım karpuzu yere çaldım Habeşlinin önünde! Bağıra bağıra ofise gitti! Babam, proje müdürü ve idare amiri geldiler biraz sonra!

“Ne oldu Ahmet?”

“Abi bu ne yahu? Verdikleri yemek soğuk, karpuz pörsümüş! Yorgun argın gelmişiz, insan yemeği ısıtır en azından, öğleden artan karpuzu da dayadı önümüze! Eşek miyiz biz?”

Yemek işini taşeron şirket üstlenmiş. Lübnanlı bir şirket. Verdiği yemek üzerinden parasını alıyor.

İdare Amiri lafa girdi!

“Bana söyleseydin ya Ahmet!”

İdare Amiri önceleri marangozhane sorumlusuydu. Babam, acilen köşe çıtası hazırlamalarını söylemiş Emin Abiye, şantiye şefine dolap yaptıkları için çıta işini erteleyince babam kızmış almış onu marangozhaneden. Patronun da hemşerisi aynı zamanda; babama da bir şey diyememiş tutmuş idare amiri yapmış Emin Abiyi.

Babam kızdı!

“Biz dedik ya Emin! Beş kişi var gelecek , yemek ayırın onlara dedim!”

Bana döndü!

“Ulan sen de karpuz yemesen olmuyor muydu? Hiç mi karpuz yemedin hayatında?”

Proje Müdürünün sesi çıkmıyor. Ama tahminim bana kızdı!

İlk defa köprü ayağı dikiyoruz bunlar geldiler! Patron, Proje müdürü ve babam. Ayakların arasına köprü kirişleri yerleştireceğiz sonra, köprünün işi bitecek. Kirişler de şantiyede hazırlanıyor!

Söylediği lafa bakın!

“Ahmet Usta, bak kirişler bu ayak aralarına girmezse eve götürürsünüz onları ha!”

Canım sıkıldı! Babam kızarsa da kızsın dedim içimden Patrona döndüm!

“Abi, bu kirişler buraya uyar! Müdürümün korktuğu yere de uydururuz, endişe etmesin!”

Erdoğan Bey kahkahayı bastı! Müdür kıpkırmızı kesildi. Babam da diş biliyor bana!

Babam, hergün on beşer kiloluk karpuzlardan arabasının arkasına atar getirirdi bize. Testereyle keser yerdik.

Iraktaki sıcaklık yoktu Yemende! Irakta termoslara sırf buz koyar öyle giderdik araziye. Yemende de su götürürdük ama soğuk olmazdı. Karpuz yiye yiye dudaklarımız yara olurdu.

Bazen biz giderdik Araplardan karpuz almaya! . Gider tarlanın içinden en büyük karpuzu seçer, alır getirirlerdi. Para da almazlardı.

 
Toplam blog
: 1640
: 466
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

Doğum tarihim değişmedi ama çok şey değişti bu güne kadar. En başta, dede oluyorum! Evet; şaşırdı..