Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Yenge seçme, beğenme ve yerleştirme sınavı

Yenge seçme, beğenme ve yerleştirme sınavı
 

www.deviantart.com



Erkekler arasındaki şu dostluk bağları beni oldum olası acayip kıskandırmış, içten içe bir haset ve fesatlığa sebebiyet vermiştir. Hayat içerisinde meydana gelen durumlar karşısında birbirleri için her zaman öncelikli sırada yer almalarını sanırım bütün hem cinslerim inanılmaz bir çekememezlikle karşılamış bu oluşan bağı bozabilmek adına bir sürü alavere dalavere çevirmişlerdir. Ama ne yapsak etsekte yeterli tatmine ulaşamamış olduğumuz kesindir.

Bunun sebeplerine şöyle bir kafa yormayı ve konuya bir şekilde parmak basarak erkek camiasına danışmayı "blog benim istediğimi araştırırım kime ne" diyerek, "burada bloglarla ilgili atıp tutanlara gönderme vardır", istiyorum. Zira ben bu durumdan son derece hoşnutsuz olan aynı zamanda akıllı olduğum için durumun vahimliği iki kat daha artan bir pozisyondayım.

Kadınlar bir araya geldiğinde ne yaparlarsa yapsınlar konu döner dolaşır ilaki erkeklere gelir öyle değil mi? Erkekler bir araya geldiğinde ise "kadın" kelimesi geçmeden saatlerce konuşabilirler. Bunun bilinç altında yatan sebebi farklı oldukları gerçeğini ıspatlama dürtüsüdür aslında.

- Oğlum bak saatlerce konuştuk yengeden bahsetmedik.
- Ne gerek var oğlum bizim başka konuşacak konumuz mu yok oturup kızlardan konuşacağız. Onlar yapar ancak bizim dedikodumuzu. Bırak eğlensinler zavallılar. Başka konuşacakları konuları yok ki.

Yukarıdaki gibi bir muhabbete çoğu erkek arkadaş arasında rastlanır. Ben yakın erkek arkadaşlarımdan bizzat dinledim. Yani erkekler dostaları ile konuşacak, paylaşacak bizim dışımızda daha fazla şey bulabiliyorlar. Bizse sohbetin dörtte üçünü onlardan bahsederek geçiriyoruz. Haksızsam haksızsın deyin lütfen ama ben haklıyım. Şimdi kendimizi bilmiyoruz gibi yapmanın mantığı yok. Az mı uykusuz kalmışızdır bu muhabbetler yüzünden.

Benim en merak ettiğim nokta aslında bu değil. Asıl merak ettiğim konu ise farklı. Yenge seçme, beğenme ve kabul etme aşamalarında erkek dostların oynadığı rol. Bu nasıl bir merak demeyin, her biriniz belki farkında olarak belki olmadan bu sınava tabi tutuldunuz. İlk olarak kankalarla tanıştırıldınız, iki çift lafa tutularak ne olup olmadığınıza bakıldı, futboldan anlayıp anlamadığınızdan tutunda, birhane muhabbetlerine izin verip vermeyeceğinize kadar her şey inceden inceye soruldu. Çünkü şunu iyi bilinki erkekler, dostlarını kendilerinden koparma potansiyeline sahip olan yengeleri sevmezler. Bu kokuyu aldıkları zaman şansınız orada yüzde elli azalmıştır. Artık geri kalan yüzde ellisi sevgilinizin idare etme kapasitesine bağlıdır. Zavallı çocuk iki arada bir derede kalmaktansa sevgilisiz kalmayı çoğu zaman tercih edecektir.

Düşünseneniz şöyle bir muhabbeti;

- Abi akşam mutlaka bekliyoruz bak biraları kap gel maçı Ahmet'lerde seyredeceğiz.
- Oğlum ben bu akşam gelmesem, benimki sinemaya bilet almış.
- Yok artık, GS'nin maçını kaçıracaksın yani, hemde bizi satacaksın yuh olsun sana. Sen ne pısırık adammışsın be! İki günlük kız için değer mi arkadaşlarını satmaya? Peki abi öyle olsun gelme. Ama bak söylüyorum o kzı bilerek yaptı bunu söylemedi deme. Yarın öbür gün çocuklarada sen bakarsın. Hahaha hadi sana çav...

İşte çocuğun bittiği an. Kafasında kır tane tilki kuyrukları birbirine değmeden dolaşıyor. Ne yapsa ne etse boş. Düşünürse dostuna hak verecek. Kendi iç hesaplaşması;

- Haklı lan adam. Bu hatuna şimdiden bu kadar taviz verirsem ne yaparım ilerde ben. Kimse kalmaz etrafımda.
- Ama kıyamam ben ona şimdi bilet almış o kadar, hem nereden bilsin kızcağız GS'nin maçı olduğunu. Maç falan takip etmez ki.
- Abi ya neden etmiyor ama neden benim hoşlandığım ilgi duyduğum şeylere dikkat etmiyor. Yarın gidemezmiyiz sanki. Kaçmıyor ya film ama maç bir kere olacak...

Tercih hangi yönde olacak onu hatun kişinin zanaati belirliyor sanıyorsanız yine yanılıyorsunuz. Bu tamamen erkek kişinin vicdanıyla alakalı bir seçim oluyor. Arkadaşlarının gönlünü alacağını düşündüğünde sizi, sizin gönlünüzü alacağını düşündüğünde ise arkadaşlarını tercih ediyor. Kimileri bu durumda yazı-tura bile atıyor.

- Hayatım ya Ahmet aradı biliyor musun. GS'nin maçı varmış bugün hem de çok önemli. Ne olur aşkım bu seferlik sinemayı ertelesek hem söz ben yarın seni hem sinemaya hem yemeğe götüreceğim
- Canım ya ama ben çok heveslenmiştim nereden çıktı şimdi bu maç.
- Sevgililerin bir tanesi en anlayışlısı hadi izin ver ne olur hem bak sende gel istersen birlikte seyredelim...

Burada bir es vermek istiyorum. Kadın milleti olarak bu kadar duygusal ve saf varlıklar olmamız bazen sinir bozucu. Bu dialog karşısında ben asla taviz vermem diyenler hayatının yalanını söyler. Eğer gerçekten vermiyenleriniz varsa özel mail adresim size hep açık bana bu yöntemi öğretene her şeyi veririm duyrulur. Tabi kız kişisi sinemaya gitmiyoruz bari sevgilimin yanında olayım diyerek maç davetini kabul eder. Sonuçta erkek kişisi ve tayfası yine durumu kurtarmış olur.

Bir de yapılan başka bir şey var. Son zamanlarda yaşadığım ve karşılaştığım için bu konuyu da yatırıyorum masaya "blog benim ben yazarım kime ne" edamı koruyarak tabi ki. Erkek arkadaşınız dostlarını kıllandıran bir durum dikkatini çekti mi hiç bilmiyorum ama benim çekti. Akıllı ve aynı zamanda güzelseniz özellikle sevgilinizin kankası tarafından epey bir zorlanıyorsunuz. Adamlar nedense size bir türlü ısanamıyor, benimseyemiyor. İlk başlarda bu olaya bir anlam veremiyorsunuz. Hatta sevgilinizle aranızda ufak espriler yapıyorsunuz; "kumam mı aradı yine, kumamın yanında mısın" diye. Bu espriler bir süre sonra espri olmaktan çıkarak giderek sizin asabınızı bozan bir hal alıyor. "Neden benim yanımda değilsin de onun yanındasın" gibi gayet salakça bir soruyu sorduğunuz anda tehlikenin farkına varıyorsunuz. Kıskanıyorsunuz hemde sevgilinizin dostunu hem de o bir erkek. İşte biz kız kişsini bu hale getiren durumu inanılmaz merak ediyorum. Bu dostlar ne yapıyorlar ya bize de söylesinler ne olur. Aslına bakarsanız bu erkek dostlar tarafından dışlanmanızın sebebi, dostluğu sarsacak düzeyde özelliğe sahip olmanızdan kaynaklanıyor. Ben kendimce öyle bir tez geliştirdim. Böyle durumlarda yapılması gereken en güzel şey kaleyi içten fet etmek. Madem iki tarafta vazgeçilmez o zaman düşmanınızı yakınınızda tutmanızda yarar var. Nacizane görüşüm bu yönde.

Bizler sanırım kadın olarak hayatın her alanında bir takım zorluklar yaşıyoruz. Bunun sebepleri arasında kadın olarak yaratılmamızdan gelen ve başka canlılara bahşedilmemiş duygular var. İyi niyet, saflık, duygusallık en önemlisi de annelik güdüsü. İşte bu nedenle bazen salak yada saf durumuna düşürülebiliyoruz. Bana kalırsa bu bizim eksikliğimiz değil fazlalığımız. Sadece doğru kullanmayı bilmiyoruz hepsi bu.

Yukarda ki olaylar zincirinde konuşmaların iki bayan arasında geçtiğinde nasıl bir hal alacağını buraya yazmama gerek yok. Sanırım erkek/kadın hepiniz bunu tahmin edersiniz.

- Şekerim ne olur kusuruma bakma!
 
Toplam blog
: 61
: 1378
Kayıt tarihi
: 13.07.07
 
 

Sadece yazmayı seviyorum hepsi bu. ..