Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '13

 
Kategori
Futbol
 

Yengeç sepeti sendromu ve denge arayışı

Galatasaray' ı Dengeye Getirmek

 

Galatasaray, ligin başından bu yana 3. beraberliğini aldı. Kaybedilen 6 puan elbette telafi edilir. Ancak, Galatasaray, Terim üzerinden öyle bir sıkıştırılıyor ki, bu hem Galatasaray futbol takımını, hem taraftarını, hem de hocasını futboldan uzaklaştırıyor. 

 

Spor medyamız genelde fırsatçıdır. Bunu eleştiri anlamda söylemiyorum, elbette medya rating kovalayacak. Medyanın temel motivasyonu günümüzde bu. Ortaya yazılacak, konuşulacak, yayılacak bir malzeme çıkar ise, medyamız affetmemek üzerine programlı. Bu malzemeyi alır, işler ve yayar. Herhangi bir kişi ya da camia rating sağlayacak bir konuma düşmeye görsün, polemikler, iddialar, dedikoduların arkası kesilmez. Hatta futbol izleyicisi de bu tür malzemeyi sever ve yaymakta hevesli davranır.

 

Bir ara Beşiktaş, sonra Fenerbahçe, şimdi de Galatasaray. Türk spor tarihinin belki de en güçlü kadrolarından bir tanesini oluşturmuş, Türk futbol tarihinin tartışmasız en başarılı hocasına sahip, son 2 yıl şampiyon olmuş ve ezeli rakibine normal sezonlarda toplamda 19 puan fark atmış bir camia, içten ve dıştan karıştırılmaya çalışılıyor. Tıpkı bir zaman, Beşiktaş ve Fenerbahçe' ye yapıldığı gibi. Konu asla futbol değil. Terim üzerinden, Terim- Aysal ilişkileri üzerinden, Milli hassasiyetler üzerinden, Galatasaray' a vuruluyor. Tıpkı bir zaman Fenerbahçe ve Beşiktaş' a da vurulduğu gibi.

 

Peki neden?

 

Bunun ülkemize özgü İki sebebi var. 1.' si denge arayışı. 2.' si ise başarının cezasız kalmaması. 

 

Denge Arayışı ve Yengeç Sepeti Sendromu

 

Futbolun asla sadece futbol olmadığını hepimiz biliyoruz. Futbol da hayattaki diğer tüm konular gibi bir "denge" meselesi. Bir camia üste çıkınca, diğerleri tarafından aşağı çekiliyor ve denge sağlanıyor. Siyasette, ekonomide, iş dünyasında, sanatta, bilimde, sporda, kısaca her alanda denge kuralı işliyor. Bu tüm ülkelerde az ya da çok yaşanmakla birlikte, ülkemizde şiddeti biraz daha yüksek. Ülkemizde aşağı çekmekle kalmayıp, bir de dövüyoruz. 

 

 

Bu aynı zamanda, "yükselen kişiyi aşağıya çekme sendromu” olarak da bilinir. Olayın açıklaması da şudur. Normal koşullarda sepete konulan bir yengeç sepetten rahatlıkla çıkabilirken, sepete konulan yengeç sayısı artırılınca, sepetten çıkmak isteyen yengeçler diğer yengeçler tarafından aşağıya çekilir ve böylece sepetten hiçbir yengeç çıkamaz. Denge sağlanmış olur. 

 

Geçmişte rakiplerinden bazı alanlarda sıyrılan Beşiktaş ve Fenerbahçe' de aynı şekilde diğer yengeçler tarafından sepetin dibine çekilmişti. Şimdi her alanda arayı açan ve sepetten çıkmak üzere olan Galatasaray' a da aynısı yapılıyor. Bu bilinçli değil, tamamen bilinçdışı bir tutum. Bu konuyu sosyolog ve sosyal psikologların araştırması gerekiyor.

 

Başarı Cezasız Kalmaz

 

Dikkat edin, ülkemizden dünya markası olacak takımlar, şirketler, siyasetçiler, sporcular, yazarlar, teknik adamlar, vb. çıkartamıyoruz. Dünyaca ünlü bir takıma teknik direktör olan bir hocanın İngilizcesi ile alay ediliyor, bir şirketin dünya piyasalarına açılması ve önemli bir pazar payı hedeflemesi komik bulunuyor, bir Başbakanın dünya siyaseti üzerinde söz sahibi olmaya başlaması rahatsız edici oluyor, bir yazarın dünyada kabul görmeye başlaması ve bestseller olmasına şüphe ile bakılıyor, bilim adamlarımızın başarıları küçümseniyor, bir kulüp başkanının kulübüne finansal imkanlar ve yeni kanallar açması şaibeli bulunuyor, diğer başkanın yaptığı dünya çapında tesisler bir çırpıda görmezden geliniyor, bir diğer başkanın camiasını ipten alıp, radikal tedbirler ile yeniden üst sıralara taşıması vizyon daraltma olarak algılanıyor! 

 

Böylesi bir atmosferde, öğrenilmiş çaresizlik toplumda tüm bireylerin psikolojisine ve ortak bilinçaltına kazınıyor. "Başarılı olursam, dikkat çeker ve hedef olurum" düşüncesi, başarının katili oluyor. Bu verimsiz iklimden dolayı zaten az sayıda çıkan cesur, farklı ve iddialı insanlar, sepetin altına çekilip dövülüyor ve diğerleri de bunu görüyor. 

 

Bugün Terim üzerinden yapılan saldırılar,  her alanda tıpkı Terim gibi sepetten çıkmaya çalışan çok sayıda kişiye, camiaya, kuruma yapıldı ve yapılmaya da devam ediyor. Bu saçma denge unsurunu bozacak, yengeç sepetinden çıkmayı bırakınız, "sepeti devirecek", toplumun kültürel genlerine kazınmış bu kötü psikolojiyi tersine çevirecek birileri çıktıkça ve o birilerinin sayıları artıp, sesleri yükseldikçe, bu denge oyunu bozulur. İşte o zaman başarıyı cezalandırmaya kalkanlar, sepetin dibinde kendi yalnızlıkları ve çaresizlikleri ile baş başa kalırlar.

 

İşte o zaman, polemikler üzerinden kişileri değil, başarıları konuşmaya başlarız.

 

Rıdvan Dilmen' e özel not

 

Rıdvan ağabey bence Türkiye' nin gelmiş geçmiş en yetenekli futbolcusu idi. Benim futbolcu olarak idolümdü. Teknik yorumlarına bazen katılmasam da keyifle takip etmeye çalışıırm. Kendisini de çok severim. Öte yandan, bugün okuduğum konu doğru ise, o da maalesef yengeç sepeti sendromuna katkı sağlamış. "Hakemler adaletli maç yönetse, Fenerbahçe her sene şampiyon olurdu" sözü, bence sepetteki yengeçler teorisini doğruluyor. Devir Galatasaray' ı aşağı çekme devri ve Rıdvan Ağabey' de sanırım, kötü niyetli olmadan, bu toplumsal bilinçaltı faktörü ile hareket ederek, yengeci aşağıya çekmeye yardımcı olmuş. Bu düşünceye sahip ise, neden bunu şimdi, yengeç aşağı çekilirken ifade ediyor?  Neden geçen ay ya da geçen sene etmedi? Aynı yengeç çekme operasyonu Fenerbahçe' ye yapılırken sergilediği objektif duruş ve tutumu koruması bence daha doğru olurdu. Orada farklı bir duruş sergilemişti. Burada da kendisinden bunu beklerdim.

 

 

http://twitter.com/bertankaya

 
Toplam blog
: 575
: 567
Kayıt tarihi
: 10.05.07
 
 

İlgi alanları ekonomi, para politikası, siyaset, edebiyat, futbol, Türk ve Ortadoğu Tarihi, AB ve..