Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '09

 
Kategori
Psikoloji
 

Yeni; yine; yeniden

Hepsi;

Hepsi yeni bir başlangıçtır, hayata atılmak için yolun başıdır. Her işin başı bunlardan ibarettir. Güne merhaba deyip önce yatakta rahat bir gerinme, sonra ayaklarını boylu boyuna uzatma; yatak sevdasıdır. Yataktan kalkmamak ne güzeldir demi. Ama bir başlangıca merhaba diyebilmek için; yani mecburiyetler için veyahutta yeniden ben doğdum diyebilmek için; kalkmak gerekir.

Kalmak; yeniden olaylara bakmak; yeniden yorumlamaktır...

Yapmak istediğin dünden kalan bir işe, yeni bir çözüm bulmak için arayışlara kafa yorman gerekir ki; bu konuyu farklı yöntemlerle belki de daha rahat çözesin. Dünden kalsa bile bugün bu yapılacak iş senin için yenidir. Dünle; bugün bir değildir. O yüzden yenidir artık; dünün işi değil, bugünün işidir.

Bırakmak, ertelemek bunun en tabii sonucudur. Yapılacak iş her ne kadar yenide olsa, dünden kaybettiğin bir zaman topluluğu vardır.

Günümüzde birçoklarımız; hiç zamanı olmadığını söyler ve onlara özgü sözlerin başında ise şu gelir:
'' Ya nasıl vaktim olsun; kafamı kaşıyacak dahi zamanım yok...''

Bunun sebebi sizce nedir;

İşin çok olması mı?
Bahaneler mi?
Ya da;
Ertemelerin çıkarmış olduğu küçük birikintiler mi?

İş hiçbir zaman çok değildir. Yapılacak iş bir plan programa ayrılarak yapılırsa o iş; çabuk ve kolay biter. Plansız iş; bir yer hakkında bilgi sahibi olmadan dolaşmaktır; boşa ve amaçsızca...
Planlayarak yaparsak işlerimizi zamanımızın çoğu boş geçer. Belkide ondan dolayıdır ki; hiçbir işi plan-program içinde yapmıyoruz; boş zamanımız olmasın diye. Amacımız bununla şu şekilde belli olur; oyalanmak sadece oyalanmak. Yapmamak, istememek, reddetmek...

Ertelemeler; en sık başvurduğumuz bize özgü bir yapıdır; son güne bırakmalar ondan sonra şikayetler, bitmek bilmeyen şikayetler; kızgınlıklar, kırmalar hepsi ama hepsinin tetikleyicisidir. Bunlarla başlar küçük birikintiler; kendi kişiliğine veya başkalarının kişiliklerine yansıtırsın bunuda; dolaylı ve direkt...

Sonra; deneme azlığımız, her başarızlığımız bizi sonuçtan uzaklaştırır. Pes etmeyi artırır; pes etmeyi aşılar bize. Önce moralimiz bozulur. Daha sonra yapmak istediğimizden vazgeçer; yapamayacağımızı zannederiz. Halbuki en büyük kaybın başladığı noktadır pes etmek, boyun eğmek. Mesela;'' ben matematikten anlamıyorum.'' demek kaçmaktır ve problemin kendince çözümüdür. Ama bu çözmeyi değil sorunları tetikler ve kaçmaların en büyüdür. Denemeden veya küçük başarızlıklar sonucu pes etmektir bu.

Ne kadar pes edebileceksin ki; bir noktan olacak; o noktada sen kendi kendine dur diyeceksin. O gelmiş olduğun nokta düz bir ova değil, uçurumun tam kenarıdır. Herkes sana oranın bir ova olduğunu söyler. O söyleyenlerde aslında farkında değillerdir; uçurumda olduklarının; alışmışlardır, uçurumlarda yaşamaya, başarız yapmışlardır kendilerini. Sonra da suçu kendilerine değil kaderlerine atmışlardır. Onlar tarafından alkışlanırsında!!! Çünkü onlar gibisindir artık. Onlara hizmet edecek bir hamal.

Bu yüzden herşey yenidir bizim için. Yeni; geçmişi unutmamak, geçmişe takılmamak, geçmişten ders alarak geleceğe koşmaktır; bütün bedeninle...

Yinelemek;

Tekrar etmek herşeyi; unutulmaya yüz tutmuş; yosunlaşmış bilgi ve birikimleri ortaya çıkarmaktır yinelemek. Yinelemek dökmektir bütün çamaşırları ortaya. Kirli / temiz farkı gözetmeksizin. İçinde bırakmamak; konuşmak anlatmaktır. Bu illa insan olacak değil; ağaca, suya toprağa, taşa anlatmaktır sırlarını. Yazmakır, dökmektir kağıda en untulmaz acı veren yazı ve yapıtları. Seni sen yapan özellikleri yansıtmaktır. Kendinden, yapabileceğinden kaçmamaktır. Üstüne gitmektir problemlerin. Takmamaktır problemleri. Yardım aramaktır; yardımcı olmaktır.

Yeniden;

Yeniden başlamak, yeni arayışlara yelken açmak, yenileri görmektir. Fark aramamak, farklara takılmamaktır. Kabullenmektir, herşeyi; iyiyi, güzeli, doğruyu iyi bilip yapabilmektir. Takip edebilmektir. Hep iyilerle olabilmektir. İyiyi yorumlamaktır...

 
Toplam blog
: 121
: 483
Kayıt tarihi
: 21.04.09
 
 

Güneş ilk aydınlığını vurduğu an yeryüzüne. Işıltı içine girer hayat. Ve bu ışıltının peşinden koşma..