Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '09

 
Kategori
Siyaset
 

Yeni Anayasa çalışmasının ilk toplantısından notlar 2

Yeni Anayasa çalışmasının ilk toplantısından notlar 2
 

savcı: halkın avukatı


Murat Belge’nin açış konuşmasından sonra başlayan ilk oturumu kendisini “halkın avukatı” olarak tanımlayan Yargıtay Onursal başkanı Sami Selçuk yönetti. Konuşması “yeni toplum sözleşmesi olarak demokratik anayasa ihtiyacı” başlığını taşıyordu.

1982 Anayasasının darbe sonucu hazırlanmış bir anayasa olmasına karşın, 27 yıldır yürürlükte olmasının Türkiye açışından bir "talihsizlik" olduğunu belirtti. "Bundan 10 yıl önce ben bu anayasanın hem öz, hem biçim açısından meşru olmadığını bir hukukçu olarak, hukuki verilere dayanarak kamuoyuna açıklamıştım. Benim dileğim Türkiye'nin bu anayasa ile 2000'li yıllara girmemesiydi, ama olmadı. Türk insanına nedense seçkinler, yönetenler sürekli olarak 'ergin' değil diye baktılar. Ama ben yönetenlerin Türk insanına 'kısıtlı mahkum' olarak baktığını ve kendisini de vasi olarak gördüğünü düşünüyorum. Bu bizim bir açmazımızdır" diye konuştu.

Özgürlükçü Bir Anayasanın Temel Nitelikleri başlıklı konuşmasında Kezban Hatemi ise, özellikle bu ülkede kimilerinin birilerine göre daha ehliyetli kimilerinin ise, sonsuza kadar ehliyetsiz kabul edilmesi durumu üzerinde durdu. Tebliğini sunmadan önce ve konuşmasının sonunda yeni anayasa için hemen “kurucu meclis” “hemen referandum” önerisinde bulundu. Bu önerilerine Sami Selçuk’ta destek verdi.

Yeni Anayasa bence herkesin sözünü söyleyebileceği anayasanın ne olduğunun öğrenilmesi ile beraber toplumda yaygın tartışmalar sonucu, herkesin bizim diye sahip çıkacağı kısa bir metin olarak ortaya çıkarılmalı. Bu sürecin mekanizmaları yaratılabilmeli.
Öncesinde ise meclisin çalışması önündeki anayasal engeller hemen kaldırılmalı, siyasi partiler kanunu ve seçim sistemi katılımcılığa aracılık edecek şekilde yeniden acil düzenlenmeli. Yeni Anayasa acil, ancak toplumun anayasası olabilmesi için toplumun ellerinde şekillenmeli.

Kezban Hatemi Gazi Üniversitesinden nasıl böyle bir cevher çıktı ise hayret diyerek sözü Levent Hocama bıraktı.

Türkiye'de Anayasa Yapımı: Yöntem ve İçerik Bakımından Sorular başlıklı konuşmasında Levent Köker demokratik olmayan cumhuriyet, cumhuriyet değildir” tespiti ile konuşmasını başlattı. İdari yapıda, merkezin yerel yönetimler üzerindeki vesayetinin kaldırılması gerektiğini belirtti. Ve anayasa yapımında yöntem konusunda “ kurucu iktidar” kurucu güç “ ün “Türkiye halkı” üzerinden yeniden vekaleten tesisi gerekir, dedi.

Ayrımcılık ve Merkeziyetçiliğe Karşı Çoğulculukla Buluşma başlıklı konuşmasında Aysel Tuğluk: sorunun esasının teklerimiz olduğunu belirtti "Çok kimlikli bir dünyada tek millet, tek dil dayatması ve hatta ideolojisi ile yaşayan tek ülkeyiz zannediyorum. Kürt meselesi dahil tüm sorunların çözümünün gelip dayanacağı nokta 'demokratik ve sivil bir anayasa'dır. Eşitlikçi, katılımcı bir yönetim biçimini esas alan bir anayasadan söz ediyorum… Liberalinden muhafazakarına, solcusundan sağcısına kadar artık herkes yeni anayasanın yapılmasını istiyor. Sorunlarımızın ana kaynağı katı merkeziyetçi 'ulus devlet' yapısıdır. Bunu aşmamız lazım. Tekçi ve merkeziyetçi anlayıştan çoğulcu adem-i merkeziyetçi anlayışa daha az devlet, daha çok toplum ilkesini benimseyerek yaklaşabiliriz. Dünyadaki genel eğilimde budur." Dedi.

Daha az devlet daha çok toplum derken anarşitlikten bahsetmediğini belirtti. Demek ki liberal az devletten bahsediyor diye düşünmeden edemedim. Bence devletin azından çoğundan öte devletin rolü önemsenmeli. Devlet birilerinin hegemonyasında mı olacak yoksa toplumun devleti olarak topluma hizmet eder hale mi dönüştürülecek, açıkça bu mesele ortaya konmalı.. Yeni anayasa sürecinde toplumun devleti yapılandırılmalı.

Aysel Tuğluk ayrıca Diyarbakır’da yapılan ve basında hiç sözü edilmeyen çalıştaylarında anayasal vatandaşlık, kültürel özgürlük ve Levent hocanın da üzerinde durduğu demokratik özerklik; idari ve mali yönden yerel yönetimlerin güçlendirilmesi; demokratik katılımcı bir anlayışla ülke bütünlüğü içinde idari yapının düzenlenmesi ilkeleri gibi temel ilkeler tespit ettiklerini belirtti.

Anayasa Yapımında Evrensel Tecrübe, Bilgi Paylaşımı ve Dayanışma başlıklı sunumunda Mithat Sancar "Fiili anayasa ve hukuki anayasa ayrımı üzerinde durdu. Fiili durumun ayanasal durumu aştığının belirtti.

“Türkiye'de anayasa toplumun kendi kendini yönetmesi için yaptığı, bireylerin birbirlerine karşı taahhütlerini içeren bir belge olarak düşünülmedi hiçbir zaman. Topluma yukarıdan giydirilmek istenen bir çerçeve idi. Esas mesele de yenilik dinamiklerini kontrol altında tutmaktı. 1982 Anayasası bütün unsurlarıyla pek çok ayrıntıda görürsünüz ki, toplumun bütün dinamiklerini kontrol altında tutmak için yapılmış bir anayasadır."

Ayrıca Mithat Sancar Başak Altın’ın bir bloğunda önerdiği 4. Maddeyi kaldırın sorun çözülür önerisini gündeme getirdi: Anayasanın “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddeleriyle ilgili hükümlerini düzenleyen 4. maddenin kaldırılmasıyla birlikte anayasanın bütün maddelerinin “değiştirilebilir” olabileceği tespitini yaptı.

Demokratik Anayasa İçin Siyasi Uzlaşma İmkanları başlıklı sunumunda Abdurrahman Kurt, kendi adına geldiğini ancak partisi ile gurur duyduğunu konuşması boyunca birkaç kez yeniledi. İlk olarak uluslararası durumun Türkiye’nin idari yapısının yeniden düzenlenmesini ve anayasa değişikliğini zorunlu kıldığını belirtti. İkinci olarakta vatandaşlık anlayışının yeni koşullara göre düzenlenmesi gereği üzerinde durdu. Yerel yönetimlerin idari ve mali yapılarının iyileştirilmesine yönelik hükümetin çalışmalar yaptığını belirtti.

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..