Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '09

 
Kategori
Siyaset
 

Yeni anayasa ihtimali neden rahatsız ediyor?

Yeni anayasa ihtimali neden rahatsız ediyor?
 

“Her kuşağa kendi anayasası; bir toplum her zaman anayasasını gözden geçirip düzeltme, ıslah etme ve değiştirme hakkına sahiptir. Bir kuşak gelecek kuşakları kendi yasaklarının hükmü altına alamaz.”

Condorcet 1700’lü yıllarda böyle söylemiş, aradan 300 yıl geçmiş biz hala ne haldeyiz, bir kez dahi kendi anayasasını yapma olanağı yaratmış bir toplum değiliz.

Hayat sürekli yenileniyor bu yüzden Condorcet’a katılmamak mümkün değil. Ancak bu topraklarda, bir anayasayı değerlendirerek ve gerekli düzenlemelere tabi tutarak onu sınamaya layık görülmemiş hayat; o hep hizada tek tip tutulmaya çalışılmış her daim.

Ve illa da yeni anayasa, toplum için devlet, insan için anayasa diyenler, saflıkla itham edilip duruyor. Evet, biz safız hala aklımız başımıza gelmedi, eğlenip duruyoruz.

Hadi diyelim biz yeni anayasa ile 12 Eylül’ün izlerinin silineceğini vesayetin aralanacağına inanan iyi niyetli saflarız. Peki sizin ileri sürdüğünüz gibi bölünmek için, şeriat için yeni bir toplum sözleşmesine ne gerek var?

Bu yazının esin kaynağı Sevgili Aydın Tiryaki'nin yazısı, bazı önerilerde bulunmuş benim ek önerilerim var. Sevgili Aydın Tiryaki’nin http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=167881 sayılı bloğunda anayasaya ilişkin önerileri olumlu.

Geçici 15. Maddeye ilişkin önerisine ek olarak;bende Madde 13 - Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması ve bu maddeye dayalı tüm sınırlamaların kaldırılması gerektiğini ekliyorum. Yok mu arttıran..

MADDE 13 söyle diyor: (Değişik: 3.10.2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

Demokratik bir toplum öngörülüyorsa temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına değil genişletilmesine yönelik kanallar açılır ve de açık tutulur.

Bildiğiniz gibi Demokratik bir anayasa için daha önce yeni düzenlemelerin yapılacağı sözünü veren Başbakan Erdoğan’ın da yine çark etmesine rağmen önerileri var. Erdoğan, yeni bir anayasanın gündemlerinde olmadığını, değişikliğin sınırlı olacağını söylemiş hızlı trende; herhalde sadece sayın Tiryaki’nin ileri sürdüğü temel değişiklikleri yapıp bizi laik demokratik devletten edip “ılımlı yemyeşil devlet” düzenini getirecekler.

Şaka bir yana başbakanın da ciddi önerileri var; Erdoğan, anayasa değişikliğinin, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru, ombudsmanlık, siyasi partiler ve seçim yasaları olmak üzere dört başlığı kapsayacağını belirtmiş. Hiç yoktan buna da şükür. Ombudsmanlık konusunun iptali üzerine yazmıştım.

Yani şimdi somut olarak gargaraya getirmeden samimi isek bu süreçte yapılması gereken nedir? SP ve seçim sistemleri konusunda demokratik katılımcı öneriler geliştirmek gerekir acil; barajdı delege ağalığı idi, lider sultası idi, katılımcı parti idi vs.

Bu memlekette hiç bişey kolay değişmiyor, 1996 yılında da aynı konuda öneride bulunmaktan dilimizde tüy bitmişti. Çıkmayan can meselesi işte..

Bu yolda esas ilke; ilk ve son ilke: Anayasa insanların temel hak ve hürriyetlerinin güvencesi ise insanların değil devletin sınırlandırılmasını düzenlemelidir.

Anayasal düzenlemeler, insan hak ve özgürlüklerinin elde edilmesi ya da genişletilmesi için devlet gücünü kullananlara karşı ve bunların yetkilerini sınırlamak amacıyla yapılır. Devletin insan için var olduğu anlayışına göre anayasa yenilenmelidir.

Tarihten gelen kutsal devlet anlayışı, ülkemizde, yaygın bir değer yargısı olarak korunmaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan beri, anayasaların devlet erkini kullanan güçler tarafından hazırlanarak topluma dayatılması bu anlayışın ürünüdür. Aşılması gereken bu anlayıştır.

Artık zamanıdır, toplum kendi anayasası için çalışmalı..

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..