Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '14

 
Kategori
Güncel
 

Yeni anayasa ne oldu?

Tarihimizde ilk Anayasa 1876’da kabul edilen Kanun-i Esasi’dir. Günümüze değin kabul edilen Anayasalar gibi o da hakimiyeti ele geçiren bir grup veya gücün eseridir.

Türkiye’nin hiç bir zaman halkın kendisinin geniş katılımıyla oluşturduğu bir Anayasası olmamıştır. Belki de demokrasimizin hep özürlü kalmasının sebebi budur.

12 Haziran 2011 seçimleri öncesi bütün siyasi partiler ve kamuoyu yeni bir Anayasa özlemini dile getirdiler. Seçim sonrası dönemde de yeni ve halkın katılımıyla yapılacak daha demokratik bir Anayasa gündemde ağırlıklı yer işgal eden tartışma konusu oldu. Buna ilişkin olarak Anayasa oluşturma süreciyle ilişkili usul ve esasların iyi tespit etmek ve çalışmalarını yürütmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen 4 siyasi parti (AK Parti, CHP, MHP ve BDP) üçer üye vererek Anayasa Uzlaşma Komisyonu oluşturdu. Komisyon ilk toplantısını çalışma usul ve esaslarını belirlemek üzere 19 Ekim 2011 Çarşamba günü yaptı. Meclisteki partilerin aldığı oy sayısı veya milletvekili sayısına bakılmaksızın “eşit sayıda” üye verdiği komisyon, çalışmalarını yürüttü ama günümüze gelinceye kadar ne kadar yol alındı?

Bir arpa boyu.

Anayasa’nın halkın katılımıyla yapılması demokratik anlayışımız açısından çok önemli bir gelişme. Fakat halkın katılımına baktığımızda hayal kırıklığı yaşıyoruz. Kahvelerde, okullarda, iş yerlerinde memleketi kurtarmaya meraklı bir çok halk siyasetçisi var.  Ülkemizi bütünüyle ilgilendiren böyle bir konuda halkın ilgisi maalesef zayıf kalmış. Bilim adamı diye bildiğimiz üniversite hocaları kendilerine “kanaat önderi” aramaktan vakit bulup da devletin asıl kuruluşunun nasıl olması gerektiği konusunda kafa yoramamışlar. Bilimde önder olmak, siyasetin ve toplumsal hayatın kurallarını irdelemek ve oluşturmak yerine, siyasilerin ağzına bakmayı marifet sayıyorlar. Yeni Anayasa konusunda görüş bildiren kişi ve kuruluş sayısı 74 milyon nüfuslu ülkemizde, 3 yıla yakın süre içinde sadece 2 bin civarında. Daha da üzücü yanı, kişisel veya kurumsal görüşlerin azlığı yanında, düzenlenen panel, konferans, televizyon-radyo programları, internet ve sosyal medya tartışmalarının da çok düşük düzeyde kalması.

Halkımız kendi yönetimini, kendi devletinin kuruluş esaslarını, devlet organlarının şekli ve bunların biri biriyle ilişkilerinin saptanmasını “büyüklere” bırakmayı seviyor. 

 
Toplam blog
: 26
: 254
Kayıt tarihi
: 24.05.12
 
 

Yüksek öğrenim. Tarih, felsefe ve sosyoloji alanlarına ilgim var. Güncel politikayı takip ediyoru..