Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '07

 
Kategori
Mizah
 

Yeni bir canlı türü

Yeni bir canlı türü
 

Ayıptır söylemesi Demi Moore ile yataktaydım. İkimiz de soyunduk. Fonda güzel bir caz parçası çalmakta. Müthiş bir erkek sesi. Genelde cazcılar zencidir ya. Muhtemelen zenci bir kardeşimiz okumakta. Demi ile birbirimize yaklaştık ki, telefon sesi duydum. Bu arada caz şarkısının sesi iyice yükseldi. Son olarak şarkıyı söyleyen zencinin de çıplak halde yatakta olduğunu farkedince çığlık atarak uyandım.

Demi Moore'u gördüğüm rüyanın sonunda, telefon sesiyle mor olmuştum. Telefon ısrarla çalmakta. Düşündüm, kim olabilir diye. Demi Moore olamazdı. O zencinin elinden kurtulup da telefon edebilmesi mümkün değildi.

Beni terk eden eski sevgililerimden biri hiç olamazdı. Çünkü hepsi benimle görüşmemeye tövbeliydi. Zaten hepsi iki kişiydi. İlk sevgilim Nuray doğum gününde yaptığım sürprizden sonra beni terk etmişti. Nuray oyuncak ayıları çok severdi. Doğum gününde kendisine ayı hediye etmemi yadırgamasını hala anlayamıyorum. Zaman zaman da acaba ayının gerçek olmasının bu ayrılık da etkisi olmuş mudur diye düşünmüyor da değilim.

İkinci ve son sevgilim Hale'ye ise kendimi makine mühendisi olarak tanıtmıştım. Yani işsiziz diye kızı kaçırmayalım hesabına yalan söylemiştik. Hale bir gün beni babası ile tanıştırmak istedi. Evlerine gittim. Meğerse Hale'nin babası yüksek makine mühendisiymiş. Bir kaç soru sordu ve çözdü beni. Adam yüksek makine mühendisi. Şansıma oturdukları daire de yüksekte. 15. kat. Makine mühendisi olmadığımı anlayan Hale'nin babası beni makineli tüfekle kovalamıştı.

Telefon çalmaktaydı. Beni bu saatte kim arayabilirdiki. Yeni ev sahibim desen. Adamı tanımıyordum. Evi emlakçıdan tutmuştum ve kiram henüz iki gün gecikmişti.

"Bismillah" deyip telefonu açtım.

"Efendim. "

Karşıdan gelen sesin ne dediğini anlamak mümkün değildi.

"Egularhuguh magumumulululu hyeaaaaaak tuuuuuuuu. "

Bir ara Çin lokantasında çalışmıştım ama Çinliler daha anlaşılır konuşuyorlardı.

"Anlayamadım" dedim.

"Gribim griiiip gardaşııım" dedi.

Demek ki beni grip olan bir adam arıyordu. İyi de beni niye arıyordu.

"Sizinle tanışıyormuyuz? " dedim.

Adam otomatiğe bağlanmış gibi konuşuyor.

"Gardaşım ben senin ev sahibinüm la. Ya sen niye kirayı yollamadın bah benim burda senedim vardı galdı. Bekledim bekledim banhada. Benim bacanah gelecekti o da gelmedi öylece galdı herşey. Sonra dayı oğullarıynan köye inecektik inemedik. Muhtarda beni aramış sen niye böyle yapıyon gardaşım. Bah ben her yıl bu zamanlarda. . . "

"Beyefendi bir saniye" dedim. Ama adam durmuyor.

"Bah ben oraya geleceğim artıkın sen benim kiramı ver gardaşım yeniden gontrat yapalım yoksa çıh evimden. Ben halaoğlunu oturturum oraya olmazsa. O bahlavacı orada. Bayrampaşa'da bilinmi? He orada benim başga ahrabalarım da var. Benim oğlan da orada. Oraya gondu gonduracam ben bah ama senden kiramı alamıyom kiremit için para lazım. Yarın ardiyeyegitmem lazım ikindi namazından sonra. . . "

Araya girip, "Ben bir hafta içinde yatırırım kiranızı merak etmeyin" dedim.

Yanlış araya girmiş olacağım ki adam beni duymamış gibi konuşuyor.

"He niye gonuşmuyon. Niye vermiyon benim paramı. Vermeyeceksen çıh gardaşım bedava oturtmam seni evimde. Bah benim gaynımda kiracı orada. Ama kirasını tıhır tıhır ödüyor bana. Ödeyeceh iş başga dostluk başga. Bir de benim evi o arha oda camını da gırmışlar. Onu da yapdır sen ama kiradan neyim düşme. Onu kim gırdıysa gırdı ben garışmam. Bah şimdi benim dayıoğlu geldi. Trahtörün motoru arızalandıydı beraber gidecektik gecenin bu vahdi bah ben gidemiyorum. Muhdarın önünde galmış motor. Dünya para. Benim dayıoğlu zeytin işi yapar. Benim de zeytinlerim var. Toplayamıyomki senden paramı alacak m ki toplayacam. İki tane ırgatım. . . "

"Beyefendi beni dinler misiniz? Ben kiranızı bir hafta içinde vereceğim. Anladınız mı? " dedim.

"Hee. Anladım. Sabahtan gelecem oraya verirsin kirayı. Ben birazdan binerim arabaya çıharım yola. Arabalı vapurlan geçecem benim böbreklerimde gum var. Onun içinde hasdaneye gitmem lazım bah gidemiyom senin yüzünden. Dün amcaoğlu aradı Almanya'dan senin yüzünden gonuşamadıh. Ondan sonra benim evin damı ahıyo. Ahdarmah lazım ama. . . . "

Adam konuşurken telefonu kapattım. Çok doluydu adam. Birinin onu açık araziye götürüp içini boşaltması gerekiyordu. Tahmin ediyorum bu adamın içinden tonlarca saçma sapan kelime çıkar. Bilgisayar tabiriyle bu adama mutlaka format atılması gerekiyordu.

Adam sabah parasını almaya gelecekti. Ben hazırdım ama küçük bir ayrıntı ortada verecek para yoktu. Annemi aradım. Emekli maaşını yeni almış olmalıydı. Annemle yaptığımız iki saatlik istişare sonrasında kirayı kapmayı başarmıştım. İki saatlik görüşmede annem hep aynı cümleyi söylemiş, sohbetin zenginleşmesine hiç katkı yapmamıştı.

"Bak bu son. Bir daha arama beni. "

. . .

Sabah olduğunda ev sahibim kapıya dayandı.

Kapıyı kıracakmış gibi yumrukluyordu. Delikten bakana kadar kapıya dayananın insan olduğundan kuşkuluydum. Açtım kapıyı. Gerçi insan derken benim ev sahibi de zaten başka bir canlı türüydü. Yeni bir keşifti bu. Bilim dünyası bu buluşumdan dolayı beni ödüllendirmeliydi.

Karşımdaki yeni canlı türü entresan bir şekilde bana bakmadan konuşuyordu. Tükürür, hatta kusar gibi konuşuyordu. Duymuyordu, algılamıyordu ve sürekli olarak saçmalık salgılıyordu.

Yani yanlış anlaşılmasın çiçeği burnunda ev sahibimin köylülüğüne laf ediyor değilim. Ben ne köylüler tanırım ki hepsi filozof, hepsi duyarlı, bilge, değerli insanlar. Dedim ya. Bu başka bir tür. Şehirde yaşayan cinsleri de olan bir tür. Mutlaka rastlamışsınızdır.

Kitap okumayan, müzik dinlemeyen, insan dinlemeyen, estetikten bir haber, dünyadan bir haber bir tür. Karşımdaki canlının sadece parayı verirken benimle ilgilendiğini tesbit ettim. Yine kusar gibi bir şeyler söyleyerek çıktı gitti.

Yattım. Gözlerimi yumdum. Doğru Demi Moore'un evine gittim. Zenciyle kahvaltı yapıyorlardı. Şu yeni canlı türünün keşfi çok pahalıya patlamıştı bana.

 
Toplam blog
: 179
: 2576
Kayıt tarihi
: 21.01.07
 
 

Barışa ve kardeşliğe inanıyorum. Türkiye'nin yaşadığı tüm sorunların kardeşlikle çözümlenebileceğ..