Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '09

     
    Kategori
    Gündelik Yaşam
     

    Yeni bir güne uyanmak

    Yeni bir güne uyanmak
     

    Yeni bir güne uyandığımda saat sabahın sekiziydi ve diğer sabahlardan farklı olarak bu sabah kendi yatağımda değil, bir otobüsün koltuğunda merhaba demiştim yeni bir güne. Aslında bu sabah diğer sabahlardan daha bir zordu benim için, gözlerimi açtığımda olmak istediğim yerden çok farklı bir yerdeydim, başka bir şehirdeydim. Bazılarınız bunun neresi kötü diye bilir fakat eğer ki sevdiğiniz yoksa yaşadığınız şehirde, siz yaşamıyorsunuz aslında o şehirde. Nefes almak bile zor gelir bazen insana, içi daralır, hayattan sıkılır ve hiç bir şey yapmak istemez. Aslında o yolculuğa başlamak hepsinden daha bir zor gelir insana, seni sevdiğinden uzaklara götürecek o otobüse binmek ölüm gibi gelir. Otobüs saati yaklaştığı her an yüreğiniz biraz daha acır ve saatin yaklaşmaması için dua edersiniz ama ne fayda tutamazsınız zamanı. Her anı, her saniyeyi sevdiğinizin yanında geçirmek istersiniz. Sevdiğinizin size “Gitme” dediğinde yüreğinizden bir şeyler kopar. O an “gitmiyorum” demek geçer içinizden ama ne fayda ki o sözü bir türlü söyleyemezsiniz ve gitme vakti geldiğinde yüreğiniz her zamankinden biraz daha fazla kanar. Gözleriniz gözlerine bakarken hep bir umut besler, sanki bir mucize olacakta gitmeyecekmişsin gibi ama ne faydaki o mucize bir türlü gerçekleşmez ve gitme vakti gelir çatar.

    Son sözler söylenir;

    “ - Kendine iyi bak, sıkı giyin, yolda üşütme.

    - Sende kendine iyi bak, dikkatli ol, bir şey olduğunda mutlaka haberim olsun”

    Her söz farklı bir acıyı temsil eder gibi, her söylendiğinde yürekler biraz daha yanar. Gitmek gerekir ama gidemezsin ayakların tutmaz olur. Adım atmak daha bir zor gelir. Gözler kapatılır ve ilk adım atılır, bir daha durmamaksızın. Giderken attığın her adım, biraz daha acı verir insana geri dönmek istesen de dönemezsin. Hemen telefona sarılır ve mesaj çekersin. O an aklına gelen yüreğinden geçen sözcükleri telefonun dijital harflerine dökersin. Mesajını gönderir ve cevabını beklerisin, mesajına cevap beklerken sen epey yol kat etmiş olursun. Artık geri dönmek istesen de kendini kandırmak için bir sebebin vardır.

    “Çok uzaklaştım, geri dönersem yetişemem otobüse.”

    Dersin içinden ama ne faydaki bu bahane canının yanmasına engel olmaz. Sen bunları düşünürken ve mesajının cevabını beklerken, zaman geçmiş ve sen eve gelmiş olursun. Otobüsün kalkmasına az bir vakit vardır. Bavullar alınır ve otogara gidilir. O an etrafına bakınır durursun ve gözlerin, sevdiğinin orda olmadığını bildiği halde onu arar, o kalabalıkta. Otobüs kalkma vakti gelmiştir. Anons verilir ve herkes otobüse biner. Sen ne kadar binmek istemesen de otobüsün merdivenlerine ilk adımını atarsın. O andan itibaren nefes almak senin için daha da bir zorlaşır ve saatlerce sürecek olan bu yolculuk başlar. Yollar bir türlü bitmez olur, mp3 deki efkârlı şarkılar yol boyunca sana eşlik eder. Bir ara gözlerin kapanır ve uyursun, o sessiz ve karanlık gecede yol alan otobüsün içinde. Gözlerini açtığında başka bir şehirde yeni bir güne günaydın dersin, fakat yüreğin daha da bir acır. Bu sabah sevdiğini görmeden geçireceğin günün başlangıcıdır. Yanında olmasa da sen hala onunlasındır aslında.

     
    Toplam blog
    : 1
    : 775
    Kayıt tarihi
    : 10.02.09
     
     

    Üniversite son sınıf öğrencisiyim. Yazı ve şiir yazmayı, müzik dinlemeyi severim. Arkadaşlarımla muh..