Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '10

 
Kategori
Yılbaşı
 

Yeni bir yıl, yeni başlangıçlar ve yol ayrımları…

Yeni bir yıl, yeni başlangıçlar ve yol ayrımları…
 

Görsel: İnternet;www.resimler.manzara.gen.tr


Bir yeni yılın daha eşiğindeyiz. Bir yılı 24 saat olarak düşünürsek artık 2010'un son bir saatinin içindeyiz!

Zamanın ve uzayın sonsuzluğu içinde, tüm olasılık teorilerini alt-üst eden, kozmik ve mucizevî bir ayrıcalık olan yaşamlarımızda yeni bir yılın başlangıcı önem taşır. Çünkü sürekliliğin ve belirsizliğin o tanımlanamayan, o hesaplanamayan zihinsel karmaşasına karşı, başı-sonu belirlilik, kesinti duygusu, eski-yeni algılaması yaratarak bizleri rahatlatır. Hoş, tatlı, kıpır, kıpır bir tür duygu kalkanı yaratır.

Güzel anlar, diğer anlar, olaylar ve iz bırakan dönüm noktaları geçer gözlerimizin önünden... Ve yenileri filizlenir hayallerimizde... 2011 için de...

İnsanın yaşamına yön veren kimi yol ayrımları vardır...

Ya ol(a)mayışlar, hayal kırıklıkları ve ertelemeler ya da monotonlaşmaya karşı yaşama amacını yeniden belirlemek, hem zihinsel hem de fiziksel açıdan kendini yenilemek, bazı şeyleri bir kenara bırakıp gitmek, yeni başlangıçlara yelken açmak ister insan zaman zaman... Yeni yıl bu duyguları tetikler. Bir de doğum günleri...

Hayat belli dönemlerde insanı bulunduğu yerden alır ve yeni bir tercih yapması amacıyla getirip yol ayrımlarında bırakır. Kişi orada hayatını çoğu kez derinden etkileyen bir süreçle baş başa kalır. Orada yaşamına yeni bir yön vermek, önünde uzanan yollardan birinde yürümek zorunda kalır.

Neyi tercih edeceğini bilemeyebilir bazen insan bu yol ayrımlarında… Huzuru mu, heyecanı mı? Sadakati mi, merakı mı? Beyin dinginliğini mi, hızlı kalp çarpıntılarını mı? Oysa yeni yıl günü gençtir. Heyecanı, merakı ve hızlı kalp atışlarını tetikler.

O sapaklarda bazen amaçlarla araçlar karışabilir. Derin, anlam yüklü olanla yüzeysel olan da öyle... Akla uygun olanla olmayan, duygu yüklü olanla piyasalaşmış olan, saf ve temiz olanla karmaşık ve kirli olan, gerçek olanla yanılsama ve sanal olan da… Velhasıl sapla saman bir birine karışabilir... Yeni yıl heyecanı, gelip geçiciliği olan aleviyle işin “saman” kısmı ile ilgilidir. “Sap”ların hasadı yıl içinde yapılır.

Bir anlamda da seçmediğinin gölgesi ile yürüyeceğin yolun ilk ucudur bu ayrımlardaki ilk adımlar. Yeni yılın ilk günü gibi…

Tebrizli Şems’e göreyse;“Kader, hayatımızın önceden belli olması demek değildir. Bu nedenle; “ne yapalım kaderim böyle” diyerek boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergâh bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatına hâkimsin, ne de hayat karşısında çaresizsin…” (Tebrizli Şems’in 40 kuralından biri)

Bence işte bu noktada yaş (ve sağlık), eğitim, geçmiş deneyimler ve kişilik özellikleri devreye girerek önem kazanmakta…

Yaş (ve sağlık); Gençken heyecanı, merakı, hızlı kalp atışını daha ön planda tutan tercihler ileri yaşlarda huzur, sadakat ve beyin dinginliği yolundaki tercihlere yönelebilir. Yaş meselesi bir yılbaşılar da bir de doğum günlerinde daha bir çarpıcı algılanır. Herkes bu minvalde özlediği tercihleri zihninde sıralar…

Eğitim; Düşünme ve tahmin yöntemlerini, başkalarının deneyimlerini, insanlığın kazanım ve erdemlerini eğitimle zihnine nakşeden kişi yol ayrımlarında daha doğru tercihler yapma şansına sahiptir. Edinilen eğitim, o yolla elde edilen gelir ve ulaşılan sınıfsal konumda bu anlamda önemli… Ama “En iyi eğitimli kişi yaşadığı hayatı en iyi anlayandır” (Helen Keller). Bir de hayatımızdan adeta birer yıldız gibi kayıp giden yıllar da eğitir bizleri…

Deneyimler; geçmişte yenilen kazıkların bir bileşkesi olup yeni fırsatlar ve endişeler karşısında benzeşim kurma ya da uyarlama yoluyla yol ayrımlarında hayati ölçüde işe yarayabilir. Geçen her yıl deneyimler heybemize yeni bir şeyler katarak onu daha da doldurur.

Kişilik özellikleri; Özgüveni yetersiz, tembel, risk almaktan hoşlanmayan vb. olumsuz özelliklere sahip insanlar karşılaştıkları yol ayrımlarında hep kısa, zahmetsiz yolları tercih ederler. Acele edip o yüzden de hep geç kalırlar. Dolayısıyla ulaştıkları yer de çoğu kez varmak istediklerinin çok ırağındadır. Yılbaşı gecelerinin o köpüksü, o sebebi kendinden menkul heyecanı, kendinden geçişleri, o ıraklıkları da bir anlamda yakın eder!

Ama tüm bunlara rağmen bu işin tam ve kesin bir reçetesi olamaz.Gerekli şartları ne denli taşırsan taşı, ne denli hazırlıklı olursan ol,bazen ansızın çıkar yol ayrımları. Önceden hiç düşünülmeden, farkında olmadan hazırlanır ilerdeki uçurumlar ya da dümdüz, yemyeşil ovalar…

Bir de zaman. Geçen zaman, değişen amaçlar ve insanlar... Değişen değerler, çıkarların farklılaşması ve bu eksendeki çatışmalar bugün seçilen doğru yolu yarın yanlış, yanlış olanını ise doğru kılabilir. Biz yılların içinden geçerken, onlar da sanki bizim üzerimizden geçer... Geçen her yıl, o sonsuz zamanın bir kısmına ‘di’li ve ‘miş’li zaman takıları ekler...

Bazı durumları da şans ve sürpriz ile mi açıklasak? O zaman da hayatı, o olan biten ve gebe olduğu (iç ve dış) kaotik devinimi basite indirgemiş olmaktan korkarız.

Ama yine de her yılbaşı birbirimize yeni yılda şans diler, sürprizlere açık durur, piyango bayileri önünde uzun kuyruklar oluştururuz. Adet olduğu üzere…

Her şeye rağmen, biraz daha cesaret ve özgüvenle başkalarınınkini izleyip yorumlamak yerine kendi öykülerimizin peşinden daha çok koşmanın zamanı çoktan gelmedi mi?

Herkese u-mutlu, üretken, sağlıklı ve şanslı yeni bir yıl dileğiyle…

İ.Ersin KABAOĞLU,

11 Aralık 2010, Ankara

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..