Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '08

 
Kategori
Yılbaşı
 

Yeni bir yıla girerken

Yeni Bir Yıla Girerken

İlk kâhinliği ben yapayım. Diğer kâhinlikleri falcılara bırakayım. Benim kâhinliğim onların aklına gelmeden aradan sıyrılmış olayım.

2009 yılının ilk saatleri insanların büyük çoğunluğunun hüsranla karşılayacağı bir başlangıç olacağı muhakkaktır. Müslüman’ı, Müslüman olmayanı artık fark etmiyor, geleceğini veya büyük umutlarını şans oyunlarına, biletlere ve yarışmalara bağlamış çok insan var. Yılbaşında çekilecek biletlere ümit bağlayan insanların sayısı hiç de küçümsenmeyecek bir rakama ulaştı maalesef. Bir de onların temsil ettikleri aile fertlerini düşünürsek ülkenin neredeyse yarısının milli piyango biletinden bir beklentisi olduğu gerçeği yadsınamaz.

Bir gün sonra gazetede açıklanan sonuçlara baktığımızda neredeyse bir köyde alınan biletler sayısınca bir listeyle karşı karşıya kaldığımız görülmektedir. Demek ki bilet sahiplerinin %99’u hüsrana uğrayacaktır. Eee “ağlayanın malı gülene yaramaz” felsefesinden yola çıktığımızda bu oyunda kazanan kim oluyor? Vallahi kazananın kim olduğunu bilemem ama kaybedenler belli. Bütün millet burada kaybediyor. Devlet kazanıyor gibi görünse de uzun vadede o da kaybediyor. Çalışmadan servet peşinde koşan bir güruh yetişiyor. Üç beş kişi bir şeyler kazanıyor, onlar ekranlarda boy gösteriyor, diğer insanların da içi giderek onları seyrediyor. Elindeki son kuruşunu şans oyunlarına yatıranlar mı dersin, biriktirdiği beş on kuruşu borsaya yatırıp tükenenler mi dersin. Velhasıl toplum boş hayaller peşine koşmayla gününü geçiriyor. Yılbaşında da fark eden bir şey olmayacak.

Milli Piyango Talihlisinin Hazin Sonu

Milli Piyango'dan 30 yıl önce kazandığı büyük ikramiyeyi kısa sürede bitirerek, sefalet içinde yaşayan Mehmet Sarıoğlu, Denizli'nin Sarayköy İlçesi'ne bağlı Tırkaz Köyü'ndeki barakasında, soğuktan donarak yaşamını kaybetti.

Tırkaz Köyü'nde, çiftçilik yapan 81 yaşındaki Mehmet Sarıoğlu, 30 yıl önce Milli Piyango'dan büyük ikramiyeyi kazanınca, İstanbul'a taşındı. Uzun yıllar İstanbul ve diğer büyük şehirlerde yaşayan Mehmet Sarıoğlu, kazandığı büyük ikramiyeyi 10 yılda bitirdi.

Parasız kalan Sarıoğlu, tekrar köyüne dönerek, yaptığı barakada yaşamaya başladı. Ancak, 4 yıl önce barakasında sobadan sıçrayan kıvcılcım nedeniyle yangın çıktı. Yangında, barakası ve eşyaları tamamen yanan Sarıoğlu, sokakta kaldı.

Sarıoğlu'nun bu durumuna üzülen köylüler, aralarında para toplayarak, kendisine yeni bir baraka yaptırdı. Sarıoğlu, yeni barakasında çevredekilerin yardımlarıyla yaşamını sürdürmeye başladı.

Köy bekçisi İbrahim Kıyak, Sarıoğlu'nun 5 gündür ortalıklarda görünmemesi üzerine merak edip, barakasına gittiğinde cesediyle karşılaştı. Kıyak, hemen jandarmayı arayarak, durumu bildirdi. Olay yerine gelen jandarma ekiplerinin yaptığı incelemenin ardından Sarıoğlu'nun cenazesi Sarayköy Devlet Hastanesi Morgu'na kaldırıldı. Yastığının altından eski piyango biletleri ve listesi çıkan Sarıoğlu'nun yapılan otopsisinde donarak öldüğü belirlendi.

Sarıoğlu'nun cenazesi yakınları tarafından, geçen salı günü hastane morgundan alınarak yaşadığı Tırkaz Köyü Camii'ne getirildi. Burada öğle vakti kılınan namazın ardından toprağa verildi.

Zeynep Alkan (60), büyük ikramiye çıktıktan sonra amcasının yakasını şanssızlıkların bırakmadığını belirterek, “Amcam sefalet içinde öldü” dedi. Köy Muhtarı Mehmet Karabacak, Sarıoğlu'na şansın hayatta bir kez güldüğünü, ondan sonra ise hep ağlattığını söyledi. (Basından)

Evet, alınteri harcanmadan, başkalarının umutlarını bağladığı bir paranın mutluluk getireceğini herhalde beklememek gerektiğini bilmek lazım. O ince çizgiyi ayırt edemediğiniz sürece yukarıdaki olay başınıza elbette gelir.

2009 yılı yaklaştığı bu günlerde en bereketli(!) işi yapan kuşkusuz falcılardır. Onlar olduğu sürece bu milletin başı derde girmez! Sabah programları, akşam programları, bazı haber bültenleri falcılardan geçilmiyor. Zaten yarı veya çayrek müslümanların işi Allah’tan çıkmış falcıların eline geçmiş durumdadır. Dünyayı kurtaran kadın falcılar diyemeyeceğim bir sürü de erkek türemiş. Nasıl tutuduruyorlar(!) anlamadım gitti.

-Marstan haber geldi, 2009 senin için çok iyi gececek kardeşim. Ekonomik durumun düzelecek

- Eee ne yapayım?

-Hala soruyor ne yapayım diye. Kardeşim garanti, bu yıl yat dinlen.

Jüpiterden arkadaşlarım faks çekti; bu yıl aşk yaşamın çok olumlu olacak. Bir sarışın arkadaşın olacak ve onunla çok güzel günler geçireceksin

-Sahi mi söylüyorsun?

-Aaaa deliye bak, istersen faksı göstereyim.

—Doğum tarihin neydi senin?

-30 şubat 1958

-Aaa marta bir gün kala

-Eveeet bildiniz

-Sen “kova” olmalısın

-Ne demek kova?

-Sana bu yıl kova kova altınlar yağacak.

-Vallahi müthişsin arkadaş. Sana da bir kova vereyim mi?

Yahu arkadaş, aylardan bi habersin, artı; bu adamı anası gerçekten şubatta mı doğurdu? Oğlum ben seni hasat zamanı doğurdum diyor annesi, nüfus kâğıdına bir bakıyorsun doğum tarihi şubat ayı çıkıyor. Ben seni karakışta doğurdum diyor adam ağustosun onbeşinde doğum günü kutluyor. Adamın falı nüfustaki doğumuna göre mi çıkar, yoksa anasından ayrıldığı tarihe göre mi çıkar? Her ikisi de farklıysa adama balık yedirecek yerde yengeç yediriyorsun. Neyin falına bakıyorsun kardeşim. Madem o kadar iyi biliyorsun İsrail’in Filistin’e saldıracağını da bilseydin de onları Nuh’un (as) gemisiyle kaçırsaydık. Bana göre çok rezil bir sektör. Hani çok masumane bir şey söylenir. “Fala inanma falsız da kalma” Kazın ayağı böyle olmuyor işte. Bir gün geliyor sen de inanmaya başlıyorsun.

Bunların birçoğu her ne kadar kendisini astrolog olarak ifade ediyor olsa da millet ne hale düştüklerini görüyor. Evet, resmen astrolog olarak lanse edilseler de birçoğu vatandaşı soyan birer şebeke üyeleridir. Kuşkusuz astronomi ilmi son derece saygın bir ilimdir. Astronomi ilmini dünyaya öğreten de Müslümanlardır. el-Harizmi, İbn el-Heysem (Elhazen), Nasıruddin Tusi… astronomi ilminin temellerini atmışlardır. Dikkatinizi çekerim bunlar astronomi âlimiydi, astrolog değillerdi. Bizimkiler nedir?

Gaybı cinler de bilemez. Cin gördüklerini anlatabilir, gaibden haber veremez. İnsanlar da gördüklerini anlatırlar. O halde bu astrologlar, falcılar geleceği nasıl bilebilirler? Yutmak isteyen buyursun yutsun. "2008 sizin seneniz olacak" şeklindeki tespitlerini (!) her yerde okuduğumuz fakat bunu tutturamayan, 2008'in hayatımızın en berbat senesi olmasını engelleyemeyen bu kâhincilerin 2009 yılı öngörülerine inananlar çıkacaksa ben bilemem.

2008 yılı maalesef dünya insanlığı için hiç de hoş olmadı. İri kıyım devletler hem kendilerine hem de diğer insanlara çok kötü günler yaşattılar. Savaşsız, terörsüz neredeyse gün geçmedi. En sonunda Dünyanın başına bir ekonomik kriz ve İsrail belasını musallat ettiler ki 2009’un en büyük sorunu olacaktır. 2009’u daha iyi yaşayabilmek için tasarruf vatandaşın en önemli gündemi olmalı. Kaynaklar çar çur edilmemeli. Çok çalışmak, çok üretmek, kardeşlik, barış vatandaşların şiarı olmalı.

Dışarıda kar yağıyor. Genelde yeni yıla kar yağışıyla girilir. Bembeyaz yağan kar, ne yaşanmışsa yaşansın örter geçmişin hatalarını… Ancak Yeni bir gelecek, yeni bir başlangıç sunar bize... Yeni yılın tüm insanlığa ve ülkemize barış, mutluluk getirmesi dileğiyle yeni yılınızı kutlarım. Bütün dünyaya barış dileyemeyeceğim. Çünkü barışı arzu etmeyenler çoğunlukta. Önemli olan kendi iç barışımızı, huzurumuzu sağlamaktır. Her şey gönlünüzce olsun! Allah mazlumlara, darda kalanlara yardım eylesin.

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..