Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '08

 
Kategori
Yılbaşı
 

Yeni bir yılı eskitmeden önce..

Yeni bir yılı eskitmeden önce..
 

Artık sevinç gözyaşları dökmemiz dileğiyle..


Yine yeniden, tüm dileklerimiz önce, Sağlık, barış ve kardeşlikten yana olacak. Para ve şansı, aşkı, meşki geriye attım ben. Çünkü bunlar olmazsa, olmazlardan görüngüler..

Her bitişin bir başlangıç olduğunu düşünürüm hep, bu yüzden de hiçbir şey bitmez bende kolay kolay, ömür de olsa… Biraz da kadere kaderlik etmezsem mutluymuş gibi yaşarım.

Geçmişe baktığımda, daha da geçmişteki olayların geleceği yarattığını defalarca yazarım, mutlaka icap ettiren mevzularda. Yeni yıla girerken, ilk kez zamana merhaba diyorum. Bilenler bilir pek gündemci ve vakit, nakit gibi tasam yok. Ancak burada bir yeni yıl kutlaması amaçlı başladığım bir birikimin, nereye varacağını da kestiremeden yazıyorum.

Gündem, her yılsonu, kehanetlerle ve geçmişteki olaylarla dolar taşar. Çoğunluk acaba 2009 da falan burçtakiler ne olacak, filan olaylar nasıl olacak hep merakla incelenir. Keşke bu heyecanla, geçmişe de bakabilsek ve geleceği, geçmişten tayin edebilsek.

Yeni yılı, tatsız olaylarla bitirmek gerek ki, tatlı olayları dileyerek girelim gibi bir gidiş var dünyada sanki. Ermeni olmadığım için, Filistinde doğmadığım için, kısaca Türk olduğum için, şanslı hissediyorum.Şu an dünyanın herhangi bir yerinde, hiç suçu olmadığı halde, saçma bir bombaya maruz kalan Türk kardeşlerimizin dışında ..

Eğer her yeni yıl başlangıçlarında, geçmişi iyi kavrayabilseydik, kısacası, gündemdeki olayları yaratanlar, çarpıtanlar, bilinçsizce kavramlarla, özür, vezir, hepimiz bilmem kimiz gibi sloganlarla, emperyalizme hizmet etmeseydik. Gelin biraz geriden takip edelim yeni yılı…

Birinci dünya savaşını okuturuz müfredatlarımızda, 150 bin askerimizin, esir düşüp İskenderiye de kampta hapsedildiği, Filistin cephesinde esir düşen 16. tümenin 48. alayına bağlı Osmanlı askerlerinin, burada her türlü işkence ve eziyete tabi tutulduğunu pek bilmeyiz. Savaş bittiği halde, bu esirler, Ermeni tercümanların, yalan yanlış çevirilerinden mi yoksa İngilizlerin, bu askerleri serbest bıraktığında tekrar karşılarına çıkacağını düşünmelerinden mi? Her ne olursa olsun çözüm, toplu katliam olmuş. Ama insani gösterme amaçlı bir kılıf gerekli ya, tıpkı şimdiki gibi, biyolojik savaş yöntemini insani hizmet amaçlı sundular…Dezenfekte amaçlı askerlerimiz, aşırı” krizol” katılan havuzlara sokulup, yanarak katledildiler..Hitlerin krematoryumunun sulu versiyonuyla..

Soykırım diye bağıran kişiler, bunların her ne milletten olursa olsun, saf ve temiz doğan halkının dışında, olaya emperyalist ülkelerin gözü ile bakanlar, hatta aydın, medyatik, gündem yaratan kişiler, içimizde, bizden olmayanlar, cahil deyip geçenler, Batı emperyalizmini İslam la evlendirip ortaklık kuranlar, işbirlikçiler, bu kategorideki kişilere bir sorum var…Neden, bunca yıl durdunuz da, şimdi imza kampanyası başlattınız?

Biz daha geçmişimizi bilmezken, eloğlu özür diletiyor… Geçmişin muhasebesini yapanlar, neyin muhasebesini yaptıklarını biliyor.

Soykırım tasarılarını mı onaylayıp, imzalayacağız. Ardından toprak kaybı başlayacak…Daha dün, erozyonla mücadele eden aydınlarımız, şimdi parselasyon için eylem yapıyorlar. Bu kadar yıl, neden vatandaşlarımız gurbetçi adı altında, dünyanın dört bir yanına dağılıp, fabrika , iş güç sahibi oldular. Oralara yerleşen, çifte pasaportlu vatandaşlarımızın zoru neydi? Doğu bati ayrımı, yabancı Türk ayrımı varmıydı? Varsa da bunu kimler çıkarıyor..

Kişileri kökenlerine göre değil, yaptıkları işlere göre değerlendirmeyi öğrenemedik gitti..Bu gün Türküm diyebiliyorsam, bunun mücadelesini, Laz'ı, Kürt’ü, Çerkez’i, Alevi si, Sünni’ si ile, omuz omuza verdiğimi unutmamalıyım..Türk kökenine, insan kökeni olarak baktığımızda da, Orta Asya’dan göçlerle yayıldığımızı unutmayalım. Bunu Milliyetçiliğe, bölücülük olarak dönüştürmeyelim. Bir bayrak altında toplanan, vergisini veren, T.C hudutları dahilinde yaşamayı seçen, ve kucak açtıklarımızla birlikte, kardeşçe yaşamak varken, Allahın arz' ını bölüştürüp, parçalamaya sahiplenmeye kalkmayalım.

Bu ülkede, eğer okullarımda, yabancı dil eğitimi görüyorsam, çocuklarım blues, jazz, country dinliyorsa, Çaykovsky, Bethoven, Vivaldi dinliyorsam, bale, vals yapıyorsam, neden horon tepmeyim, halay çekmeyim, sirtaki yapmayım?
Sezen Aksu, Yunanca parça söyledi diye, salon terk eden kişiler, Arapça, Farsça, Latince, İngilizce okutmayın o zaman, olur mu ? Sanat evrenseldir. Sanatın amacı dostluktur, kardeşliktir, birleştiriciliktir. Bunu yapan sanatçılar hep karalandı, sürüldü, hala tutuklananlar var. İstibdat devrine döndük. Acaba hangi kelimeden ne çıkaracaklar diye susarak yaşamak, evet bize sadece türkü söylemek kalıyor. Bunu da Türkçülüğün esasları sanmazlarsa…”Yeni yıl geldi, koyun kuzu meleşti, İki ülke senelerdir bekleşti”

Yeni yıla, beş yıldızlı bir otelde, bol yabancı kafilesiyle birlikte, her milletten kişilerle gireceğim. Ve hepsine ne yazık ki “Mutlu yıllar yerine, Happy New Year” diyeceğim. Çünkü bu dili herkes anlıyor…

Ve buradan tüm blok arkadaşlarıma sesleniyorum, Gelecek yeni yılın, hepimize eskiyi aratmamasını, ve gelecek yıla yine buradan tam ve tüm kadroyla eksilmeyip artarak, tekrar tekrar girebilmeyi diliyorum.

Ayrıca en özel günlerimizde, öaillerle bizleri kutlayan, kutlanası Milliyet ailesini de candan kutluyorum. Bizleri de kanatları altında yetiştirdiği için..

 
Toplam blog
: 165
: 856
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

Edebiyet fakültesi  mezunuyum. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek çeşitli kurslardan da el sanatları ..