Yeni Chp, yeni muhalefet olacak mı?

‘Rant ekonomisinden’ beslenen katmanın geçen yıla göre arttığı gerçeğini unutmadığımızda; bu artışın ‘yeni’ politik-sosyolojik değişimleri de gündeme getireceğini unutmamak gerekir.

Üretmeden çarkını döndüren bir yapılaşma…

İşgücünü ‘yeşil kartla’ harcayan bir sistem…

Değerlerinin tamamını ‘dış işbirlikçilerine’ verebilme güdüsü…

Örtülü faşizmin duyumsanabilir etkisi…

Tüm bunlarla birlikte, benzeri daha birçok oluşumlar ‘yenileşme’ düşüncesinin önemini artırmaktadır.

Kendimize ‘yeni muhalefet’ derken; muhalefetin, zorluklar içinde olan emekçilerin haklarına duyarlı olmak yerine sistemin duvar harcı olmasına tepkimiz olsun istemiştik; şimdi de sürdüreceğiz…

* * *

Geçtiğimiz günlerde CHP içerisinde yaşananlar, izlenme sırasında yer yer göze hoş durmayan olaylar gündem konusu olurken; ‘en çok da’ CHP’deki bazı değişimler, söylemler tartışılma gereksinimi duyuldu…

CHP’de değil salt, diğer politikacıların da gündemine oturdu…

Bunlardan biri, ‘Devrimci CHP’…

İkincisi ‘Yeni CHP’…

Devrimciliği, muhafazakarlığı, liberalizmi, faşizmi çok konuştuk konuşmasına da; yine herkes ‘kendi’ bildiği gibi yorumlamak istediğinden ‘teori’ dışına çıkıldı, hiç anlamlı olmayan sonuçlara sürüklendi; tanımsızlaştı!

Örneğin ‘muhafazakarlık’ terimini nasıl anlamlı kılarsınız?

Bir düşünce, geleneklerin, göreneklerin korunması biçiminde açıklamış olsa da; diğer düşünce ise eskiyi korumacılık, eskinin kalmasını savunmacılık, yeniliğe kapalılık olarak tanımlar.Sözlüğe bakıldığında da ‘var olan durumu koruma amacını güden düşünce tarzı, toplumun değişmesine karşı direnç gösteren, toplumsal-kültürel değerlerin korunmasını savunan düşünce’ olarak ortaya çıkar…

Her ne denli ilk düşünce ile bağdaşmamış olsa bile, sözlükteki ‘tanım’ yok sayılarak ‘muhafazakarlığın’ yenilikle pekiştirdiği bile savunuldu…

Muhafazakarlık ile yenilik…

CHP ile Yeni CHP…

CHP’de değil yalnız, ‘sınıf’ bilinci olmayan partilerin temel hastalığı; içlerinde doğan klikleri, hizipleri zamanında masaya yatırmadıklarından, sürekli erteleme yolunu seçtiklerinden dolayı; bir gün mutlaka ‘büyük’ tusunami sarsıntılarına tanık olurlar…

Yetmişli yıllarda CHP yönetimini eline alan Bülent Ecevit, yine o yıllarda politikaya atılan Deniz Baykal ile aralarında ‘hep’ bir hizip olduğu yönünde haberler duyardık…Çocuktum, ülke sorunlarının konuşulduğu bir aile olmamız nedeniyle anımsıyorum… Deniz Gezmiş’i, Mahir Çayan’ı, diğerlerini de yer yer büyüklerimden duyuyordum… Bolca Deniz Baykal’ı da! Şimdi bu olayı anımsarken, CHP’nin ‘hizip Baykal’ kavramını masaya yatırılmayışının, sonraki yaşananlarla ne denli bağlantılı olduğunu, sanki ‘bilinerek’ böyle bir ‘ikilem’ doğrulduğunu bile düşünüyorum…

Çünkü politika tarihine CHP’deki hizip olarak geçecekti Deniz Baykal! Bunun başka bir tanımı da yok!

* * *

Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin, Süheyl Batum CHP’sinin, ya da ‘Yeni CHP’nin yeni bir tarihsel yanlış yapmayarak; parti içi klik olacağı beliren, üstelik CHP’nin bir ivme kazandığı da bilinerek, en önemlisi ‘zarar verir’ olma özelliği de taşıyan Önder Sav yönetimden uzaklaştırılmıştır…

Bu CHP’nin adının ‘yeni’ olması kadar özgün bir eylem düşünülemez.

Elbette ‘bir önemli koşul’ daha var…

‘Hizip’ olayını masaya yatırarak, ‘sınıf’ partisi olmasa bile tartışılmasını gündeme taşıması CHP’den başka partilerin de yaşaması bir zorunluluktur…

Ama CHP için daha da büyük zorunluluk…

Burada şu sorulara da dikkat çekmek istiyorum:

CHP sınıf partisi olmasa bile kitle partisine dönüşebilecek mi?