Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '11

 
Kategori
Psikoloji
 

Yeni deneyler ve denek yine ben

Kasım 2011 başında, aşağı yukarı komada iken kaldırıldığım hastanede, olağan dozun 5 katı kortizon verildiği için, kortizon bağımlısı ve kronik ürtiker oldum. 

Daha önce, deneyleri genelde kendim kurup, izleği kendim belirliyordum. 

Bunda öyle olmadı: Acaip sonuçlar ortaya çıktı. 

40 yıllık kronik egzamam iyileşti. 6 ayda 6 kez grip oldum. (Bunun başka örneklerini de gördüm, yani bu da ilk ve farklı bir salgın, beni buldu bula bula.) 

Duygu durumum alt üst oldu. 

Melankolik-paranoit-katatonik şizofrenim. Dışarıdan görünen ben, yalnızca taklit bir program. (Yazarlığım ve kognitif yanım değil, gündelik yanım öyle.) (Bakınız: ‘Marsta Bir Antropolog’un aynı adlı parçası.) 

Tabii, tehlikeli bir zihinsel kurgu olan bunun üzerindeki duygu değişikliği bünyemi alt üst etti. 16 yıllık ilişkimin bitmesine neden oldum. Evsiz kaldım. 

İşin tuhaf yanı, bu yeni duruma hiç üzülmemem ki kortizonun bunda payı olmalı, çünkü benim gibi 36 yılbaşına içerek girmiş adam, yaşamında ilk kez bir yılbaşını (37.’sini) içmeden geçirdi. Kortizon alkolizmi boğdu, benim aldığım dozda öyle oldu, kimseye denemeyi önermem, ölebilirsiniz. Kalbim feci su koyverdi. 

 

Buraya kadarki bölümünü, daha önceki hastane macera metnimde aşağı yukarı yazmıştım (30 Kasım 2010, Bir Ürtiker Krizinin Anatomisi). 

Yeni durumlara geçelim: 

Yaşamımda ilk kez olduğum gibi görünüyorum dışarıya: Öfkeli, psikopat, ateist, oyvermez, bla bla... İnsanlar şok ne kelime, travma ne kelime, yandaşlarım marjinaller bile bana karşı inanılmaz bir tahammülsüzlük tepkisi gösteriyorlar, yakalasalar beni öldürecekler ve kendilerini hoşgörüsüzlükten ölüme mahkum ediyorlar. 

 

Son 5 yıldır inşa ettiğim gelecekbilim açıkça işlemeye başladı. O gelecekbilim, feci dönüm noktalarına birarada girmekte olduğumuz söylüyor. Felaket tellalı olarak bilinen adamın biriyimdir ama en son Babacan’ın açıklamalarının altını ve satır aralarını doğru okuyanlar, seçimden sonra oldukça zora koşulacağımızı görüyor zaten ama bunu (yani durumu durdurmayı) beceremeyecekler üstüne üstelik. O zaman gör gümbürtüyü: Yabancı sermayeye saldıracaklar: Olmaz demeyin, bekleyin ve görün. 

 

Sokağa iniyorum. 7. kez diyelim. İstanbul’un lümpen proleterleri de sokağa iniyor. Henüz halk isyanı yok. Hedefini bilmeyen saldırganlıklar, 1994 Los Angeles talanları gibi, dışavuran taşkınlıklar dalga dalga çoktan geldi bile. 

 

Burada 51 yaşında olmamın herhangi bir önemi yok, çünkü sokaktaki tanıdıklarım arasında 75 yaşındakiler var. Siz hiç dünyada asi moruk gördünüz mü? Entekleri kastetmiyorum, lümpen kitleyi kastediyorum. Suçu da kastetmiyorum. Kastettiğim, Türkiye’de ilk kez vuku bulan ve dünyada benzer çok az görülmüş bir ön-sürpriz-başkaldırı provası 

 

Son 1 ayda ne olduysa oldu. AKP kazanma güvencesini kanırtacağım derken, halkın endazesini patlattı. 2013 krizi AKP’nin üzerine yıkılacak. Bir de Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı hayretmeyecek. 

 

‘Oohh suyundan da koy, sefam olsun; yorganım yok, yansın dünya’ demiyorum. Japonya depremi sırasında çok tsunami görüntüsü izledim. Kitaplarda yazmayan ‘yavaş tsunami’ örnekleri vardı. Yavaş dediğim, saniyede belki birkaç metre ilerleyen ve birkaç metrelik sığ ama binlerce otoyu aldı götürdü o seller. Binlerce tondan söz ediyoruz, hepi topu birkaç bin metrekarelik alanda. O tsunamiyi diyorum. 

 

Şu anda benim kanım da o tsunami gibi, 8-9 kere yokladı. Başta travma geçirdim, çünkü daha önce bildiğim bir durum değildi. 

 

Artık ‘dış’ı tanıyorum: Tarihi tanıdığım gibi, kendimi de tanıyorum, insanları da. Astandart nekrografimi yeni orta çağa kakma gibi işleyeceğim. Yine öleceğim ama deney de deney hani, ölme riskine değer. 

 

Böyle bir biyografi-tarih raksı az görülür. (Burada biyografi diyorum, çünkü artık bir yaşamöyküden söz ediyorum.) 

 

Bosch-Bruegel dikmesini, Bruegel’den yana ağırlık alarak kullanacağım. Yaşamımda belki ilk kez hem yaşamımla, hem de eserlerimle güzellik dokuyacağım. 

 

Bausch’a yanıt vermem gerek. Duygu Aykal’ın hakkını korumam gerek. O insan geçinen yaratıklara yaptıklarının bedelini ödetmem gerek: Bire sonuz karşılıklı olarak. 

 

Gelecek biziz, ölüm biziz; sizi beklemeyiz, yazık olur. İnek tren seyreder gibi tarihi seyretmeyi seviyorsunuz, bari adam gibi gerçek bir macera izleyin. 

 

‘Reality show’ az sonra... 

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..