Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '11

 
Kategori
Siyaset
 

Yeni dünya düzeni: yurtta savaş,dünyada savaş...

Küreselleşme, sermayenin sınırsız dolaşımı ve dolayısıyla sömürüsü yenidünya düzeni adı altında pazarlanırken yaşanan gelişmeleri algılamak ve anlamakta kendi krizlerimizle boğuşurken yetersiz kaldığımız bir gerçeklik. Dünya sürekli kapitalizmin insanlığa dayattığı krizler ve sonuçları ile yaşarken giderek barbarlaşıyor.

Geçmişte, iki kutuplu dünyada kapitalizm yaşayabilmek için devletlerin sosyal politikalara öncelik vermesine olanak tanırken günümüzde sosyal politikaların terk edildiğini, vahşi piyasa kurallarının fütursuzca uygulandığına tanık oluyoruz.

Dünyada, ülkemizde emekçilerin giderek daha yoksullaşması, çalışma yaşamındaki hak kayıpları, çiftçiyi üretmeye değil tüketmeye teşvik eden tarımı destekleme adı altında dağıtılan dönüm başına paralar sadece küçük birer örnek olarak kalıyor.

Kapitalizmin dayattığı politikalar sadece sosyal hak kayıpları olarak kalmıyor elbet. Ülkeler işbirlikçiler, sözde düşünce kuruluşları, üniversiteler ve sermayenin örgütlü yapıları ile yenidünya düzenine hazırlanıyorlar.

Sistemli bir şekilde her türlü iletişim olanakları kullanılarak yürütülen operasyonlar ile sözde demokrasi ihraçları adı altında işgal ve sömürü düzeni kapitalizmin gereksinimlerini karşılayacak biçimde tasarımlanıyor.

Komünizm tehdidinin yok olduğu tek kutuplu dünyanın eskiye göre daha güvenilir, daha yaşanılır olmaması bir yana adeta “yurtta savaş, dünyada savaş” denilerek kapitalizmin değirmenine su taşınmaya devam ediliyor.

Türkiye gibi ülkelerin oynanan bu oyundaki rollerine göre iç siyaseti tasarlanırken bölgelerinde de güç olacaklarına dair önlerine konulan ev ödevlerinin yerine getirebilmesi için desteklenmesi her koşulda sürüyor.

Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi küresel politikaların gereklerine göre terk edilerek komşularının iç işlerine müdahale noktasına kadar varıyor.

İnsanın açlığa, yoksulluğa ve göçe mahkûm olduğu günümüzde Rosa Lüksemburg’ un ya sosyalizm ya barbarlık olarak vurguladığı öngörüsü yalın bir gerçeklik olarak dünyanın/insanlığın geldiği noktayı özetliyor.

Irak, Afganistan, Afrika..

Açlık ve savaşlarda yok olan milyonlarca insan kapitalizmin barbarca uyguladığı politikalarının sonucu. Küresel efendiler için milyonlarca insanın ölmesi sadece istatistiki veriler olarak kalıyor. Belki dünyaya vicdan sahibi gibi görünmek için uygulanan yardım programları bu tespitimi boşa çıkarıyor gibi görülebilir ama dünyanın giderek daha da barbarlaşmasının sorumlusunun kapitalizm olduğu gerçeğini değiştirmez.

Her türlü değerin hızla tüketildiği/kullanıldığı yenidünya düzeninde; mağdurların diğerlerini ötekileştirmeden, farklılıklarına bakmaksızın barbarlığa karşı mücadele etmekten başka seçenekleri yok.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..