Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '11

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Yeni Ekonomik Parametreler 5

İçiçe geçmiş 3 parametre irdelenecek: 

Bir: Apple kasasında, ABD hükümetininkinden fazla nakit bulunması. 

İki: Dünya tasarrufunun dünya üretimini ve tüketimini geçmesi. 

Üç: Ekonomik büyümenin ve tüketimin limite varması. 

Açıklama: 

Büyük ülkeler büyük ülke olmanın takıntısına saplanınca, istedikleri kadar borçlanabileceklerini ve finansal enstrümanlarla oynayıp borçlanmayı bedavaya, hatta üste para almaya getirebileceklerini sanır. O nedenle ABD, elinde nakit tutma gereğini duymuyor ve bunu 2 Ağustos 2011 kriziyle çok ağır ödedi. 11 Eylül 2001’den sonra, bu da yeni bir durum oldu: En zenginler de iflas eder ve aciz duruma düşer. 

ABD’nin bu tip davranışını, diğer 2 parametre olumsuz yönde engelliyor: 

Tasarruf çok büyük fonlarda toplanıyor ve bunlar ABD tipi dev ülkelerin ekonomik güçlerini geçiyor. (Gerçi bu fonlar, dünyanın en eksi zekalı ve en eksi bilgili CEO’larının eline veriliyor, ayrı konu.) Bunlar, yeni yeni reel metalara olmak üzere, istedikleri finansal enstrümana yatırım yapıp, geri çekip spekülasyon yapabilir duruma geliyorlar. Bir tek dertleri var: Arz-talep eğrisi belirsiz ve dengesiz. (Yani durum, ‘EC 101’de öğretildiği gibi basit değil.) A metasının talebini suni olarak B’den C’ye çıkarınca, fiyat da denklemdeki gibi, D’den E’ye çıkmıyor, kimi E’den aşağıda, kimi E’den yukarıda oluyor, sabit durmuyor. Bunu petrol ve buğday gibi en temel 2 metada, son 5 yılda global ölçekte izledik. 

Bunun da bir nedeni üçüncü parametre: Her ekonomik dönem ve sistem bir limite varır. Sonuçta, 1 milyarlık G-7 vatandaşı biri, bir ev kurduğunda o dayanıklı mallarla 20 yıl hiçbir tüketim yapmadan yaşayabilir ki bunun için bir kriz olması gerekmez, genelde metalar artık öyle üretiliyor. Diğer bir deyişle, talep kilitleniyor. AB’nin ekonomik büyümesinin durmasının nedeni bu. A1 metasının yerine, A2 metası almakla sağlanacak fayda (utility), pratikte sıfır. 

O zaman bu 3 parametreyi derlersek, ortaya hangi panorama çıkıyor? 

İnanılmaz dar zamanlı, inanılmaz geniş bantlı, inanılmaz meta çeşitliliğinde fiyat oynamaları. Bunun sonucunu eblehler bile kestirebilir: İstikrar, istikrar arayanların eliyle ortadan kaldırılır. (Eskiden bu savaş ekonomisi ile yapılıyordu: Tüketim barışta olur ve savaş olunca, arz-talep kayışı borç yönünde işliyordu.) 

Eskiden t1 zamanında zarar etsen bile, bu tür manipülasyonlar sana toplamda (t2, ... , tn zamanlarında) muhakkak kar sağlardı. Şimdi kolay kolay kimse pozisyon değiştirmediği için, kazara riskle oynayan herkes, eskisinin N katı zarara giriyor. Daha da önemlisi bu zarar, havuzdan buharlaşan su gibi, gidiyor ve yeri doldurulmuyor. (Bu, 1 dolar milyarderinin dünyaya 10 milyar dolar zarar vermesinden farklı bir oyun kuramı modeli, yine de ikisi de eksi toplamlı oyunlar.) Yani dünya ekonomisi, onu büyütmek isteyenler tarafından küçültülüyor. 

Ancak, bu üçlü panoramanın resesyon veya stagflasyon yaratması gerekmediğini belirtmek gerek. Negatif durumun nedeni, oyuncuların ne tepki göstereceğini bilmemesi, çünkü bu yeni bir durum. Bu ‘muazzam boştaki nakit’, uyanık CEO’ların dışında da bazı riskseverleri zengin edebilir, muhtemelen etmiştir de. Piyasanın akortsuz seslerini iyi bilen kurt-negatif deneyim oyuncular, piyasanın bu zorlamalara hangi yöne yatarak tepki vereceğini, tümüyle sezgiyle hissedebilirler. Sonuçta bu makro-makro bir oyun ama dış sınırlar kesin olarak belli. Hepi topu 10 trilyon dolarlık bir ölçek. Yalnızca, daha önce kimse bu ölçekte düşünmeyi bilmiyordu. 10 trilyon dolarlık ölçek, 1 trilyon dolarlık ölçeğin 10 katı değildir, daha farklı birşeydir ve henüz onun nasıl bir şey olacağını bilmiyoruz. 

Örnek üzerinden gidelim: 

Varsayalım, anti-Noel Baba zenginlerin ve CEO’ların başına taş düştü, 1 yılda 1 milyon tane hizmet robotu ısmarladılar. 

Ne olur? 

Bilmiyoruz. 

2. Sanayileşme’nin öncü altkültürlerinin mallarının ve hizmetlerinin arz-talep dengesi henüz çizilmedi. Önceki modunkiler de yavaş yavaş silinmekte. 

Ancak bildiğimiz şu: 

Fonlar ve CEO’lar, klasik / bilindik mallara ve hizmetlere yatırım yapma eğiliminde. Riski bile, risksiz alanlarda alıyorlar. 

Soros zamanında, 1989’dan önce, Doğu Avrupalı bilimcilere 100 milyon dolar kaptırdığını kendi ağzıyla tiraf eder. (Bakınız: ‘Soros Soros’u Anlatıyor’) 

O 100’ün 10’u bana gelseydi veya şu an böyle bir para gelse, ne yaparım?: 

Sivri biri olarak, ‘Google-translate’ gibi bir alana yatırım yaparım ve bu gelecekte ekonomiyi küçültür

Ortalama olanlar da, ne yaparsa yapsın, aynen bu olacağa ve olmakta oluyora benziyor. 

Türkiye ekonomisinin reel olarak 1975’te ve 2010’da kabaca aynı olduğunu daha önce yazmıştım. Bunun bedeli olarak, % 1 aşırı yukarı çıktı, % 65 yerinde kaldı, % 33 (köylüler / çiftçiler) feci dibe vurdu. 

Türkiye ekonomik olarak 1975’te dünyanın % 85’i ile aynıydı. Türkiye ve onun gibilerin, o zamanlarki deyimle ‘gelişmekte olan ülke’ olması için, şimdiki Barnett deyimiyle ‘merkeze dahil edilmesi’ için, G-7 belki 100 trilyon dolar harcadı ve sonuç pratikte sıfır. 

Ancak şimdi nefret var. Eskiden zenginlere karşı bu denli nefret yoktu. Liberalizmin en büyük başarısı, lümpen de olsa bir proleterya bilinçlenmesi yaratması (karşıtların diyalektiği için iyi bir irdeleme konusu). 7 milyarın en az 3, 5 milyarı, hiçbir zaman vitrinlerdekilere sahip olamayacağına aymaya başladı. (Tüm bunların sosyo-ekonomik, sosyo-politik ve sosyo-psikolojik nedenleri, ayrı ayrı epeyi metnin tartışma konusu olsa gerek.) 

Dev Güliver, megalomaniye kapılarak, cücelerin ülkelerini alt üst etti. Cüceler devi kıstırdı ve bağladı. Güliver şu an aciz, 10 yıldır böyle. 

Gitti Güliver’in kellesi. 

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..