Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '09

 
Kategori
Güncel
 

Yeni Gribin Adı Ne Olsun?

Yeni Gribin Adı Ne Olsun?
 

Zavallı Domuz!


Domuz gribi mi, değil mi?

İsrail Sağlık Bakanlığı gribin isminin değiştirilmesini istiyor!

Tüm dünya hummalı bir şekilde bu yeni grip çeşidinden korunma yollarını ararken, İsrail’de insanlar gribin isminden rahatsız olmuşlar. Nedeni de , musevilikte, islam dininde olduğu gibi, domuz etinin yasak ve murdar olması.

Şimdi grip salgınının neye göre isimlendirileceği tartışılıyor. İsrail, salgının çıktığı yere göre adlandırılmasını savunup, “Meksika Gribi” denmesini isterken, Meksikalılar bundan hiç memnun değil. Dünya Hayvan Sağlığı Teşikilatı (OIE) ise, hastalığın yaygın olarak görüldüğü bölgeye göre tanımlanmasını ileri sürüyor ve yeni gribe “Kuzey Amerika Gribi” denmesini teklif ediyor. Sebebi de, grip virüsünün sadece domuz virüsü olmayıp, kuş gribi ve insan gribi virüslerinin karışımı olması. Domuzun bu işte tek başına suçu yok yani, virüs sadece domuzun bedeninde uygun şartları bularak kendisini geliştirmiş ve oradan insana atlamış.

Yeni gribin henüz aşısı yok. Bulunması için araştırmalar bütün hızıyla sürüyor.

Domuza gelince, adı etrafında kopan fırtınadan ve yapılan suçlamalardan habersiz, ağılında, önüne atılan kestane ,elma ve kabakları yemekle meşgul.

Domuz, dünya üzerinde en çok tartışılan, en çok sevilen ve en çok dışlanan hayvanlardan biri. 130 kiloya kadar çıkabilen ağırlığı ile ve bir kalori deposu olarak görülen eti yüzünden, taş devrinden beri insanlar tarafından beslenen bir hayvan. Bir özelliği de, sadece kesilmek üzere beslenmesi, çünkü etinden ve derisinden başka birşeyinden faydalanılamıyor.

Arkeolojik çalışmalar, domuzun dünya yüzünde ilk olarak 9000 sene önce Türkiye’nin doğusunda görüldüğünü ortaya çıkarmış. Daha sonra dünyanın bütün bölgelerinde beslenmeye başlanmış. Çiftliklerde üretilen bildiğimiz domuz, yaban domuzunun ehlileştirilmişi.

Avrupa’da açlığın hüküm sürdüğü yüzyıllarda, domuz baş tacı edilmiş. Herşeyi yiyen bir hayvan olduğundan, beslenmesi kolay olmuş ve bir et konservesi şeklinde, insanları açlıktan kurtarmış. Yeni çağların başlangıcından itibaren ise, şişmanlık ve iyi beslenmiş olmak, adeta ayıp hale geldiğinden, domuzun da değeri düşmüş ve şişman ve egoist insanlara yakıştırılan tabirler içinde adı geçmeye başlamış. Hatta zamanla, pislik, tembellik konularını anlatmak için de ismi kullanılmıştır.

Domuzlar hakkında birçok yanlış inanış var. Pis oldukları, aptal oldukları gibi. Son senelerdeki araştırmalar, bunların insanca yakıştırmalardan başka birşey olmadığını ortaya koyuyor. Kafi büyük ağıllarda yetiştirilen domuzlar, tuıvalet olarak sadece bir bölümü kullanıyorlar örneğin. Domuzların çamurlarda yuvarlanması insanlarca pislik olarak görülürken, araştırmalar onların bu sayede vücut ısılarını dengeleyerek, derilerini güneşin kurutmasından koruduklarını ve kuruyan çamurların düşmesiyle de, kendilerini çeşitli parazitlerden arındırdıklarını meydana çıkarmış.

Pennsylvania Üniversitesinde yapılan bir dizi deneyler de, domuzların ağızlarıyla tuttukları bir Joystick vasıtasıyla, ekranda gördükleri cisimleri tanıyarak belirlediklerini ortaya koymuş. Gayet iyi bir zeka göstergesi yani.

Domuzların bir başka özellikleri de, fizyolojik ve psikolojik yönden insana çok benzemeleri. Strese karşı çok duyarlı hayvanlar olduklarından, kolayca kalp ve dolaşım hastalıklarına yakalanıyorlar ve bu yüzden laboratuvarlarda, bu hastalıkları incelemek üzere denek hayvanı olarak kullanılıyorlar. Ayrıca et yapıları, insan etinin yapısı ile çok benzerlik taşıdığından, adli tıpta, kurşun ve bıçak yaralarının incelenmesinde taze domuz etinden faydalanılıyor.

Uzmanlar, insanla arasındaki bu benzerlikler yüzünden, H1N1 grip virüsünün insana kolayca atladığını söylüyorlar.

Domuzlar 9 aylık iken üreyebiliyorlar ve senede en az iki defa 10-12 yavru dünyaya getirebiliyorlar. Ortalama ömürleri, şayet daha önce kesilmezlerse, 12 sene.

Koku alma hassaları çok kuvvetli olduğundan, sadece belli bir cins domuz, dünyanın en pahalı mantarı olan “Trüffel” in aramasında kullanılıyor. (Kilosu 9.000 – 15.000 Euro )

Domuz etinin, islam ve musevi dünlerince yasaklanmış olması, domuzun yaşamak için sulak bölgelere ihtiyacı olmasına ve bu dinlerin meydana çıktığı bölgelerde, suyun en kıymetli unsur olmasına da bağlanıyor. Bu yasaklama, domuz cinsi açısından iyi de olmuş, çünkü bu hayvanlar, diğer dinlerin yayılmış olduğu bölgelerde yüzyıllar boyu üretilip, kesilip yenilirken, hiç değilse islam ve musevi dinlerinin yaygın olduğu yerlerde fabrikasyon usülü üretilip, insan yemeği olmaktan kurtulabilmişler.

Domuz, hakkında üretilen bir sürü olumsuz düşüncenin yanısıra, şans sembolü haline de gelebilmiş bir hayvan. Hatta bu yüzden para biriktirme vasıtası olan kumbaralar bile domuz biçiminde yapılmıştır. Almanca diline yerleşmiş olan “Schwein haben” (Domuza sahip olmak) deyimi de şanslı olmayı tanımlar.

Doğanın tüm canlıları ve olguları gibi, domuz da, insanoğlunun kendisine uygun gördüğü rolleri üstlenmiş ve onun kendisine verdiği görevleri yerine getirmekten başka birşey yapmamış bir canlıdır sonuçta.

Konuyu, yine Almanca dilinde, zavallı duruma düşmüş insanları anlatmak için kullanılan bir tabirle noktalayalım:

Das arme Schwein! (Zavallı Domuz!)

 
Toplam blog
: 165
: 1414
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Uzun yıllardır yurt dışında yaşıyor. İsviçre'de Adalet Bakanlığı'ndaki mesleği yanında tiyatro ya..